ZİYA PAŞA (1825—1880)
Tanzimat edebiyatının karakteristik özelliği olan Doğu ile Batı kültür dünyası arasında kesin tavır belirlemeyen, ikili bir anlayış içinde dönüp duran fikir ve edebiyat adamının en somut örneğidir.
Hem biçim hem de hayalleri ve duyuş tarzı bakımından divan şiirine bağlıdır.
Türk edebiyatında terciibent ve terkibibent nazım biçimlerinin en önemli şairlerindendir.
Divan şiiri nazım biçimlerini kullanan sanatçı, hece ölçüsüyle yazdığı türkü dışında bütün şiirlerini ölçüsüyle yazmıştır.
Sade bir dili savunmuş, beğenmiş ancak genellikle Arapça, Farsça tamlamalarla yüklü bir dil kullanmıştır.
Hiciv üslubu, hakimane ve didaktik üslup ile lirik üslup olmak üzere üç farklı üslup kullanmıştır.
Şiirlerinde işlediği konular şunlardır: Aşk, sevgili, mücadele ve adaletsizlik, karamsar ve kötümser dünya görüşü, rindane bakış, bürokrasi eleştirisi, kişisel menfaatlerini ön plana çıkaranların eleştirisi, devlet yönetiminin cahil ve kötü kişilerin eline geçmesi, zamandan şikâyet…
Tanzimat edebiyatını oluşturan dört önemli etki (divan şiiri, mahallileşme etkisi, Batı etkisi, âşık tarzı) onun şiirlerinde ve düzyazılarında görülür.
Fikir sanatkârıdır. Manzum nükteler, hikmetler, nasihat ve tarizler yaratmak onun sanatının ana çizgileridir. Hikmetli söyleyişi vardır; divan şiirindeki hikemi (hakimâne) şiirin son temsilcisi ve “halk filozofu” ünvanını kazanmıştır. Milletin dilinde atasözü değeri kazanmış ve özdeyiş haline gelmiş dizeleri vardır:
Bi—baht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürri güher yağsa semâdan
(Yağmur yerine gökten inci ve cevher yağsa bahtsız olanın bahçesine bir damlası düşmez.)
Bed asla hiç necabet verir mi üniforma
Zerduz palan ursan eşek yine eşektir
(Kötü asıllı kişiye üniforma yani makam soyluluk vermez, çünkü eşeğe altın semer vursan eşek yine eşektir.)
Şiir ve inşaa makalesinde Türk halk şiirini yüceltip divan şiirini yerer, halk şiirini Türk şiiri olarak görür; divan şiirini kişiliksiz, melez bir edebiyat olmakla suçlar. Harabat antolojisinin ön sözünde ise halk edebiyatını reddedip divan şiirini yüceltir, yani Şiir ve İnşa’daki görüşlerinin aksini savunmuştur. Divan şiirini savunurken halk şairlerinin şiirlerini aşağılar, alaya alır. Halk şairlerinin şiirlerini eşek anırmasına benzetir. Bu çelişkilerden dolayı Namık Kemal tarafından “Tahrib—i Harabat” ve “Takip” adlı eserlerde sert bir şekilde eleştirilir.
Eserleri
Eş’ar-ı Ziya: Şiirlerini damadı Hamdi Paşa, ölümünden sonra ”Eş’ar-ı Ziya” adıyla kitap haline getirmiştir. Daha sonra ilavelerle 1924’te “Külliyat-ı Ziya Paşa” adıyla yayımlanmıştır.
Terciibent: Divan tarzında olup hikemi ve tasavvufi tarzda her biri onar beyitlik 12 bentten oluşan bir şiirdir. Şiirde felsefi ve dinî konular işlenmiştir. Varlıkların yaratılışı ve işleyişi, dünyanın ve evrenin sistemi konusunda sorgulayıcı bir tavır ortaya koymuştur. İnsanın faniliğini (geçiciliğini) kavrayıp gerçek varlığı (Allah’ı) aradığı ve her şeyi Allah’ın kudretine bağladığı bir şiirdir.
Terkibibent: Dönemin toplumsal çarpıklıklarını eleştirmiştir. Bağdatlı Ruhi’nin terkibibendine bir naziredir. Şiirin birçok beyt, atasözü ve vecize niteliği kazanmış ve dilden dile dolaşmaktadır.
Zafername: Tanzimat döneminin en başarılı hiciv eseridir. Kaside türünde bir eserdir. 66 beyitten meydana gelen eserde şair, Girit Savaşı’nda donanmaya büyük yenilgi yaşatan Sadrazam Ali Paşa’yı över gibi görünerek hicveder. Üç bölümden oluşur: kaside, tahmis, şerh. Üç kısmı da Ziya Paşa kendisi yazmış ancak Ali Paşa’nın yakın adamlarının ağzından çıkan sözler olarak sunulmuştur.
Harabat: Osmanlı, Çağatay, Fars ve Arap şiirlerinden oluşan üç ciltlik bir divan şiiri antolojisidir. 1. ciltte manzum bir ön söz, Türkçe, Farsça ve Arapça kasideler; 2. ciltte Türkçe, Arapça, Farsça yazılmış çeşitli şiirler; 3. ciltte ise Arapça ve Farsça mesneviler vardır. Es “Mukaddime” bölümü Ziya Paşa yeni düşünceler getirdiği için edebiyat tarihi taslağı sayılabilir.
Rüya: Şairin rüyasında kurgusal olarak padişahla memleket sorunları etrafında yaptığı bir söyleşidir. Babıâli’yi ve özellikle Ali Paşa’yı yermek için yazılmış düzyazı türündeki eseridir. Türk edebiyatında ilk röportaj sayılabilecek bir eserdir. Eser, aynı zamanda divan edebiyatında görülen “habname” (rüya kitabı /rüya hikâyesi) türüne bir örnektir.
Defter-i Amal (Name-i Amal): Şairin çocukluk anıları yer alır. Batılı anlamda Türk edebiyatında ilk anı örneğidir. J.J. Rouseau’nun “İtiraflar” (Confessions) adlı eserinden esinlenerek yazmıştır.
Emil Tercümesi: J.J. Rouseau’nun Emile adlı eserinin çevirisidir.
Tartuffe: Moliere’in Tartuffe adlı piyesini hece vezniyle, kafiyesiz olarak ve sade bir dille tercüme etmiştir.
Veraset-i Saltanat-ı Seniyye Hakkında Mektup: Veraset Mektupları olarak bilinen iki mektup Fuat Paşa’yı yermek için yazılan siyasi eleştiridir.
Engizisyon Tarihi: Chereul ile Lavallee’den çeviridir.
Endülüs Tarihi: Ethem Paşa’nın Viardot’tan yaptığı ancak bitiremediği bu çeviriyi Ziya Paşa tamamlamıştır.