VÜS’AT O. BENER (1922-2005)
Edebiyatımızda, hikâye alanında ön plana çıkmış hikâyelerinde “soyutlama”ya önem vermiştir.
İlk hikâyelerinde küçük kentlerin insanlarının sıradan yaşayışlarını anlatır.
1970’Ierin sonuna doğru, hikâye tekniğini ve dilini değiştirerek daha özgün ve soyut bir tutumu benimsemiştir.
“Çehov” tarzı hikâye anlayışından yola çıkan yazar, hikâyelerinde olayı önemsememiştir.
Cümle yapısıyla, sözcük seçimiyle ve söz dizimini bozan dil anlayışıyla apayrı özellikler taşır.
Titiz bir işçilikle yazdığı hikâyeleri “kapalı” nitelikler taşımaktadır.
Eserleri
— Roman: Buzul Çağının Virüsü, Bay Muannit Sahtegi’nin Notları
— Hikâye: Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz, Kara Tren, Mızıkalı Yürüyüş
— Oyun: Ihlamur Ağacı, İpin Ucu
ERHAN BENER (1929-2007)
Bireyin iç dünyasına yönelerek varoluşçu bir anlayışla insanın durumu, nesnelerle ilişkilerini ve kendileriyle hesaplaşmalarını ele almıştır.
Küçük burjuva dünyasındaki insanların sıkıntılarını, ümitsizliklerini, bunalımlarını ve yalnızlıklarını anlatırken belirli bir tarihsel dönemin gerçekliğini vermiştir.
Eserleri
— Roman: Acemiler, Gordium, Yalnızlar, Loş Ayna, Ara Kapı, Baharla Gelen, Elif’in Öykü “, Oyuncu, Böcek, Ölü Bir Deniz, Sisli Yaz, Ortadakiler, Tekilleşme, Bir Büyük Bürokratın Romanı, Anafor, Hınzır Kız, Dönüşler, Köleler ve Tutkular, Işığın Gölgesi, İlişkiler, Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi, Eski Dostlar
— Hikâye: Aşk—ı Muhabbet Sevda, Gece Gelen Ölüm, Günbatımı Öyküleri, Yaralı Aşklar, Bir Dernek Mimoza, Aşk Nereye Kadar, Yaşama Bir Düş, Türküsünü Arayan Adam