Türk Edebiyatının Dönemlere Ayrılmasındaki Ölçütler
a) Dil Anlayışı
Edebî metinlerin asıl malzemesi dildir. Dildeki değişmeler ve gelişmeler doğrudan edebî eserleri, edebiyatı etkiler. Edebiyatın dönemlere ayrılması dilden ayrı düşünülemez. Türk edebiyatının devirlere ayrılmasında en önemli ögelerden biri dildir.
Edebî dönemlerin sınıflandırılmasında kullanılan dilin özellikleri dikkate alınmaktadır. Örneğin, Tanzimat Edebiyatı’nın Birinci ve İkinci Dönem olarak iki ayrı bölüme ayrılmasının en büyük sebebi kullanılan dildir. Tanzimat Birinci Dönem’de sade ve anlaşılır bir dil savunulmuş ve eserlerde sade dil kullanılmaya çalışılmıştır. Tanzimat İkinci Dönem’de ise süslü, ağır ve sanatlı bir dil kullanılmıştır. Divan edebiyatında ağır ve sanatlı bir dil kullanılırken halk edebiyatında sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
b) Dil Coğrafyası
Türkler, tarih içerisinde farklı coğrafi bölgelere yayılmış ve bu bölgelerde çeşitli devletler kurmuşlardır. Farklı bölgelerde yaşayan Türklerin kültürel farklılaşmasıyla beraber zamanla dil anlayışları da değişmiş, ortaya yeni lehçeler ve şiveler çıkmıştır. Bütün bunlar, dil coğrafyalarının doğmasına neden olmuştur Bu da edebiyatımızın dönemlere ayrılmasında bir ölçüt olmuştur.
c) Dinî Hayat
Dinî hayat, edebiyatı etkileyerek onda köklü değişikliklere sebep olmuştur. Türklerin din anlayışlarını “Şamanizm”, “Maniheizm Budizm” ve “İslamiyet” olmak üzere üçe ayırabiliriz. Eski Türkler başlangıçta Şamanizm’i, Uygurlar döneminde ise Budizm’i ve Maniheizm’i benimsemişlerdir. Türkler, daha sonra 9. ve 10. yüzyıldan itibaren İslamiyet’i kabul etmeye başlamışlardır. İslamiyet’in, getirdiği yeni inanç sistemi ve değer yargıları inançlar üzerinde etkili olmuştur. İslamiyet’in kabulüyle edebiyatımız dil, üslup, şekil ve muhteva bakımından önemli değişikliklere uğramıştır. Eserlerde, adı geçen dinler ele alınmış, Türk edebiyatının sınıflandırılmasında özellikle “İslamiyet” etkili olmuştur.
d) Kültürel Farklılaşma
Edebiyat, kültürün bir ögesidir Bu nedenle kültürdeki değişmeler edebiyatı etkiler. Türkler tarih içinde “göçebe destan kültürü”, “İslam kültür ve medeniyeti” ve “Batı kültür ve medeniyeti” olmak üzere üç farklı kültür ve medeniyet içinde yaşamıştır. Türk kültürünün değişiminde iki önemli olay ön plana çıkmaktadır. Birincisi İslamiyet’in kabulü, ikincisi ise Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesidir. İslamiyet’ten önce, göçebe bir yaşam tarzı süren Türkler, İslamiyet’in kabulüyle birlikte yerleşik düzene geçmeye ve İslamiyet’in getirdiği yaşam biçimini benimsemeye başlamışlardır İslamiyet’in kabul edilmesi, sadece yeni bir din getirmemiş aynı zamanda yeni bir kültürün de yerleşmesini sağlamıştır. İkinci önemli kültür değişikliği, 19. yüzyılda Batı (Avrupa) uygarlığının kültürel değerlerini benimseme şeklinde olmuştur. Tanzimat ile birlikte Batı’ya açılan Türkler, artık yavaş yavaş Doğu kültüründen sıyrılıp Batı kültürüne yönelmişlerdir. Batı kültürüyle gelen vatan, hak, adalet, özgürlük, kanun gibi kavramlar kültürel yapımızda büyük değişikliklere neden olmuş, bu değişiklikler edebiyatımıza da yansımıştır.
e) Sanat Anlayışı
Sanat anlayışını özellikle modern Türk edebiyatında Tanzimat edebiyatını “sanat toplum içindir” anlayışının esas alındığı Tanzimat birinci dönem ve “sanat sanat içindir” anlayışının esas alındığı Tanzimat ikinci dönem sınıflandırılmasında açık açık görmeliyiz. Bu sınıflandırma özellikle Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında daha da önem kazanmıştır. Sanatçılarımız eserlerini oluştururken ortaya koydukları amaç onların sanat anlayışını göstermiştir. Nitekim Tekke edebiyatında amaç öğreticilik iken Aşık edebiyatı ve divan edebiyatında bireysel konular işlenmiştir. Namık Kemal’in Tanzimat Birinci Dönem, A. Hamit Tarhan’ın Tanzimat İkinci Dönem sanatçısı
olarak göstermemizin temel nedenleri sanat anlayışlarının farklı oluşundadır.
Toplum için sanat
- Tanzimat Birinci Dönem Edebiyatı
- Millî Edebiyat
- Toplumcu Gerçekçiler
- Beş Hececiler
Sanat için sanat
- Tanzimat İkinci Dönem Edebiyatı
- Servetifünun Edebiyatı / Fecriati Edebiyatı
- Divan Edebiyatı
- İkinci Yeniciler