Türkiye’de İç Kuvvetlerin Oluşturduğu Yer Şekilleri
Türkiye’nin jeolojik geçmişi boyunca geçirdiği tektonik evrimi hatırlarsak, yer şekillerinin oluşum sürecinde epirojenez, orojenez, volkanizma ve depremlerin etkili olduğunu görürüz.
Türkiye’de orojenez sonucunda kıvrımlı ve kırıklı dağ sistemleri oluşmuştur. Bunlar daha çok levhalara bağlı olarak yan basınçların sıkıştırmasına bağlı oluşmuş antiklinal eksenleri üzerindedir. Kuzey Anadolu Dağları ve Toros Dağları genel olarak III. Jeolojik Zaman’daki Alp Orojenezi sonucunda oluşmuştur. Ayrıca yer kabuğu hareketleri sonucunda eski arazilerimizde (Eğe kıyı kuşağı) kırıklı dağ sistemleri (horst – grabenler) oluşmuştur.
Türkiye’de I. Jeolojik Zaman’a ait Kaledoniyen ve Hersinyen orojenezi sonucu ortaya çıkmış araziler zamanla aşınarak Menderes masifi, Kırşehir masifi, Bitlis masifi gibi araziler oluşmuştur.
Epirojenez sonucunda da Türkiye’de çok geniş araziler ve yer şekilleri oluşmuştur. III. Jeolojik Zaman’ın sonlarında başlayıp IV. Jeolojik Zaman’da devam eden epirojenik yükselmeler sonucunda platolarımız oluşmakla kalmamış, Türkiye’nin genel olarak yükseltisi artmıştır. Bu şekilde akarsuların aşındırması hızlanmıştır. Bunun sonucunda dar ve derin vadiler, taraçalar ve kanyonlar ortaya çıkmıştır. İstanbul, Çanakkale boğazları ile Ege Denizi bu dönemlerde oluşmuştur. Doğu Anadolu’nun yükseltisinin bu kadar fazla olmasında epirojenik hareketlerin rolü fazladır.
Volkanizma sonucu oluşan en büyük yer şekilleri volkanik dağlardır. Türkiye’de bu dağlar daha çok Doğu Anadolu, İç Anadolu bölgelerinde mevcuttur. Ancak volkanizma sonucunda yalnız volkanik dağlar oluşmaz. Kaldera, maar yanında kül ve tüf konileri gibi yer şekilleri de Vardır. Doğu Anadolu’daki Nemrut Dağı, kalderasıyla ve üzerindeki krater gölüyle tanınmıştır. Konya’nın Karapınar ilçesinde IV. Jeolojik Zaman’da gaz patlamasıyla oluşmuş olan Meke Maarı eşsiz güzelliği ve içindeki göl halkasıyla dünyaca ünlüdür.
Manisa’nın Kula ilçesinde yaklaşık 20 bin yıl öncesinde oluşmuş olan kül konileri dikkat çekmekte, halk dilinde “yanık yöre” olarak tanınmaktadır.
Türkiye arazisinin büyük bir kısmı (yaklaşık %92’si) fay hatları ile kuşatılmıştır. Levhalar arasında kalan Türkiye, kuzeyden Avrasya, güneydoğudan Arabistan levhasının sıkıştırmasıyla defalarca zorlanarak büyük – küçük fay kuşakları oluşmuştur. Başta Kuzey Anadolu Fay Hattı olmak üzere Ege tarafında Batı Anadolu Fay Kuşağı, güneyinde ise Doğu veya Güney Anadolu fay kuşakları uzanır.