Çatışma Bölgeleri
İnsanların örgütlenerek oluşturduğu devletleri arasında çeşitli nedenlerden dolayı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar bazen yerel bazda kalırken bazen de tüm dünyayı ilgilendiren bir sorun olabilmektedir. I. ve II. Dünya savaşlarında bu durum görülmüştür.
Uluslararası Sıcak çatışmalara Neden Olan Bazı Unsurlar
Doğal Unsurlar
- Su kaynaklarının paylaşımı
- Toprak paylaşımı
- Yer altı zenginliklerinin paylaşımı
- Enerji kaynaklarının paylaşımı
Beşerî ve Ekonomik Unsurlar
- Ekonomik sorunlar
- Sınır sorunları
- Siyasi ve ekonomik farklılıklar
- Geçmişe dayanan sorunlar
- Bağımsızlık istekleri
- Önemli ulaşım yollarının kontrolü
Sıcak çatışmaların yaşanmasının temel nedeni devletler arasındaki anlaşmazlıklardır. Günümüzde daha çok sıcak çatışma bölgeleri ya etnik yapının iç içe geçtiği yerler ya da ekonomik değeri yüksek doğal kaynaklara sahip yerlerdir Örneğin tarih boyunca stratejik önemi fazla olmuş Orta Doğu, günümüzde de sahip olduğu doğal kaynaklar ve stratejik konum nedeniyle sıcak çatışmaların en sık yaşandığı bölgedir.
Irak Sorunu
Sahip olduğu zengin petrol kaynakları nedeniyle Irak yakın geçmişte sıklıkla sıcak çatışmaların yaşandığı bir ülke olmuştur. Irak — İran Savaşı, 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi ve sonrasında ABD öncülüğünde uluslararası güçlerin Irak’a karşı gerçekleştirdiği Körfez Harekatı, 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgal etmesi ve günümüzde ülkede devam eden iç karışıklıklar ülkenin yakın dönem boyunca sürekli bir savaş alanı olmasında neden olmuştur. Ülkede sıklıkla sıcak çatışmaların yaşanmasında dış müdahalelerle beraber ülke içinde etnik ve mezhep farklılıklarına bağlı anlaşmazlıklar da önemli rol oynamaktadır.
Ukrayna İç Savaşı
Ukrayna’da 2013 yılının ülke içindeki Rusya yanlıları ile bağımsızlık yanlıları arasından yaşanan iç çatışmalar ABD ve AB ülkelerinin de olaya dahil olması ile küresel ölçekli bir güç mücadelesine dönüşmüştür. Rusya’dan Avrupa’ya taşınan doğal gazın Ukrayna üzerinden taşınması bu sorunun yaşanmasındaki önemli etkenlerden biridir. Ayrıca özerk yapıya sahip olan Kırım’ın 2014 yılında Rusya’ya bağlanması sorunu daha da derinleştirmiştir.
Afganistan Sorunu
Hazar ve Orta Asya bölgesindeki enerji kaynaklarının Doğu Asya’daki ülkelere taşınmasında oldukça stratejik bir konuma sahip olan Afganistan son yüzyıl içinde sıklıkla küresel güçlerin ve radikal örgütlerin hedefi olmuştur. 1979 yılında Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen ülke daha sonra bazı radikal örgütlerin egemenliğine geçmiştir. 2001 yılına gelindiğinde ise ABD öncülüğünde batılı güçlerin müdahalesi ile yine işgale uğramıştır. Ülkede günümüzde de iç çatışmalar sıklıkla yaşanmaya devam etmektedir.
Yemen Sorunu
Yemen’de 2011 yılında başlayan iç karışıklıklar daha sonrasında İran ile Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Kuveyt ülkeleri arasında bir yaşanan dolaylı bir savaşın merkezi hâline gelmiştir. Yemen’deki çatışmaların en önemli sebebi Aden Körfezi’nin kontrolünün bu bölgede olmasıdır.
Filistin – İsrail Sorunu
İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik dinleri için kutsal sayılan önemli mekânlara sahip olan Filistin toprakları üzerinde 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulması ile bölgede başlayan çatışmalar, günümüzde de devam etmektedir. İsrail’in yayılmacı bir politika izlemesi ve Filistinliler üzerinde kurduğu yoğun baskı bölgede acıların ve çatışmaların devam etmesine neden olmaktadır.
İsrail — Filistin sorunu, dünyanın en uzun süren anlaşmazlıklarından biridir. 2017 yılında ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etmesi sorunu daha da derinleştirmiştir.
Nijerya Sorunu
Afrika Kıtası’nın petrol rezervleri bakımından en zengin ülkesi olan Nijerya’da bu kaynakların kontrolünü elinde bulundurmak isteyen güçlerin ortaya çıkardığı çatışmalar yaşanmaktadır. Bölgede enerji kaynaklarının kontrolüne ilişkin çatışmalar ve yaşanan askerî darbeler nedeniyle binlerce sivil insan hayatını kaybetmiş ve çok sayıda insan yaşadığı bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır.
Doğu Türkistan Sorunu
Uygur Türklerinin anavatanı olan Doğu Türkistan, 1949’da Çin hükümetinin kontrolü altına girmiştir. Çin hükümetinin bölgeye sistematik olarak Han Çinlilerini yerleştirerek Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerini asimile etmek istemesi ve Uygur Türkleri üzerinde baskı oluşturması bölgede iç çatışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Günümüzde de devam eden etnik çatışmalar nedeniyle binlerce sivil insan hayatını kaybetmiştir.
Venezuela Sorunu
Güney Amerika Kıtası’nın petrol rezervleri bakımından en zengin ülkesi olan Venezuela’da yaşanan siyasal istikrarsızlık, ekonomik krizler ve dış güçlerin yaptığı müdahaleler nedeniyle siyasal iktidar ile muhalefet arasında sürekli bir gerginlik yaşanmaktadır. Ülkedeki ekonomik ve siyasal krizlerin neden olduğu sorunlar günümüzde de devam etmektedir.
Suriye Krizi
2011 yılında muhaliflerin ülke yönetimine karşı ayaklanması ile Suriye’de başlayan çatışmalar daha sonra İran, Rusya, Türkiye, ABD gibi ülkelerin yaşanan çatışmalara müdahil olmasıyla büyümüş ve ülkede şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Yaşanan bu çatışmalar sonucunda milyonlarca Suriyeli ülkelerini terke ederek başka yerlere göç etmek sorunda kalmıştır. Ülkedeki çatışmalar ve uluslararası güçlerin hâkimiyet mücadelesi günümüzde de devam etmektedir.
Azerbaycan – Ermenistan Çatışması
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlık kazanan Azerbaycan toprakları içinde yer alan Karabağ bölgesinin Ermenistan tarafından işgal edilmesi iki ülke arasında sıcak çatışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Bu çatışma sonrasında Azerbaycan topraklarının yaklaşık %20’si Ermenistan işgaline uğramıştır. Meydana gelen çatışmalardan milyonlarca sivil insan etkilenmiştir.
Ermenistan’ın herhangi bir hukuka dayanmayan işgalinin devam etmesi nedeniyle iki ülke arasındaki gerginlik günümüzde de devam etmektedir.
Sınır Aşan Sular Sorunu
Nüfusun artması ve suyun kullanım alanlarının çeşitlenmesi su ihtiyacını her geçen gün artırmaktadır. Endüstriyel ve tarımsal su kullanımının da yaygınlaşmasıyla, zaten su problemleri yaşayan Orta Doğu’da suyun önemi birkaç kat daha artmış, bölgede petrol sorunundan sonra en önemli sorun su sorunu olmuştur.
Nüfus hareketleri ve meteorolojik şartlar nedeniyle birçok ülkede özellikle de büyük şehirlerde şehir suları ihtiyacı karşılayamamaktadır. Bu şartlar devam ettiği takdirde ise 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde dünya genelinde ve özellikle Orta Doğu’da ciddi su problemlerinin yaşanacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle su, artık ticari bir araç olarak görülmeye başlanmıştır. Yakın gelecekte su zengini ülkelerin petrol zengini ülkelerden daha önemli olacağı varsayılmaktadır.
Günümüzde Orta Doğu’da tartışılan en önemli su problemlerinden biri sınırı aşan sulardır. Orta Doğu bölgesinin, su kaynakları bakımından zengin olmaması ve su kaynaklarının bazı ülkelerin elinde toplanması bu bölgede su meselesini gündeme getirmiştir. Dünyanın en uzun akarsuyu özelliğine sahip olan Nil Nehri sularının paylaşımı konusunda havzada yer alan başta Mısır ve Sudan olmak üzere Etiyopya, Uganda, Kenya, Tanzanya, Zaire, Ruanda ve Burindi arasında anlaşmazlıklar bulunmaktadır.
Nil Nehri sularının önemli bir bölümü Mısır ve Sudan tarafından içme, sulama ve elektrik üretimi amacıyla kullanmaktadır. Nil Nehri havzasında yer alan diğer ülkeler olan Etiyopya, Uganda, Kenya, Tanzanya, Zaire, Ruanda ve Burindi ise nehir sularından çok az miktarda yararlanabilmektedir. Bu durum Nil sularının paylaşımında sorunların yaşanmasına neden olmaktadır.
Su kaynaklarının paylaşımıyla ilgili diğer bir sorun işe Colorada Nehri ile ilgili olarak ABD ve Meksika arasında yaşanmaktadır. ABD ve Meksika sınırları içerinde yer alan Colorado Nehri sularının paylaşımıyla ilgili iki ülke arasında 44 yıl boyunca süren görüşmeler sonunda havzadaki suların %95’i ABD’ye, %5’i Meksika’ya verilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır.
Kaynağını Türkiye’den alıp Suriye topraklarından geçtikten sonra Irak’ta Basra Körfezi’ne dökülen Dicle Nehri Türkiye, Irak ve Suriye arasında zaman zaman anlaşmazlıkların doğmasına neden olmaktadır. Örneğin Türkiye’nin 1990 yılında Dicle Nehri üzerinde Atatürk Barajını inşa etmesi ile Türkiye ile Suriye arasında siyasi gerilim yaşanmış ve iki ülke arasında diplomatik krize neden olmuştur.
Türkiye, su kaynaklarının en etkin ve verimli şekilde kullanılmasına yönelik çalışmalar yapmakla birlikte diğer havza ülkelerine “ciddi zarar” verilmemesini savunmaktadır.
Türkiye’nin sınır aşan akarsuları olan Fırat, Dicle, Aras ve Çoruh nehirleri üzerindeki kullanımları ile ilgili komşu ülkelere karşı hak koruyucu tavrı tüm dünya ülkelerine örnek teşkil edebilecek düzeydedir.