İslamiyet öncesi dönemde Türklerde devleti yönetme yetkisinin kağana, Gök Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Tanrının, Türk kağanına kut vererek hükümdarlık gücü ve yetkisi bahşettiği kabul edilirdi. Bu yetkiye kut adı verilirdi. Bu durum Türklerde siyasi gücün ilahi kaynaklı olduğuna inanıldığını gösterir. Bununla birlikte Türk kağanı hiçbir zaman kutsal bir varlık olarak kabul edilmemiştir.
Kut Anlayışının Sonuçları
- Türklerde kağan olabilmek için Gök Tanrı tarafından kut verilmiş bir aileye mensup olmak gerekirdi.
- Kut, kan yoluyla geçtiği için bütün hanedan üyeleri kağan olma hakkına ve yetkisine sahiptir. Bu da taht kavgalarına neden olmuştur.
- Eski Türklerde kula sahip olan hanedan üyeleri arasından kağan seçmek için kurultay toplanırdı.
Not: Türklerdeki kut anlayışı, halkın hükümdara ve devlete bağlılığını güçlendiren bir etkiye sahip olmuştur.
Türklerde Kağan
- Türklerde kağan, hem bütün devlet teşkilatının başı hem de toplumun lideri durumundadır.
- Kağan devletin başı olarak iç ve dış siyaseti düzenler, savaş ve barışa karar verir, ordulara komutanlık eder, elçiler gönderir ve elçileri kabul ederdi. Devlet teşkilatının her kademesindeki görevlileri tayin eder veya onları görevlerinden alırdı. Türk Kağanları bu yetkilerinin yanı sıra töre (kanun) koyabilir ve gerektiğinde yargılama da yapabilirdi.
- Türk hükümdarlarına İslamiyet öncesi dönemde; şanyü, tanhu, han, yabgu, ilteber, idikut, erkin ve kağan gibi unvanlar verilmiştir