İlk Çağ’da, Mezopotamya’daki dinsel inançlar bilim ve ekonomik hayatı şekillendirmiştir. Tanrılar için çalışanlar, ürettikleri ürünleri tanrıların evi sayılan mabetlere teslim etmek zorundaydılar. Rahiplerin halkın teslim ettiği ürünleri kayıt altına almak için kullandıkları işaretler, zamanla ilk yazı çeşidi olan piktografı (sembol yazısı) çıkarmıştır.
Sümerlerin Uruk kentinde ortaya çıkan ilk Gezi yazı türüyle,
* Tarihi çağlar başlamıştır.
* İnsanoğlunun bilgi birikimi artmıştır.
* Bilgi birikimi gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılmıştır.
Sümerler tarafından bulunan bu yazı daha sonra Akad, Babil, Asur, Hitit, Lidya, İyon Urartu uygarlıklarının katkılarıyla gelişmiştir.
Mısırlıların icat ettikleri hiyeroglif adlı resim yazısının papirüs adlı kâğıtlara yazılması, yazının taşınabilirliğini kolaylaştırmıştır. Daha sonra ticaret sayesinde Fenikelilere geçen bu yazı zamanla 24 harften oluşan Fenike alfabesini ortaya çıkarmıştır. Bu alfabe, Anadolu uygarlıkları sayesinde Roma’ya geçmiş ve bugün kullandığımız Latin alfabesi ortaya çıkmıştır.
Batı Anadolu’da gelişmiş bir medeniyet kuran Bergamalılar, keçi derisinden yaptıkları parşömen adlı kâğıtları bir araya getirerek dünyanın ilk kitabını ortaya çıkarmışlardır. Çinlilerin tekstilden yaptıkları kâğıdı Talas Savaşı ile birlikte Müslümanlar da yapmayı öğrenmişlerdir.
İnsanoğlu tarihin ilk dönemlerinden itibaren doğa olaylarını merak etmiştir. İnsanların tarımsal üretim yapabilmek için mevsimleri önceden bilmeleri gerekiyordu.
Astronomi ve matematik alanında ilk çalışmaları Sümerler gerçekleştirmiştir. Sümerlerin çalışmalarına Mısır medeniyetinin katkıları sonucunda ay yılı ve güneş yılı esaslı takvimler ortaya çıkmıştır.
Mısırlılar tarım yapabilmek için yılı üç mevsime ayırmışlardır (ekme, taşma, biçme). Ekme zamanını tespit etmek astronomi, taşma zamanı sonrası arazilerin sınırlarını tekrar çizmek geometri, biçme sonrası vergileri tespit etmek de matematik biliminin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Eski çağlarda insanoğlunun en büyük isteklerinden birisi de ölümsüzlüğe ulaşmak olmuştur. Bu düşünce özellikle Mısır’da tıp, eczacılık, kimya, mumyacılık ve mimari alanlarının gelişimine katkıda bulunmuştur.
İlk Çağ’da, coğrafya konusunda önemli gelişmelere imza atan Amasyalı Strabon, yapmış olduğu gezilerini Coğrafya adlı eserinde toplamıştır.