KENAN HULUSİ KORAY (1906—1943)
Topluluk içinde hikayeci olarak bu grup içinde dikkati çekmiştir.
Küçük hikâye tarzını benimsemiştir.
İlkin ahenkli, şiirsel, kısa cümlelerden kurulu, biraz da manzum hikâyeyi çağrıştıran ve bireysel öyküler yazmış; daha sonra gerçekçi öyküler yazmıştır.
Halkı, işçiyi, köylüyü konu edinmiştir.
Psikolojik konularda da öykü yazmıştır.
Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir.
“Bahar Hikâyeleri” kitabındaki bazı öykülerinde ‘“korku” ve “esrar” temasını işlemiştir.
Eserleri
— Öykü: Bir Yudum Su, Bahar Hikâyeleri, Bir Otelde Yedi Kişi, Son Öpüş (uzun hikâye)
— Roman: Osmanoflar
YAŞAR NABİ NAYIR (1908—1981)
1933’te çıkarmaya başladığı Varlık dergisi ve kurduğu Varlık Yayınevi ile adı özdeşleşmiştir.
Edebiyat tarihindeki yerini belirleyen Varlık, edebiyatımızın en uzun ömürlü dergisidir ve hâlâ aylık olarak çıkarılmaktadır.
Varlık dergisi etrafında toplanan yeteneklere ve toplumcu gerçekçi çizgide gelişen edebiyata telif ve çeviri kitaplarıyla katkıda bulunmuş ve Atatürkçülük düşüncesiyle hareket etmiştir.
Eserleri
— Şiir: Onar Mısra, Kahramanlar
— Öykü: Sevi Çıkmazı, Bu da Bir Hikâyedir.
— Roman: Adem ile Hawa, Bir Kadın Söylüyor
— Tiyatro: Köyün Namusu, Mete, İnkılâp Çocukları, Beş Devir
VASFİ MAHİR KOCATÜRK (1907—1961)
Millî edebiyat akımına yakın nitelikler taşıyan sanatçı, epik şiirleriyle tanınmıştır.
Halk şiiri biçim özelliklerinden yararlanarak hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde kahramanlık duygusu, fedakârlık, millî şuur, vatan ve millet sevgisi gibi konuları ele almıştır.
Enstitü ve liselerde edebiyat öğretmenliği yapan şair, 1940’lı yıllardan sonra şiirden uzaklaşmış, düzyazı türlerinde eserler vermiştir.
Şairlikten çok yazarlık yönünün öne çıktığı ve edebiyat tarihçisi kimliğiyle tanındığı görülür.
Eserleri
– Şiir: Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Ergenekon, Bizim Türküler, Hayat Şarkıları, Dağların Derdi
– Oyun: Yaman, On İnkılâp, Sanatkâr
– Araştırma-inceleme: Saz Şiiri Antolojisi, Türk Edebiyatı Antolojisi, Türk Nesir Antolojisi, Meşhur Beyitler, Büyük Türk Edebiyatı Tarihi…
CEVDET KUDRET SOLOK (1907—1992)
Sanat yaşamına şiirle başlayan yazar; hikâye, roman, deneme, monografi, edebiyat tarihi ve eleştiri gibi pek çok türde eser vermiştir.
Şiirlerinde daha çok yalnızlık ve özlem temalarını işlemiştir.
Belli bir dönemden sonra toplumsal konulara yönelmiştir.
Edebiyat yaşamının ilk yıllarında hece ölçüsüyle şiirler yazarken daha sonra serbest tarzı da denemiştir.
Şiirden uzaklaşarak değişik takma isimlerle okullar için ders kitapları yazmış ve edebiyatla ilgili araştırma ve incelemeler yapmıştır.
Eserleri
— Şiir: Birinci Perde
— Öykü: Sokak
— Tiyatro: Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde Rüya, Danyal ve Sara, Kurtlar
— Roman: Havada Bulut Yok, Karıncayı Tanırsınız, Sınıf Arkadaşları
— Araştırma: Edebiyat Bilgileri (2 cilt), Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (3 cilt), Ortaoyunu, Karagöz
— Deneme: Dilleri Var Bizim Dile Benzemez
SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL (1907—1968)
Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde empresyonizmin etkisi ile bireysel duyguları işlemiş ve “edebiyatımızda ‘hayal’ yönü güçlü şiirler” yazmıştır.
Pek çok şiirinde kişisel duygular, aşk ve tabiat konularını beraber konu edinir.
Şiirlerinde empresyonist bir ressam tutumuyla eşya ve olayları canlandırıcı bir tarz göze çarpar.
1935’ten sonra şiiri bırakıp psikoloji, eğitim bilimleri ve folklor alanlarında bilimsel araştırmalara yönelmiştir.
Bir “psikoloji profesörü olarak” kendisini bilimsel çalışmalara vermiştir.
Bir süre çeşitli gazetelerde fıkra yazarlığı, tiyatro eleştirmenliği yapmıştır.
Eserleri
– Şiir: Odalar ve Sofalar
– İnceleme: İstanbul’da Karagöz ve Karagözde İstanbul, Psikoloji ve Terbiye Bahisleri, Karagöz, Folklor ve Milli Hayat, Roman ve Okuyucu
ZİYA OSMAN SABA (1910—1957)
Yedi Meşalecilerin şiire en sadık ismi ve en gencidir.
Sanatçı, “mümin, mütevekkil ve mütevazı kişiliği” ile öne çıkmıştır.
Önceleri kafiyeli vezinli ve hece ölçüsüyle şiirlerini kaleme alırken 1940’tan sonra serbest tarzı denemiş ve yaşadığı dönemde görülen bütün şiir tekniklerini kullanmıştır.
Şiirlerde anılara düşkünlük, çocukluk özlemi, ev-aile sevgisi, küçük mutluluklar, yoksullara karşı utanç ve acıma, Tanrıya kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı, sevgi, öte dünya özlemi gibi konuları işlemiştir.
Ölüm karşısında Yunusça bir tevekkül, Tanrı’nın karşısında ise mümin bir kul portresi çizmiştir.
Küçük olaylar karşısında bile memnuniyetini orta halli insanların bakış açısıyla dile getiren sanatçı, Türk edebiyatında “mutluluk şairi” olarak tanınır.
Hikâyelerinde, genellikle bir anı atmosferi oluşturmuştur.
Eserleri
– Şiir: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak, Cümlemiz (Bütün Şiirleri)
– Öykü: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul
MUAMMER LÜTFİ BAHŞİ (1903-1947)
Sanat yaşamına aruzla yazdığı şiirlerle başlamış, sonunda hece ölçüsüyle ve serbest tarzda da şiirler yazmıştır.
Yedi Meşale grubundan ayrılan ilk kişidir.
Yedi Meşale topluluğu dağıldıktan sonra edebiyatla ilişkisini kesmiş, herhangi bir eserini yayımlamamıştır.