TARIK BUĞRA (1918-1995)
Roman, hikâye, tiyatro, fıkra ve gezi türlerinde eser veren yazar, uzun süre gazetecilik yapmıştır.
Roman ve hikâye türlerinde öne çıkmıştır.
Hikâye ve romanlarında dış dünyadan çok kişilerin iç dünyasına yönelen ve ruh çözümlemeleri yapan bir yazardır.
Hikâyelerini toplumsal olaylardan değil, bireyden yola çıkarak oluşturur.
Eşyanın ve olayların iç yüzünü araştırır.
Olay değil, atmosfer hikâyecisidir.
Hikâyelerinde kasaba yaşantısından, orta sınıf insanların ev ve aile ortamlarından kesitler vermiştir.
Eserleri
— Hikâye: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında, Hikâyeler
— Roman: Siyah Kehribar, Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da, İbiş’in Rüyası, Firavun İmanı, Dönemeçte, Yağmur Beklerken, Gençliğim Eyvah, Yalnızlar, Osmancık, Dünyanın En Pis Sokağı
— Tiyatro: Ayakta Durmak İstiyorum, Akümülatörlü Radyo, Sahibini Arayan Madalya, Yüzlerce Çiçek Birden Açtı
— Gezi: Gagaringrad (Moskova Notları)
— Fıkra-Deneme: Düşman Kazanmak Sanatı, Politika Dışı, Gençlik Türküsü
Küçük Ağa (1964): Yazarın en ünlü romanı olan eserde, Kurtuluş Savaşı’na katılan Anadolu halkını yükseltici bir bakış açısıyla ele almıştır. Yazarın Millî Mücadele yıllarını konu alan romanı, halk hareket noktası alınarak kurgulanmıştır. İstanbullu Hoca, Çolak Salih, Reis Bey, Doktor Haydar, Ali Emmi gibi halktan insanlar romanın kahramanlarıdır. Romanın asıl kişileri İstanbullu Hoca, Çolak Salih’tir. İstanbullu Hoca’nın romanın başlangıcında din adamı olması bir tesadüf değildir. Roman, İstanbullu Hoca’nın (Mehmet Reşit), Küçük Ağa oluş macerası üzerine kurulmuş gibidir. “Küçük Ağa Ankara’da” (1966), “Firavun İmanı” (1975) romanları Küçük Ağa romanının devamı niteliğindedir. “Firavun İmanı”nda İstiklal Savaşı sonrası Ankara’daki dış kaynaklı entrikaları, yeni yönetimden pay kapmak isteyenlerin siyasal çatışmalarını işler.
Siyah Kehribar (1955): Romanda, Mussolini İtalya’sında yönetimin baskılarına direnen aydınların (ama gerçekte kişilikleri, yaşama tarzları ve düşünceleri itibariyle dönemin Türk aydınının) soylu direnişini anlatır.
Dönemeçte (1978): Romanda bir Anadolu kent doktoru ile dul bir kadın arasındaki aşk ilişkisi çevresinde çok partili sisteme geçişin sancılarını işlemiştir.
Gençliğim Eyvah (1979): Romanda, aydın problemi çevresinde 1970 sonrası gençlik hareketlerini, toplumdaki sosyal dalgalanmaları, çelişkileri, yanlış yapılanmaları, ahlâkî kirlenmeyi, sosyal yapıda yerleşmiş birtakım kavramların yıkılışını ele almıştır
Yağmur Beklerken (1981): Romanda 1929 büyük ekonomik buhranı ve buna eşlik eden ağır kuraklık tehlikesi, Şeyh Sait İsyanı, Takrir-i Sükun Yasası vb. gelişmelerin, Serbest Fırka girişimi ekseninde Anadolu taşrasında sonuç ve yansımaları işlemiştir.
Dünyanın En Pis Sokağı (1989): 70’li yılların siyasal mücadeleleri içinde kan davası için yetiştirilen asli kişinin, aldığı eğitim sonucunda, intikam duygusundan olgunlaşarak, yazarlığa yönelmesini işler.