Toplumcu Gerçekçi Düşünceye Dayalı Roman Hikaye AYT

TOPLUMCU GERÇEKÇİ DÜŞÜNCEYE DAYALI ROMAN-HİKAYE

Toplumcu gerçekçilik, sosyal problemlere eğilen, toplum gerçeklerini anlatan bütün Türk romanlarını ve hikâyelerini kapsamaz. Düşünsel ve siyasal tabanında Marksizm ve Sosyalizm bulunan edebiyat için kullanılır. Sosyalist düşünce tam anlamıyla Türkiye’de II. Meşrutiyet Dönemi’nde görülür. Cumhuriyet döneminde özellikle 1930’lardan itibaren sosyalist düşünce edebiyatımızda yaygınlaşır.

Edebiyatta gerçekçilik; gözlemci gerçekçilik, eleştirel gerçekçilik ve toplumcu gerçekçilik olmak üzere üç kolda gelişmiştir. “Gözlemci gerçekçilik”, dış gerçeği olduğu gibi esere yansıtmayı, “eleştirel gerçekçilik”, gözlemin eleştirel özellikler taşıması gerektiğini, “toplumcu gerçekçilik” tezli oluşu ve gerçekliğin Marksizm çerçevesinde yorumlanmasını ifade eder. “Toplumcu gerçekçilik”, Marksizm felsefesinin edebiyattaki izdüşümüdür. 1934’te Moskova’da toplanan Yazarlar Birliği Kongresi’nde Maksim Gorki dört maddeyle toplumcu gerçekçiliğin ilkelerini ortaya koymuştur:

a) Toplumcu gerçekçilik, daha önceki eleştirel gerçekçilikten farklı olarak pragmatik (faydacı) bir edebiyattır ve belli bir tezi savunur.

b) “Sosyalist bireysellik ancak kolektif (ortaklaşa) emek içinde gelişebilir.” Edebiyatta insanı belirleyen en temel öge kolektivizmdir.

c) “Yaşam eylemdir ve yaratmaktır. Yeryüzünde yaşayan insanın ulaşmak isteyeceği en son amaç yeryüzünde yaşamak mutluluğudur.” Yani yaşamı, maddesel ve doğal olanla sınırlar.

d) “Sosyalist bireyselliğin geliştirilmesi bu edebiyatın ana amacıdır.” Toplumcu gerçekçilik didaktik (öğretici) bir amaç taşır.

Gözleme dayalı bir anlatım söz konusudur.

Toplumcu gerçekçi yazarların bir bölümü Köy Enstitülerinde yetişmiştir.

Yazarlar neden-sonuç ilişkisi içinde olaylara bilimsel bir açıklama getirmiştir.

Ağa-köylü çatışması, köy sorunları, imam-öğretmen karşıtlığı, zengin-fakir karşıtlığı, güçlü—güçsüz karşıtlığı, köylülerin hayatları, işçilerin hayatları, üretenler ve sermaye sahipleri, hapishaneler ve darbeler, Anadolu coğrafyası ve insanı, büyük şehirlere göçün doğurduğu sonuçlar ele alınmıştır.

Tezli (güdümlü) romanlar yazılmıştır.

Toplumcu gerçekçi sanatçılar, belirli ölçülerde Atatürk’ün “halkçılık” ilkesini benimsemişlerdir.

Köy romanları yazılmıştır. Köy konusu Cumhuriyet’ten önce işlenmeye başlanmıştır. Tanzimat yazarlarından Ahmet Mithat’ın “Bahtiyarlık” hikâyesi, Nabizade Nazım’ın “Karabibik” adlı uzun hikâyesi / romanı köyden söz eden ilk eserlerdir. Yakup Kadri’nin “Yaban” romanı da köy gerçeğini yansıtır. Cumhuriyet döneminde köye ilgi artmış, köy bütün sorunlarıyla işlenmeye başlanmıştır. Özellikle Köy Enstitülü yazarlar köy romanları yazmıştır. Mahmut Makal’ın köy notlarından oluşan “Bizim Köy” adlı eseri köy romanlarına kaynaklık etmiştir. Orhan Hançerlioğlu’nun “Ekilmemiş Topraklar”, Kemal Tahir’in “Sağırdere” ve “Büyük Mal”, Yaşar Kemal’in “İnce Memed” ve “Teneke”, Talip Apaydın’ın “Sarı Traktör”, Fakir Baykurt’un “Yılanların Öcü” ve “lrazca’nın Dirliği”, Kemal Bilbaşar’ın “Cemo”, Abbas Sayar’ın “Yılkı Atı”, Dursun Akçam’ın “Kanlı Dere’nin Kurtları” köy romanının Cumhuriyet dönemindeki önemli örnekleridir.

Toplumcu gerçekçi işçi romanları yazılmıştır. Sadri Ertem, Sabahattin Ali, Reşat Enis’in romanlarında işçi sorunları görülse de Türk romanında işçi sınıfını geniş anlamıyla anlatan romancı Orhan Kemal’dir. Yazar gerçek yaşamda da işçiler-yoksullar arasındadır. Amelelikten, hamallığa oradan kâtipliğe kadar her işte çalışan Orhan Kemal işçi sınıfını tüm gerçekliğiyle yansıtmıştır. Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde”, Gurbet Kuşları” işçi romanlarının önemli örnekleridir.

İkinci Dünya Savaşı, sosyalist ve kapitalist dünya arasındaki soğuk savaş, Türkiye’de özellikle darbelerle gelen baskı ve hapishaneler toplumcu gerçekçi hikâye ve romanlarda önemli yer tutmuştur. Türkiye tarihinde önemli bir olay olan 12 Mart birçok romana konu olmuştur: Sevgi Soysal’ın “Şafak”, Erdal Öz’ün “Yaralısın”, Mehmet Eroğlu’nun “Issızlığın Ortasında” adlı eserlerinde 12 Mart işlenmiştir.

Temsilcileri: Talip Apaydın, Dursun Akçam, Samim Kocagöz, İlhan Tarus, Vedat Türkali, Mahmut Makal, Tarık Dursun K., Bekir Yıldız, Mehmet Seyda, Mehmet Başaran, Sadri Ertem, Kemal Bilbaşar, Necati Cumalı, Abbas Sayar, Sabahattin Ali, Faik Baysal, Rıfat Ilgaz, Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Attila İlhan, Aziz Nesin, Reşat Enis Aygen, Suat Derviş, Erol Toy, Erdal Öz, Yusuf Ziya Bahadınlı, Ümit Kaftancıoğlu, Muzaffer Buyrukçu, Orhan Hançerlioğlu, Muzaffer İzgü

MAHMUT MAKAL (1933—…)

Köy Enstitüsü’nden yetişen ilk yazarlardan olan Mahmut Makal, daha çok röportaj özelliği gösteren “Bizim Köy” adlı eseri ile köy yazıları çığırını başlatmıştır.

Bizim Köy adlı eseri yazarın doğduğu köydeki -öğretmenlik yaptığı Nurgöz köyü ile ilgili— gözlemlerinden oluşur. Eserde, ekonomik sıkıntılar, ilkel malzeme kullanma, toprak meselesi, yeni teknolojilere yabancılık, sosyal yardımlaşma / kooperatifleşme olmak üzere beş ana konu üzerinde durmuştur.

“Köyümden”, “Memleketin Sahipleri”, Kuru Sevda”, “17 Nisan”, “Köye Gidenler”, “Kalkınma Masalı”, “Yer Altında Bir Anadolu” yazarın diğer eserleridir.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Toplumcu Gerçekçi Düşünceye Dayalı Roman Hikaye Temsilcileri AYT