VXIII. Yüzyılda Osmanlı’da Sosyo-Ekonomik Durum
I. Osmanlı toplumunda XVIII. yüzyılda yeni bir sosyal grup olarak ayanlar ön plana çıkmıştır.
- Ayan ve eşraf ile şehirdeki seyyit ve şerifler; hem mahalli ulemanın reisi hem de Şeyhülislam temsilcisi olan müftülerden teşekkül etmiştir.
II. Osmanlı merkezi otoritesinin zayıflamasıyla taşra idaresine gönderilen mültezim, mütesselim ve ayan gibi görevliler bulundukları yerlerde zamanla yerel güç unsurları haline gelmişlerdir.
- Mültezimler, devletin verdiği bu yetkileri kullanarak şahsi nüfuz ve servetlerini genişletmişler, kendilerini halkın hamisi (koruyucusu) gibi göstermişlerdir.
İltizam Usulü
- Fatih zamanından itibaren gelirleri doğrudan hazineye aktarmak amacıyla bazı toprak gelirlerinin 2 — 3 yıllığına açık artırma usulüyle devlet adamlarına kiraya verilmesi geleneğidir.
- İhaleyi alan (Mültezim) kişi, ihale bedeli olan parayı hazineye yatırır ve ihale şartları içerisinde halktan aldığı vergilerle işlerini yürütür.
Malikane Sistemi
- XVII. yüzyıldan itibaren devletin nakite duyduğu ihtiyaç artmıştır.
- Hazineye daha çok gelir sağlamak adına süreli olarak verilen iltizam gelirlerinin kaydı hayat / ömür boyu şartıyla kiraya verilmesi ile görülen uygulamadır.
- Zamanla feodal yapılı yerel güç odakları olarak da tanımlanan ayanların doğmasında ve Ayanlık Sisteminin yerleşmesinde etkili olan gelişme Malikane sistemidir.
Esham Usulü:
- Malikane sistemi XVIII. yüzyıl boyunca devam etmiştir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’nın getirdiği ağır yük nedeniyle 1775’te “esham” adı verilen senetler piyasaya sürülerek “iç borçlanma” süreci başlamıştır.
- Mukataaların yıllık kârlarının paylara ayrılarak bu payların satılması işlemidir.
İkinci Viyana kuşatmasından sonra 1695’de İkinci Mustafa İltizam usulünde 2 yada 3 yıllık kiralama geleneği yerine mültezimlere kaydı hayat (ömür boyu) şartıyla toprakların işletilmesi hakkını vermiş ve böylece iltizam sisteminden malikane sistemine geçilmiştir.
Vergi kaynağı hayat boyu kiralanmış olan bu topraklardan kiracının oğlu da aynı haklardan yararlanmıştır. Bu şekilde kiralanan topraklar devletin vergi kalemini oluşturan tarım alanlarının yarıdan fazlasını kapsamıştır
III. Ayanların daha etkili hâle gelmesinde, taşranın üst seviye yöneticilerinin bölgelerine gitmemeleri ve mütesellim, voyvoda ve subaşı gibi adlar altında ayanları mahalli vekilleri olarak kullanmaları da rol oynamıştır.
- Merkezi gücü git gide zayıflayan Osmanlı Devleti ayanlarla işbirliğini artırmış ve kendilerini meşrulaştırmıştır. Ayanlar halk tarafından seçilmiş, kendilerine berat verilmiş, böylece resmiyet kazanmışlardır.
- Vergi toplanması, mahalli güvenlik, askerlik, narhın kontrolü, menzilhanelerin bakımı vb. konularda devlete yardımcı olmuşlardır. Hatta kendilerinin beylerbeyilik ve sancakbeyi gibi görevlere tayin edildikleri de olmuştur.
IV. Osmanlılarda merkeziyetçiliğin zayıflaması ve çözülmesi oranında âyan güç kazanarak devlet içinde devlet görümünde iktidar sahibi olmuş, hanedanlıklarını bir kaç nesil sürdürmüşlerdir.
Bilgi: Ayanlar arasında, Karaosmanoğulları, Tirsinikli İsmail Paşa, Çapanoğulları, Caniklizadeler, Küçük AIioğulları, Tekeoğulları, Tepedenli Ali Paşa ve Serezli İsmail Efendi gibi güçlü aileler sayılabilir.