XVII ve XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri
İspanya, Portekiz, İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi Avrupalı güçler XVII. yüzyılın başından itibaren denizlerde küresel ölçekli askeri ve ticari faaliyetlere yönelmişlerdir.
İspanya ve Portekiz’in kurduğu sömürge imparatorlukları yerini XVII. yüzyılın başlarından itibaren İngiltere ve Hollanda’ya bırakmıştır. İngiltere, Hollanda ve Fransa Uzak Doğu’da Hindistan, Endonezya, Çin ve Güney Doğu Asya’daki yüzlerce adayı sömürge haline getirmişlerdir.
İngiltere XVII. yüzyılda İngiliz Doğu Hindistan şirketini kurarak İngiliz sömürgeciliğinin ilk ciddi adımını atmıştır. Yine aynı şekilde Hollanda Doğu Hindistan şirketini kurmuş ve bu saye de Hollandalılar ümit burnundan Doğu Hint adalarının ucuna kadar uzanan bölgede sömürge imparatorluğu haline gelmiştir.
Sömürgecilik yarışında Hollanda XVII. yüzyıl başlarında Amerika kıtasında da sömürgeler elde etmek için İspanya, Portekiz ve İngiltere ile savaşmıştır. Dünya’nın en büyük deniz filosuna sahip Hollanda Dünya’nın her yerinde ticaret yapar hale gelince İngiltere’nin tedirginliği artmış ve XVII. yüzyıl sonlarına kadar İngiltere – Hollanda savaşları yaşanmıştır.
Fransa, Amerika’da sömürge alanları kurarken XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere, zamanla Hollanda’nın gücünü kırarken Kuzey Amerika’daki Fransız sömürgelerini de ele geçirmiş (7 yıl savaşları) ve İngiltere, denizlerdeki üstünlüğünü ve sömürgeciliğini pekiştirmiştir. Hollanda ve İngiltere savaşlarında tüccar kaptanların gemileri ile mücadele süreci gerek askeri disiplin eksikliği gerekse tüccar kaptanlara güvenilemeyeceği gerçeği tüccar kaptanları yerine deniz subaylarının tercih edilmesine ve savaşa gemisi yapımına öncelik verilmiştir. Böylece okyanuslarda yelkenli savaş gemileri donanmanın esasını oluşturmuştur.
“Sömürgecilik, bir devletin kendi sınırları dışında kalan genelde deniz aşırı toprakları askeri müdahale hakimiyet kurup yerli toplumlar üzerinde siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda üstünlük sağlayarak bunların her türlü imkanlarını kendi menfaati için yağmalamasıdır.”
Osmanlı Deniz Gücü (1300 – 1600)
I. Orhan Gazi zamanında kurulan ilk Osmanlı tersanesi I. Bayezid zamanında Gelibolu’da geliştirilmiştir.
II. İstanbul’un fethi hazırlıkları arasında Fatih döneminde donanma gücü geliştirilmiş, Ege ve Karadeniz’in Osmanlı egemenliği altına alınmasında donanmanın etkisi görülmüştür.
III. II. Bayezid zamanında gerek Suriye kıyılarında Memlüklerle ve gerekse 1499-1503 Osmanlı-Venedik savaşlarında Osmanlıların açık denizlerde Venediklilerle mücadele gücüne sahip olduğu görülmüştür.
IV. İspanya’daki Müslüman ve Yahudilere uygulanan zulme karşı Osmanlıların 1492’de deniz gücü ile Müslüman ve Yahudilerin imdadına koşması, Batı Akdeniz’deki Osmanlı gücüne yansıtmıştır.
V. Memlüklerin, 1509’da Portekiz karşısında aldıkları yenilgi sonrası donanmayı yeniden inşa etmek için Osmanlı’dan uzman ve malzeme istemeleri Osmanlı donanma gücünü yansıtır.
VI. XVI. yüzyılda donanmanın gücü ile Osmanlılar, Suriye ve Mısır’dan Fas’a kadar bütün Arap diyarlarında nüfus alanlarını güçlendirmiş, Portekizlileri Kızıldeniz’den söküp atabilmiştir.
Çektiri: Osmanlı donanmasında kürekle yürütülen ve yelkenin yardımcı bir araç olarak kullanıldığı gemilere verilen genel isimdir. Çektiriler savaştaki işlevlerine göre çeşitli türlere ayrılırdı. Bunlardan temel savaş gemisi olan “kadırga”, 25 çift kürekli, ensiz ve uzun bir çektiriydi. Kadırgadan biraz daha büyük olan “mavna”, 26 çift kürekliydi; 24 adet topu ve yelken donanımıyla savaş filosunun en güçlü gemisiydi. En büyük çektiri tipi olan “baştarda” da 26-36 çift kürek bulunurdu. 36 çift kürekli olan en büyüğüne “kaptanpaşa baştardası” denirdi.
Kadırga: Daha çok Akdeniz’de kullanılan eski tip bir savaş gemisidir. Antik çağlardan beri kullanılırdı. Asıl hareket mekanizması kürektir. Osmanlı donanmasında XVIII. yüzyılın sonlarına kadar kadırga kullanmıştır. Özellikle XVII. yüzyılda Türk donanmasının altın çağında asıl savaş gemisi konumundadır. İnce uzun yapısı ve alçak bordası sayesinde çok süratli ve kıvrak hareket eden bu gemi tipi kalyon sınıfı büyük yelkenli gemilere karşı avantajlaydı.
Kalyonlar yalnızca rüzgarlı havalarda yol alırken kadırga rüzgarsız havalarda da yol alabilirdi.
XVI. yüzyılda kadırga kalyon karşısında üstün konumdaydı. Ancak denizcilikte yaşayan gelişmeler sonucu kalyon yavaş yavaş kadırgayı yakaladı. XVII. yüzyılın ortalarında itibaren kalyon kadırga karşısında üstünlüğünü kabul ettirdi. Osmanlı donanması da bu dönemde yavaş yavaş kalyona geçiş yapıyordu. Ancak bu değişim kadırganın değerini büsbütün yok etmedi. Kadırganın kalyona karşı sürat ve manevra üstünlüğü vardır.
- Bilgi: Standart bir Osmanlı kadırgası 40 metre boyunda 7-8 metre genişliğinde ve 24 oturaklıdır .Bir ya da iki üçgen yelkenle hareket eder. Ancak kadırga sınıfı başka gemileri de ihtiva eder.
Bugün İstanbul Deniz Müzesi’nde 40 metre boyunda 5.5 metre genişliğinde yeryüzündeki tek orijinal kadırga bulunmaktadır.
Kalyon: Yelkenli ve kürekli en büyük savaş ve yük gemisi. Osmanlı kalyonlarının üç ambarlı ve kapak adı verilen iki çeşidi vardı. Üç ambarlı, en üst güvertesinden başka iki alt güvertesinde top bataryası bulunan daha hafif bir kalyondu. Buna “karaka” da denirdi.
- Osmanlı denizciliğinde kalyon ilk defa Sultan İkinci Bayezid Han devrinde kullanıldı.
- Kanuni Sultan Süleyman Han devrinde de bin beş yüzden iki bin tonilatoya kadar yük taşımaya müsait karaka türünden büyük gemi kullanılırdı. &