Tevfik Fikret (1867-1915) Servetifünun Sanatçıları AYT
TEVFİK FİKRET (1867-1915)
Servetifünun edebiyatının olduğu kadar yenileşme dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerindendir. Şairliğinin yanında ressamlık yönü de vardır.
Tevfik Fikret’in sanat yaşamı ikiye ayrılır:
a) Gençlik Devresi (1880-1896): Sanat yaşamına taklitle ve nazireler yazarak başlamış, Muallim Naci, Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in etkisiyle şiirler yazmıştır.
b) Olgunluk Devresi (1896-1915): Şairin bu devresi kendi içinde ikiye ayrılabilir:
Servetifünun dönemi: (1885—1901) bu dönemi Servetifünun’daki çalışmaları oluşturur. Servetifünun anlayışına bağlı şiirlerinde işlediği konular, özellikle aşk, doğa ve günlük yaşamda karşılaşılan bazı küçük olaylardır. Bireysel bir sanat anlayışına bağlı kalmış, “sanat, sanat içindir” anlayışını benimsemiştir.
Servetifünun’dan sonra: (1901—1915) Servetifünun topluluğunun dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelmiştir. “Hürriyet” ve “vatan” bu şiirlerinin başlıca temalarıdır. Bilim, fen, teknik, insanlık gibi konuları da işlemiştir. “Sanat toplum içindir” anlayışını benimsemiştir.
İlk dönem şiirlerindeki bireysel acıma bu dönemde toplumsal başkaldırıya dönüşür.
Heykel, resim, müzik, gerçeklerden kaçıp hayalî mekânlara sığınma, aşk, doğa, ayların kısa tasviri (Aveng—i Şühur), üç divan şairi (Fuzuli, Nefi, Nedim), kendi çağdaşı üç şairin (Hamid, Ekrem, Cenab) manzum portreleri (Aveng—i Tesavir), kadın, çocuk ve aile şiirlerinde işlediği konulardır.
Divan edebiyatıyla bütün bağlarını koparmış, Batı edebiyatını, özellikle de Fransız edebiyatını örnek almıştır.
Şiirde beyit bütünlüğünü kırmış, anlamın bir beyitte tamamlanması geleneğini ortadan kaldırmış, nazmı nesre
yaklaştırmıştır.
Aruz ölçüsünü hemen hemen bütün kalıplarıyla ve hatasız olarak Türkçeye başarılı bir şekilde uygulamıştır.
Hece ölçüsünü, sadece çocuklar için yazdığı Şermin adlı şiir kitabında kullanmıştır.
Şiirlerinde musikiye önem vermiş, asonans ve aliterasyon gibi ahenk unsurlarını kullanmıştır.
Kulak için uyak anlayışını benimsemiştir.
Divan şiirinin müstezat nazım biçimini değiştirerek “müstezat” biçimini geliştirmiştir.
Fransız şairlerinden alınan “sone” nazım biçimini kullanan ilk şairlerdendir.
Şiirlerinde “biçim”e önem veren Fikret, “parnasizm” akımından etkilenmiştir. Yağmur adlı şiiri adeta parnasizmin Fikret’teki yankısıdır, şiirde bir yağmur manzarası resmedilmiştir.
Şiirlerinde yabancı sözcük ve tamlamalara çok yer vermiş; konuşma bölümlerinde sade, tasvirlerde ağır bir dil kullanmıştır.
Şiirlerinde karamsarlık hâkimdir.
Bütün dinlere düşmandır, tarihe ve kutsal değerlere de karşıdır.
Sanatçı, dinlerin tutumlarını beğenmemekle birlikte Allah’ı kabul eder.
Balıkçılar adlı şiiri yoksulluğu anlatan manzum hikâye türünde bir şiirdir. Nesrin, Ramazan Sadakası, Hasta çocuk
manzum hikâye türündeki diğer önemli şiirleridir.
Kartpostal altına şiir yazma modasını sürdürmüş, hem başkalarının hem de kendisinin yaptığı resimlerin altına şiirler yazmıştır. Aveng-i Şühur bu tarzın önemli bir örneğidir.
Portre—şiir yazma tarzını geliştirmiş, Aveng-i Tasvir adlı şiirinde on iki sanatçının tasvir ve tahlilini yapmıştır.
1902’de yazdığı ve büyük yankı uyandıran Sis şiirini toplumu sıkan hürriyetsizliğe karşı yazmış ve İstanbul’u olumsuz yönleriyle anlatmış, döneminin sosyal ve siyasal panoramasını vermiştir.
İstanbul’u ‘facire-i dehr’e (dünyanın günahkârı), lsahn—ı mezalim’e (zulümler sahnesi), Köhne Bizans’a benzeterek istibdat yönetimine ve buna boyun eğen zihniyete nefretini anlatır.
Yahya Kemal, Sis şiirini Sis’te Söyleniş adlı şiirinde eleştirir.
Tevfik Fıkret, Rücu başlıklı şiirinde ise Sis’te İstanbul için yağdırdığı lanetlerin hedefinin, gerçekte istibdat olduğunu söyleyerek önceki sözlerini geri alır.
Dine ve tarihe ağır bir şekilde saldıran Tarih-i Kadim şiiri onun Tanrı, din, inanç, şehir, medeniyet, insanlık ve dünya görüşlerini yansıtır. Bu sebeple Mehmet Akif tarafından eleştirilir, Tevfik Fikret tekrar ona cevap olarak Tarih—i Kadim’e Zeyl’i yazar.
Doksan Beşe Doğru adlı şiirinde İttihat ve Terakki’nin Meclis-i Mebusan’ı kapatmasına gösterdiği tepkiyi dile getirir. Şiir, Sultan ll. Abdülhamid dönemine tekrar dönülmesine bir protestodur.
Han-ı Yağma şiirinde keselerini doldurmaktan başka bir şey yapmayan İttihat ve Terakki yönetimini yerden yere vurarak hicveder.
Pomete şiirini Yunan mitolojisinden yararlanarak yazmıştır.
Eserleri
Rübab-ı Şikeste: “Kırık saz” anlamına gelir. Servetifünun tarzındaki şiirlerinin yer aldığı şiir kitabıdır. Aşk, kahramanlık, aile sevgisi, doğa gibi konuları işlemiştir.
Rübab’ın Cevabı: Servetifünun dönemi şiirlerini kapsar.
Haluk’un Defteri: Oğlu Haluk’a hitaben yazmıştır. Sosyal, ahlaki, milli, duyguları içeren Haluk’un kişiliğindeki Türk gençlerine seslendiği öğüt veren didaktik bir eserdir.
Şermin: 1915’te hece ölçüsüyle çocuklar için yazdığı şiirleri yer alır.