Türkiye’de Su Kaynakları Tyt Coğrafya

TÜRKİYE’DE SU KAYNAKLARI VE SULARIN KULLANIMI

Türkiye’nin Su Varlığı

  • Genel olarak Akdeniz iklim kuşağında bulunan Türkiye Orta Doğu coğrafyası içinde tatlı su kaynakları bakımından en şanslı ülkedir. Bu tatlı su  kaynakları içinde akarsular önem taşır. Fırat, Dicle ve Kızılırmak gibi güçlü akarsularından başka Ege’deki Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay ırmakları ile Orta Anadolu’dan kaynağını alan Sakarya Nehri belli başlı akarsularıdır. Yukarı Mezopotamya uygarlıkları ve Anadolu uygarlıkları bu su kaynakları havzalarında gelişmiş su medeniyetleridir.
  • Türkiye göller bakımından zengin olmasa da önemli tatlı su, tuzlu su ve sodalı göllerin bulunduğu bir ülkedir.
  • Türkiye’nin yer şekillerinin engebeli olması, yükseltinin fazla olması, akarsularının hızlı akışlı olmasına ve neticede hidroelektrik potansiyelinin yüksek olmasında temel etkenlerdir. Bu bakımdan Avrupa’da Norveç ve Rusya ülkelerinden sonra 3. sırada yer alır. Ayrıca hızlı akışlı bu akarsularında rafting, kano gibi su sporları gelişir. Buna bağlı turizm zenginliği artar.

  • Türkiye’de farklı oluşumlara sahip birçok göl vardır. Bu göllerden tarımda sulama, içme suyu sağlama, balıkçılık ve turizm açısından faydalanma imkânı önem taşır. Göllerimizden tuz, soda, balıkçılık ve turizmde faydalanılır.
  • Türkiye deniz ulaşımında da oldukça elverişli bir konumda bulunur. Üç yanının denizle çevrili olması ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarına sahip olması önemli siyasi ve ekonomik değerdir.
  • Türkiye sıcak su kaynakları bakımından zengin, dünyanın 7. ülkesidir. Bu zenginlik jeolojik yapısıyla ilgilidir. Kırıklı yer yapısı sonucu kaplıca, ılıca ve içmeler oldukça fazladır.

  • Türkiye’de yer altı suları çeşitli ve zengindir. Akdeniz Bölgesi’nde karstik su kaynakları yaygın iken Trakya ve Güneydoğu Anadolu’da artezyen kaynakları vardır.

1. Türkiye’nin Akarsularının Genel Özellikleri

  • Akarsularımızın boyları kısa ve havzaları dardır.
    Sebepleri:
    Yer şekillerinin engebeli olması
    Yarımada ülkesi olması
    Karadeniz ve Akdeniz’de dağların kıyıya paralel ve yakın olması
  • Akarsularımızın akış hızı ve enerji potansiyelleri fazladır.
    Nedenleri:
    Yükseltinin fazla olması
    Yatak eğimlerinin fazla olması
  • Akarsularımızın rejimleri düzensizdir.
    Sebepleri:
    Genelde Akdeniz yağış rejimine dahil olması, yani yağış rejiminin düzensiz olması
    Yatak eğimlerinin fazla olması
    Yağışların sağanaklar şeklinde olması
  • Ulaşıma elverişli değillerdir. (Bartın Çayı hariç)
    Nedenleri:
    Yatak eğimlerinin fazla olması
    Denge profiline ulaşmamış olmaları
    Su miktarlarının az olması
  • Akımları genelde ilkbaharda artar (kısa boylu yağmur rejimli akarsular hariç)
  • Sebebi: Yüksek dağlardaki kar ve buzların erimesi
  • Su sporlarına (rafting, kano) elverişli olanları çoktur. (Çoruh, Manavgat, Köprü Çayı, Fırat – Murat – Karasu, Fırtına Deresi gibi)
  • Açık havzalı olanları fazladır. (Karadeniz, Akdeniz, Marmara ve Basra Körfezi’ine dökülen akarsular)
  • Bazı akarsularımız ülke dışında denize dökülür. (Çoruh, Aras, Kura, Dicle, Fırat, Zap gibi.)
  • Kapalı havzalı olanları Aras, Kura → Hazar Kapalı Havzası’na dökülür.
  • Bazıları ülke dışından kaynağını alır (Asi, Meriç).
  • Kapalı havzalarımız vardır. (Tuz Gölü, Van Gölü, Göller Yöresi kapalı havzaları)

Akarsularımızın Ekonomiye Katkıları

Akarsularımızdan içme suyu, tarımda sulama, elektrik üretmede, balıkçılıkta, su sporları ve turizmde faydalanırız. Özellikle Fırat Nehri gibi büyük akarsular üzerindeki barajlar sayesinde hidroelektrik üretimi fazladır. Fırat ve Dicle havzalarındaki GAP, tarımsal projelerin en büyüğüdür. Tarımda sulama açısından çok değer taşır. Akarsuların olumsuz etkilerine gelince örneğin; dar ve derin vadiler açmaları hem kara yolu hem de demir yolu ulaşım maliyetini artırır. Bu durum çok sayıda köprü ve viyadük inşa etme zorunluluğunu artırır.

2. Türkiye’nin Gölleri ve Oluşumları

Türkiye doğal oluşumlu göller bakımından zengin bir ülke değildir. Türkiye’de göllerin kapladığı alan yüz ölçümüne göre azdır. Diğer yandan göllerin bölgelere dağılışı da orantılı değildir. Örneği , Güneydoğu Anadolu’da büyük boyutlu doğal göl bulunmaz iken Akdeniz Bölgesi’nin batısında “Göller Yöresi” vardır. Küçük gölleri dahil edersek 120 taneden fazla doğal göl, 500 taneden fazla baraj gölü mevcuttur. Türkiye’de kıyılardan dağların zirvelerine ve iç kısımlara doğru çok çeşitli göl tiplerine rastlanır. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki yer şekilleri göl oluşumu üzerinde etkili olmuştur. Başlıca göllerimiz ise şunlardır: Acıgöl, Bafa, Akşehir, Beyşehir, Eğirdir, Burdur Gölü, Çıldır, Van Gölü, Uluabat Gölü, Tuz G Sapanca Gölü, Büyük Çekmece Gölü, Erçek Gölü,  Nemrut Krater Gölü, Suğla Gölü, Akşehir Gölüdür.
Belli başlı barajlar ise; Atatürk, Keban, Altınkaya, Demirköprü, Hirfanlı, Karakaya, Seyhan, Hasan Uğurlu barajları gibi.

Göller en fazla;

  • Göller Yöresi (Batı Akdeniz),
  • Güney Marmara,
  • Tuz Gölü çevresi,
  • Van Gölü ve çevresinde yaygındır.

Göl Sularımızın Özellikleri ve Oluşumları

Göl sularımızın özelliklerinden biri kimyasal yapılarının farklılık göstermesidir. Sularını bir göl ayağıyla (gidegen) ile dışarı boşaltan göllerimizin suları tatlıdır. Genel olarak tatlı su göllerimiz fazladır. Uluabat, Manyas, Sapanca, Beyşehir gölleri bunların bazılarıdır. Havzaları açık olan bu göller balıkçılık açısından da önem taşır. Kapalı havza göllerimiz ise çevresindeki kayaçlardan etkilenir. Örneğin; bunlardan Tuz Gölü tuzlu; Acıgöl acı, Van Gölü sodalıdır.

Türkiye’nin gölleri oluşumlarına göre oldukça çeşitlidir. Genel olarak büyük göllerimiz tektonik kökenlidir. Tuz, Burdur, Eber, Akşehir, İznik, Sapanca göllerinin oluşumunda tektonik olaylar etkilidir. Uluabat ve Manyas gölleri tektonik kökenlidir.

Karstik bölgelerdeki kalker ve jips kayaları üzerinde karstlik göller yaygındır. Göller Yöresi’ndeki göllerin oluşmasında karstlik olaylar etkilidir. Suğla, Salda, Avlan, Müren gibi. Ayrıca Beyşehir, Eğirdir, Kovada göllerinin göl çanakları kalker kayalarından oluşur.

Volkanik olaylar sonucu oluşan göller krater, kaldera ve maar gölleridir. Nemrut, Meke Gölü ve Balık Gölü gibi.

IV. Jeolojik Zaman’da etkin olan buzullaşma dönemlerindeki buzul çanaklarında oluşmuş göller daha çok yüksek dağların üzerinde bulunur. Orta Toroslar, Hakkâri Dağları, Doğu Karadeniz Dağları ve Uludağ gibi.

Ayrıca çeşitli nedenlerden dolayı göl çanaklarının önünün kapanması sonucunda set gölleri oluşmuştur. Lav set (Volkan set), alüvyal set, heyelan set gibi.

Diğer taraftan beşerî faktörler (insan kaynaklı) sonucu oluşmuş baraj gölleri vardır. Atatürk Barajı, Keban ve Karakaya Barajı gibi.

Göllerin Ekonomiye Katkıları

Göller her şeyden önce çevresinde yaşayan insanlar için sosyal, kültürel ve ekonomik değer taşır. Dinlenme, eğlence, turizm, ticaret ve balıkçılık ile tarımda sulama tuz mineralleri açısından değer taşır. Türkiye ekonomisine büyük katkılar sağlarlar.

3. Türkiye’nin Yer Altı Suları ve Kaynakları

Yer altı suları bakımından genel olarak zengin olan ülkemizde alüvyal ve karstik alanlarda yer altı su potansiyeli fazladır. Yer altı suları içme suyu, kullanma suyu, tarımda sulamada kullanılır. Bazı yerlerde su ihtiyacı, doğal olmayan yollardan kuyular (sondajla) açılarak elde edilen artezyen ve taban suyu kaynaklarından elde edilir.

Marmara, Ege ve Doğu Anadolu’nun çöküntü alanları, kumlu, çakıllı tabakalarının bulunduğu yerlerde su potansiyeli fazladır. Kıyı ovalarımızın kenarlarında yamaç kaynakları, çukur alanlarında artezyen kaynakları önem taşır.

a) Vadi ve Yamaç Kaynakları: Yamaçları ve vadilerin yer altı su tablasını kestiği yerlerde yaygındır. Kıvrımlı ve çakıllı örtüye sahip Marmara ovalarında, Ege’nin alüvyal ovaları ile Erzurum, Pasinler, Muş ve Malatya ovalarında yaygındır.

b) Fay Kaynakları: Su ile dolmuş geçirimli tabakaların geçirimsiz tabaka ile karşılaştığı yerlerde kırık (fay) hatlarını izleyerek yer üstüne çıkmasıyla oluşan bu kaynaklar madensel tuzlar bakımından zengindir. Türkiye’de kırık (fay) bölgelerinde yaygındır. İçme, ılıca, kaplıca gibi sıcaklığına göre isimler almaktadır.

c) Artezyen Kaynakları: İki geçirimsiz tabaka arasındaki geçirimli ve su taşıyan kaya katmanındaki suyun üstteki geçirimsiz tabaka delinerek yer üstüne çıkmasının sağlanmasıyla artezyenler ortaya çıkar. Su basınç altında olduğundan çoğu kez fışkırarak çıkabilir. Artezyenler en çok Trakya, Afyon, Bursa, Eskişehir, Sivas, Ankara, Kayseri, Konya, Güneydoğu Anadolu’da yaygındır.

d) Karstik Kaynaklar: Kalkerli arazilerin çatlak Ve boşluklarında biriken suların yamacın bir yerinden veya mağara ve düdenlerden yer üstüne çıkmasıyla oluşurlar. Çok verimli olanları voklüz olarak bilinir. Suları kireçlidir. Bu su kaynakları. Toros Dağları, İç Anadolu’nun güneyi, Güney Ege, Malatya – Pınarbaşı, İzmir – Pınarbaşı, M.Kemal Paşa’da önem taşır. Ayrıca Antalya – Kepez, Antalya – Harbiye, Burdur Ve Kayseri’de vardır.

Türkiye’de Kaplıcalar ve Jeotermal Sular

Türkiye’de kaplıcalar, ılıcalar, içmeler şeklinde isimlendirilen sıcak su kaynakları ile kırık (fay) hatlarının dağılışı arasında büyük bir ilişki ve paralellik vardır. Yer altından gelen sıcak sular geçtikleri kayaların minerallerini bünyelerine alarak şifalı sular şeklinde yer üstüne çıkar. Hastalıklara şifa olan bu farklı sıcak su kaynakları ile içmeler sağlık turizminin de önemli bir parçasıdır.

Türkiye’de kaplıca bölgeleri ise kısaca şöyledir;

1. Güney Marmara’da: Yalova – Termal, Bursa’da İnegöl, Oylat, Mustafa Kemal Paşa, Balıkesir- Gönen, Edremit, Susurluk kaplıcaları, Adapazarı – Kuzuluk

2. Batı Anadolu’da: İzmir – Balçova, Şifne, Denizli – Pamukkale, Manisa, Aydın, Muğla – Köyceğiz — Sultaniye

3. İç Batı Anadolu’da: Afyon – Sandıklı, Gazlıgöl, Gecek, Heybeli kaplıcaları, Kütahya -Yoncalı, Tavşanlı, Simav, Murat Dağı kaplıcaları

4. Güney Anadolu’da: Kahramanmaraş, Elbistan, Adana, Haruniye, Hatay – Reyhanlı

5. İç Anadolu’da: Ankara – Kızılcahamam, Ayaş, Haymana, Yozgat, Niğde

6. Batı ve Orta Karadeniz’de: Bolu, Havza, Çorum, Tokat çevresinde önemli kaplıcalar vardır.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Türkiye'de Su Kaynakları ve Suyun Kullanımı Tyt Coğrafya Konu Anlatımı