TASAVVUFİ DÜŞÜNCENİN OLUŞUMU
Tasavvuf: İslam’ın ahlaki düşünce üzerine yoğunlaşan düşünce biçimidir. Tasavvuf, kalbe yalnızca Allah sevgisini yerleştirmeyi, züht (çok ibadet etme) ve takvayı (Allah’a çokça saygılı cima), nefsi kötü duygu ve düşüncelerden arındırmayı amaçlar. Tasavvufta samimiyet çok önemlidir.
Hz. Peygamber son derece sade bir hayat yaşadı. Onun evi, Mescid—i Nebi’nin bitişiğindeki birkaç odadan ibaretti. Kullandığı eşyalar bile son derece sınırlıydı. Peygamberimizin vefatından sonra İslam coğrafyası fetihlerle iyice genişledi ve Müslümanlar zenginleştikçe aralarından safahata ve lükse önem veren kişiler çıkmaya başladı. Bazı siyasi çekişmeler de Müslümanları derinden etkiledi. Bu gelişmeler karşısında Hz. Peygamber dönemindeki gibi sade hayatı yeniden sürdürmek isteyen Müslümanlar çıkmaya başladı. Yardımlaşma, fedakârlık, dürüstlük, merhamet vb. değerleri yeniden ön plana çıkardılar. Bu anlayış, zamanla tasavvuf düşüncesini ortaya çıkardı. Tasavvuf düşüncesi hicri ikinci asırdan itibaren yaygınlaşmıştır. Kur’an’da nefsi arındırmayı, dünya malına fazla önem vermemeyi vurgulayan birçok ayet tasavvufun benimsenmesinde etkili olmuştur. Zünnun Mısri (öl. 859), Beyazıt Bestami (öl. 874), Cüneyd Bağdadi (öl. 910), Gazali (öl. 1111), Muhyiddin Arabi (öl. 1165) Ahmet Yesevi (öl. 1166) ve Mevlana (öl. 1273) tasavvufun öncülerindendir.