Enerji. insanlık tarihinin başlangıcından itibaren ihtiyaç duyulan ve önemini her zaman koruyan önemli bir kaynaktır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Sanayi İnkılabı ile birlikte yaşanan gelişmeler enerjiye olan ihtiyaç ve talebin hızla artmasına yol açmıştır. Bu ihtiyaç devletler arasında rekabete ve enerji savaşlarına yol açmıştır. Kömür ve petrol önemli enerji kaynaklarıdır.
XX. yüzyılda kömürün önemini kaybetmesiyle dünyanın en önemli enerji kaynağı haline gelen petrol, dünya politikalarına ve ekonomisine yön vermiştir. ABD, Rusya, ve Çin gibi siyasi ve ekonomik güçler Orta Doğu, Orta Asya ve Hazar’da petrol ve doğal gaz rezervlerini ele geçirme ve buralarda söz sahibi olma yarışına girmişlerdir. Bu güç mücadelelerinin oluşmasındaki en büyük etken enerjiye sahip olma ya da enerji ulaşımını elinde bulundurma isteğidir.
Batılı ülkelerin petrol şirketleri aracılığı ile petrol üzerinde denetim kurmayı amaçlamaları üzerine petrol gelirinden daha fazla pay almak isteyen üretici ülkeler petrolü millîleştirmeye başladılar.
1960’ta OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı)’i kuran ülkeler petrol fiyatlarının tespitini ve sorunları birlikte çözmeyi amaçlıyorlardı. OPEC kurulduğunda, petrol kaynaklarının çoğu Batılı ve Amerikalı şirketler tarafından işletiliyordu. 1970’li yıllarda OPEC, petrol şirketleri üzerinde üstünlük sağlamayı başardı.
1967 Arap – İsrail Savaşı’ndan sonra Arap ülkeleri petrolü İsral’e karşı silah olarak kullanmak amacıyla OAPEC‘i kurdular. Bu durum 1973 petrol krizinin çıkmasına ve fiyatların hızla yükselmesine neden oldu.
Petrol ambargosu ABD’nin Orta Doğu politikasını etkilemedi. ABD bir taraftan Basra Körfezi’ne silahlı müdahaleden söz ederken diğer taraftan Milletlerarası Enerji Ajansı‘nın kurulmasını sağladı. Bu kuruluşun amacı; petrolün sağlanmasında, kullanılmasında iş birliğini, dayanışmayı ve ortak planlamayı gerçekleştirmekti.
Petrol krizi en çok aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkeleri vurmuştur.
Bilgi: Petrol krizi Batı için beklendiği kadar kötü olmadı. Batılı ülkeler OAPEC dışından (SSCB, Norveç vb.) da petrol almaya başladılar. Üretim de fazla düşmedi. Üstelik Arap ülkeleri ihtiyaç duydukları sanayi ürünleri ve silahı Batılı ülkelerden alıyorlardı. Petrol fiyatlarının yükselmesi sanayi ürünlerinin ve silahların fiyatlarını yükselttiğinden bundan en çok Arap ülkeleri etkilendi. Arapların petrol gelirlerini Batı ülkelerindeki bankalarda değerlendirmeleri de sanayileşmiş ülkelerin petrol zamlarından etkilenmesini engelledi.