Yumuşama Dönemi Tarih Ayt
İSLAM KONFERANSI TEŞKİLATI
- Dennis Michael Rohan adında Avustralyalı bir Yahudi’nin 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa’yı kundaklamayı denemesinden sonra İslam ülkeleri başkanları tarafından kurulan teşkilattır.
- Bugün İslam dünyasının tek çatı altında toplandığı tek kuruluş sıfatına sahiptir.
Teşkilatın Kuruluş Amaçları Şunlardır
1. İslam ülkeleri arasındaki yakınlığı ve işbirliğini artırmak
2. Müslüman halkın çıkarlarını ve güvenliğini korumak ve mücadelelerini desteklemek
3. Üye devletler arasında siyasal, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal işbirliğini artırmak
4. Müslümanlarca kutsal olarak kabul edilen yerleri korumak
5. Filistin halkının mücadelesini ve bağımsızlık haklarını desteklemek ve savunmak
6. Her türlü sömürgeci yaklaşımın ortadan kaldırılmasını sağlamak
OPEC
9-14 Eylül 1960 tarihleri arasında Bağdat’ta toplanan bir konferans sonucunda petrol ihraç eden ülkeler teşkilatı anlamında “OPEC” kuruldu. Kurucu üyeleri: Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezüela’dır. Teşkilata sonradan Katar, Libya, Endonezya, Ekvador, Birleşik Arap Emirlikleri katılmıştır. OPEC üyeleri kuruluşundan günümüze kadar tam bir fiyat anlaşması sağlayamadı. Petrol rezervi az olan üye ülkeler, petrol fiyatlarının yükseltilmesini isterken rezerv açısından zengin olan ülkeler fiyat yükseltilmesine karşı çıktılar.
1973 PETROL KRİZİ VE OPEC’İN KURULUŞU
Krizin sebebi, Arapların ülkelerindeki petrolü Batı dünyasına karşı siyasi koz olarak kullanmak istemeleridir. 1973 Arap – İsrail Savaşı bu krizi hızlandırmıştır.
OPEC, yani Petrol İhraç Eden Ülkeler
Teşkilatı, 1960 Ağustosu’nda kurulmuştu. Üye sayısı 13’e kadar çıkan bu teşkilatın kuruluş amacı; petrol fiyatlarının tespiti başta olmak üzere, ortak sorunlarını birlikte çözümlemekti.
TÜRK DIŞ POLİTİKASI
- 1960’lı yıllardan itibaren Türk dış politikasının asıl noktasını Kıbrıs Meselesi oluşturmuştur.
- Türk dış politikasının hareketliliği Kıbrıs Meselesi etrafında dönmüş ve diğer alanlardaki faaliyetlerimiz bu meselenin dalları olarak gelişmiştir.
- Türk dış politikasının Kıbrıs meselesinden doğan ve bu meselenin etkisiyle gelişen ana faaliyet dalları, Amerika, Sovyet Rusya, Yunanistan ve Orta Doğu ile ilişkilerimizdir. Bunu da normal karşılamak gerekir. Çünkü son otuz yıl içinde Kıbrıs, Türkiye’nin en önemli milli meselesi, milli menfaatlerimizin ağırlık noktası olmuştur.
- Türk dış politikasının ikinci önemli yanı, Birleşik Amerika ile olan ilişkilerimizdir. Fakat son yirmi yıla baktığımızda, karşımıza çıkan nokta Türk Amerikan ilişkileri, NATO çerçevesi içinde bağımsız bir ittifak ilişkisi olarak gelişeceği yerde daima, Kıbrıs meselesinin iniş — çıkışlarına göre değişen bir yapı göstermiştir. Her ne kadar 1970’lerin ortalarından itibaren bir Ege meselesi de ortaya çıkmış ise de, Kıbrıs Meselesi Türk – Yunan ilişkilerinin daima temel taşı olmuş ve Amerika da, NATO’nun güney – doğu kanadı olarak Türkiye ve Yunanistan’a eşit ağırlık vermiştir. Oysa çıplak eşitlik prensibi, Türk – Yunan münasebetlerinin çıplak gerçeği ile daima ters düşmüştür.
- Kıbrıs meselesinin gelişmelerinde ağırlık daima Türkiye tarafında olması gerekirken, Amerika’nın salt eşitlik prensibine veya genellikle dengesizliklerle hastalıklı bir denge politikasına sarılması, Türk – Amerikan ilişkilerinin, zaman zaman ağır bir şekilde sarsılmasına neden olmuştur.