Teknoloji, insanların doğada bulunan maddeleri kendilerine yararlı hâle getirmek için farklı yöntemleri de içine alan tekniklerin tümünü ifade eder. Kullandığımız teknolojik ürünler icat edildikleri zamandan bu yana yeni ve farklı şekillerde karşımıza çıkmıştır.
Teknolojik gelişmelerde amaç, toplum hayatını kolaylaştırmak için daha yenisini üretmek olmuştur. Sonuçta her yeni ürünün arkasından daha iyisi gelmiştir. Teknolojinin sunduğu imkânlarla değişen ihtiyaçlarımız da var olan buluşların geliştirilmesini sağlamıştır. İnsanların günlük hayatlarını kolaylaştıran teknoloji; günümüzde okullarda, kafelerde, eğitim merkezlerinde, hastanelerde, kütüphanelerde, evlerde kısaca hayatımızın her noktasında karşımıza çıkmaktadır. Teknolojinin hızla gelişmesinin, insanlığın gelişmesine önemli katkıları olmuştur. Teknolojinin kullanımının artması, sosyalleşme ve toplumsal ilişkiler üzerinde etkili olmaktadır.
İnternet kullanımı, sosyal paylaşım siteleri, akıllı cep telefonları, online oyunlar son yıllarda bireylerin hayatı üzerinde etkili olmaktadır. Özellikle şiddet içerikli ve eğitici özellik taşımayan videolar beynin çalışmasını yavaşlatmakta ve zihinsel düşüncelerde donuklaşmaya neden olmaktadır.
Ayrıca şiddet içeren videolar çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilemekte ve ilerleyen yaşlarda sosyal yaşamlarında agresif ve gergin tutumlar sergilemelerine neden olmaktadır. Uzun süre şiddet içerikli oyunların oynanması zamanla oyundaki kahraman ile oynayan kişinin karakterlerinde özdeşleşmeye neden olmaktadır. Bu durum ise empati duygusunun azalmasına sebep olmaktadır.
Teknolojinin sosyal hayata zarar verecek şekilde aşırı ve yanlış kullanımı en çok çocuklar üzerinde etkili olmaktadır. Okullardaki başarısızlık oranları yükselmekte, derslere ve öğrenmeye merak duygusu azalmakta ve iletişim bozukluğu artmaktadır. İnternetin hızla yaygınlaşması ayrıca insanları sosyal hayattan koparmaktadır. Kendisini yalnız hisseden birçok kişi internetten kendisine arkadaş bulmakta, buna karşılık sosyal yaşamda iletişim kurmakta zorlanmaktadır.
Buluş yapanların ve bilim insanlarının ortak özellikleri
Bilim, olayları ve evreni incelemek için ortaya konulan sistemli bir bilgi bütünüdür. Bilim insanı evrene ilişkin bilimsel veri elde etme yöntemlerini kullanarak sistematik bir şekilde bilgi elde etmeye çalışan kişidir.
Bilim insanları, bilimin bir ya da daha fazla alanında uzman olabilir. Bu kişilerin sahip olduğu özelliklerden bazıları şunlardır:
- Meraklıdırlar.
- Araştırmacıdırlar.
- Amaçları insanlara yararlı olmaktır.
- Sorgulayıcı ve kuşkucudurlar.
- Cesurdurlar.
- Çalışkandırlar.
- Hayal güçleri gelişmiştir.
- Gözlem ve deney yaparak sonuca varırlar.
- Yaratıcıdırlar.
- Gelişmeleri takip ederler.
İSAAC NEWTON (Ayzek Nivtın)
1642’de İngiltere’de doğdu. Fizik alanındaki çalışmalarıyla tanınan Newton, matematik ve felsefe gibi alanlarla da ilgilendi. 26 yaşındayken üniversitede öğretim görevlisi oldu. Fiziğin en önemli isimleri arasında yer alan Newton, ilk aynalı teleskopu geliştirdi. Renk ve ışığın niteliğine açıklık getirdi. Yer çekimi yasasını ortaya atarak fizikte devrim gerçekleştirdi.
THOMAS EDİSON (Tamıs Edison)
1847’de Amerika’da doğdu. Yedi yaşındayken Michigan’a (Mişıgın) yerleşti ve ilk öğretime başladı. Ancak üç ay sonra algılamasının zayıf olduğu gerekçesiyle okuldan uzaklaştırıldı. Buna rağmen Thomas Edison, okuma ve yazmayı öğrendi. Kimya ve fizik kitaplarını okuyarak kendini geliştirdi ve 1879 ampulü icat etti.
ALEXANDER GRAHAM BELL (Aleksandır Graham Bel)
1847’de İskoçya’da doğdu. 1876’da ilk kez konuşmaları teller aracılığıyla iletmeyi sağlayan telefonu icat etti. Bell, duyma engelliler ile çalışma yaparken elektrik akımının, konuşma sırasında oluşan titreşimleri andıracak biçimde değiştiğini buldu.
ALBERT EİNSTEİN (ALBIRT AYNŞTAYN)
1879’da Almanya’da doğdu. Hayatının ilk yıllarını Münih’te geçirdi. Lise eğitimini ve yüksek öğrenimini İsveç’te tamamladı. Fakat bir üniversitede iş bulmada yaşadığı sorunlar nedeniyle bir patent ofisinde müfettiş olarak çalışmaya başladı.
XX. yüzyılın ön önemli fizikçileri arasında kabul edilen Albert Einstein, yaptığı çalışmalarıyla modern fiziğin kuramlarının oluşmasında etkili oldu. Albert Eisntein 1921’de Nobel Fizik Ödülü’nü aldı.
PROF. DR. CAHİT ARF
Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli matematikçilerden biri olan Cahit Arf 1910 yılında doğdu. 1938 yılında bilim dünyasına katkıda bulunan doktora tezi dünya çapında tanındı.
TÜBİTAK’ın kuruluşunda ve gelişmesinde büyük emeği olan Cahit Arf, matematiğe yapmış olduğu katkılarından dolayı 1974 yılında Tübitak Bilim Ödülü’ne layık görüldü. Arf Teoremi’ni bulan Cahit Arf “Bilim adamlığı bir meslek değil bir yaşam biçimidir.” sözüyle bilim insanlarında olması gereken temel özelliği vurguladı.
PROF. DR. AZİZ SANCAR
1946 yılında Mardin’in Savur ilçesinde dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Mardin’de tamamladı. 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 1969 yılında birincilikle mezun oldu.
Biyofizik ve Biyokimya Bölümü öğretim üyesi olan Prof. Dr. Aziz Sancar, hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını analiz eden araştırmaları sonucunda Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmıştır. Aziz Sancar Nobel ödülü alan ikinci Türk bilim insanıdır.
