YEDİ MEŞALECİLER
Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebî topluluktur.
Yedi Meşale grubuna isim olarak Pleiade (Süreyya), Pleiade’nin Türkçesi olan “Ülker”, “Yedi Kollu Şamdan”, “Yedi Güneş”, “Yedi Dağın Çiçeği”, “Yedi Veren Gülü”, “Yedi Ses”, “Yedi Yıldız” isimleri düşünülmüş; sonunda Sabri Esat’ın teklif ettiği “Yedi Meşale” isminde görüş birliğine varılmıştır.
Yedi Meşale ismi, soluk hislerin kararttığı edebiyatı aydınlatacak bir sembol olarak düşünülmüştür.
Yedi sanatçı, 1928 yılında Yedi Meşale adlı ortak bir kitapta şiirlerini yayımlamışlar.
Kitaba yazdıkları “Mukaddime”de (ön sözde) şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır.
Yayımladıkları ortak kitap hayli ilgi uyandırınca Yusuf Ziya’nın önerisiyle Ankara’da “Meşale [Sayı: 1-8, 1 Temmuz 1928—15 Ekim 1928] adlı dergiyi çıkarmışlardır.
Beş Hececilere tepki olarak ortaya çıkmışlar, onların şiirlerini sığ olmakla suçlamışlardır.
Kendilerinden önceki şiir anlayışını “hep aynı vefasız sevgiliden başka bahsedecek bir şey bulamamak”, Servetifünun ve Fecriati şiir anlayışını “dünün mızmız ve soluk hislerini terennüm etmek”, memleket edebiyatını “son zamanlarda renksiz ve dar Ayşe, Fatma terennümü” olarak nitelendirip onlara karşı çıkmışlardır.
Türk şiirine yeni ufuklar getirmeyi amaçladıklarını ve Fransız edebiyatını örnek alıp izleyeceklerini söylemişlerdir.
“Sanat, sanat içindir” anlayışını benimsemişlerdir.
İlkelerini samimiyet, canlılık, içtenlik ve daima yenilik kavramlarıyla özetlemişlerdir.
Taklitçilikten kurtulup “özgün bir edebiyat” oluşturmayı düşünmüşlerdir.
Kişilerin iç dünyasına, eşyalara ve olaylara izlenimci (empresyonist) bir ressam gibi bakmışlardır.
Saf şiir anlayışıyla hareket etmişlerdir.
Yedi Meşale şairlerinin tümü, kişisel duygular ağırlıklı şiirler yazmışlar, nimaj ve sembollerden faydalanarak dış dünyayı bir ressam gibi yansıtmaya çalışmışlardır.
Ölçü ve kafiyeye bağlı kalmışlardır.
Biçim bakımından bir yenilik getirmeyi düşünmemişlerdir.
Hece ölçüsüyle yazmışlardır.
Edebiyatımızda pek kullanılmamış nazım biçimlerini de kullanmışlardır.
Nazım birimi olarak en çok üçlükleri kullanmışlardır.
Hedeflerini gerçekleştirmeden ve Türk şiirine hiçbir yenilik getiremeden kısa bir sürede dağılmıştır.
Eleştirdikleri Beş Hececilerin devamı olmaktan öteye gidememişlerdir.
Sanatçılar, topluluk dağıldıktan sonra bağımsız olarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
Temsilcileri: Kenan Hulusi Koray, Cevdet Kudret, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Vasfi Mahir Kocatürk, Ziya Osman Saba, Muammer Lütfi