Tarih Öncesi (Prehistorik) Dönemler ve Özellikleri Tyt-Ayt Tarih
Prehistorik (Tarih Öncesi) Devirler
“Yazının icadından önceki” dönemleri kapsayan Tarih Öncesi Devirlerin Özellikleri
- Taş Devri – Maden Devri olarak kullanılan araç—gereçlere göre adlandırılmıştır.
- Başlangıç ve bitiş zamanları bölgelere göre farklılık göstermiştir.
- Anadolu, Mezopotamya ve Mısır gibi insanlık tarihine ait en eski yerleşim alanlarında görülmüştür.
- Kullanılan araç – gereçler tarih öncesi devirlerin birbirinden ayrılmasında ölçüt olmuştur. Maden devrinde kolay işlenir olduğundan en çok bakır alet ve eşya yapılmıştır.
- Toplumlararası etkileşim zayıf olmakla birlikte alt kültürdeki toplumlar üst kültürdeki toplumlardan (Göç, Savaş, Ticaret vs.) etkilenerek bazı devirleri yaşamadan bir üst devri yaşamışlardır.
- Tarih öncesinde yaşayan insanlar sırasıyla taş, toprak ve madenden yararlanarak aletler yapmışlardır.
Sözlü Kültür
- Eski Yunan’da mit ve efsane anlatıcıları, Türklerde ozan ve âşık gibi kişiler toplumsal hafızaların sözlü olarak aktarılmasında etkili olmuşlardır.
- Efsaneler, mitler ve destanlar gibi halk anlatıları; belirli bir bölgeyle sınırlı olmayıp sözlü geleneklerin karışımından meydana gelmiştir.
- Romalıların Türeyiş Efsanesindeki dişi kurt ile Türklerdeki Türeyiş, Göç, Ergenekon destanlarındaki Kurt motifi birbirine benzemektedir. Tufan ve Yaratılış hikâyeleri de benzerlik gösterir.
Yazının İcadı – Gelişimi ve Kültürel Miras
Çivi (Piktografik) Yazısı
- Tanrı adına işlenen topraklardan elde edilen ürünlerin rahipler kontrolünde tapınaklarda toplanması; ürün miktarları, vergi ve üreticiye verilecek miktarlar konularında envanter listeleme yapılmasını zorunlu hale getirilmiştir. Bu ihtiyaçlar sonucu küçük kil tabletler üzerine yapılan semboller “çivi” görünümlü olduğu için tarihin ilk yazısı çivi (piktografik) yazısı icat edilmiştir.
- Ürün listeleme işlemi ayrıca tarihte ilk kez dört işlemin (çarpma/bölme/toplama/çıkarma) kullanılmasına neden olmuştur.
- Çivi yazısı Sümerler’den sonra Akad, Babil, Asur, Hitit ve Urartular tarafından geliştirilmiştir.
Hiyeroglif (Resim) Yazı
- 24 sessiz harften oluşan Mısır hiyeroglifi papirüs denilen yazı malzemesi üzerine işlenmiştir.
- Mısır’daki sessiz harflerden hareketle Fenikeliler 22 harfli ilk Harf Yazısını (Alfabe) oluşturmuşlardır.
- Fenike Alfabesi zamanla Latin Alfabesi olarak düzenlenmiştir.
Yazılı Kültürün Başlaması
Yazının icadı, tarihî devirlerin başlangıcı kabul edilir. İnsanoğlu yazı sayesinde birikimlerini nesilden nesile sağlıklı bir şekilde aktararak günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Zamanla yönetim alanında da kullanılan yazı; anlaşmalar, yazışmalar, yasalar, yıllıklar, savaş hikâyeleri biçiminde gelişmiştir. Böylece insanoğlu yazının icadından günümüze kadar olan süreçte her alanda önemli gelişme kaydetmiştir.
İlk Çağ’da Bilim
— Tarihî süreç içinde Mısır, Yunan, Çin, Hint, İran, Arap ve Türk gibi milletlerden bilim insanlarının çalışmaları medeniyetin gelişmesine katkı sağlamıştır.
— Bilimin konusu; eski çağlarda din, efsane, felsefe gibi ruhsal ve el sanatları, tarım gibi günlük ihtiyaçları gidermeye yönelik alanlarda
görülmüştür
İnsanların günlük ihtiyaçlarını karşılarken elde ettiği ilgi ve teknik daha sonraki çağlarda ortaya çıkan bilimsel gelişmelere kaynaklık etmiştir.
— Geçmişte gözlem yoluyla öğrenilen gezegenlerin hareketleri, gazların özellikleri, kaldıraç, sarkaç ve gel-git gibi bilgiler günümüzde de geçerliliklerini sürdürmektedir.
* Eski dünyada gözlem ve tecrübe yoluyla elde edinilen bilgiler zamanla astronomi, coğrafya ve tıp gibi bilimlerin doğmasına kaynaklık etmiştir.
— İlk insanlar, doğa ile ilişkisinde basit teknik becerileri kullanmıştır. Gökyüzü olaylarının izlenmesi, kaydedilmesi ve yorumlanması günümüz modern astronomi bilimine temel oluşturmuştur.
* Astronomideki bu gelişme; matematik, fizik, kimya gibi temel bilimlerin gelişmesini hızlandırmıştır.
— Mezopotamya uygarlıkları, ziggurat adı verilen tapınaklarda gözlem yaparak, gök biliminde bilimsel gözlem yöntemini keşfetmiş ve bilgileri tablolaştırmıştır.
* Ay ve Güneş tutulmalarını hesaplayan bu medeniyetler; Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn gibi gezegenlerin de varlığından haberdar olmuşlardır.
* Türklere göre evren, merkezinde Kutup Yıldızı’nın bulunduğu bir kubbe şeklindeydi ve sabit bir hızla dönüyordu. Kutup Yıldızı’nın tam altında ise Türk Hakanı oturuyordu.
* Ayrıca bir yılın uzunluğunu, bugünkü hesaba göre sadece 4,5 dakikalık bir hata ile bulmuşlar ve bu birikimleriyle takvim yapmışlardır.
* Mısırlı astronomlar gökyüzünün en parlak yıldızı olan Sirius’un doğu yönünde göründüğü zaman Nil Nehri’nin taştığını tespit ederek takvimlerini buna göre düzenlemişlerdir.
Eski çağlardan itibaren insanoğlunun en büyük isteklerinden biri, ölümsüzlük ve uzun yaşama arzusudur. Bunun sonucunda hastalıklarla mücadele için eski tıp aletleri gün ışığına çıkarılmıştır.
* Mısırda Firavunların mumyalanması tıp ve eczacılık alanında gelişmelere neden olmuştur.
* Mezopotamya uygarlıklarında ve Hititlerde hastalıklar genellikle tanrıların cezası olarak algılanmıştır.
* Antik Yunan uygarlığının ilk zamanlarında hastalıklar felsefi yorumlarla açıklanmış, hastaların tedavisi ise Sağlık Tanrısı Asklepios adına kurulan tapınaklarda yapılmıştır.
* Bilimsel tıbbın kurucusu kabul edilen Hipokrat, hastalıkların olağanüstü güçlerin kötülüklerinden değil fiziki nedenlerden kaynaklandığını ileri sürerek tıp tarihinde yeni bir dönemin kapısını açmıştır.
* Hipokrat, İstanköy Adası’nda kurduğu tıp okulunda öğrencilerine hasta başında klinik dersler vererek muayene, belirtileri gözleme ve tanı koyma yöntemlerini geliştirmiştir. Hipokrat’ın öğrencileri hekimlik mesleğine adım atarken bütün hastalara yardım edeceklerine, kimseye öldürücü ilaç vermeyeceklerine ve hastaların sırlarını saklayacaklarına dair yemin etmişlerdir.
* İnsanın toprak, su, hava, ateş ve eterden meydana geldiğine inanan Hintler, hastalıkların temelinde kötü ruhların olduğunu düşünmüşlerdir.
* Mezopotamya’da hekimliğin en basit şekli, hekimlerin suya bakarak hasta hakkında bilgi vermeleri şeklinde olmuştur. Bu sebeple olsa gerek ki hekimleri “suyu tanıyan kimse” olarak tanımlamışlardır.
* Hekim bir kabın içine su koyup suyun üzerine bir damla zeytinyağı damlattıktan sonra damlanın şekli ve hareketine göre hastanın iyi olup olmayacağı hususunda bilgi vermiştir.
* MÖ VIII. yüzyıldan itibaren Akdeniz kıyılarında koloniler kuran İyonlarla bilinen ilk dünya haritaları çizilmiştir.
* Romanlar, sefere çıkan ordunun su ve yiyecek ihtiyacına yönelik coğrafya bilgisine yer vermiştir.
* Asya Seferi’ne çıkan Büyük İskender’in yanında götürdüğü Eratosthenes (Eratostenes); dünyanın yuvarlaklığına inanan ve yaptığı deneylerle dünyanın çevresini bugünkü değerine yakın hesaplayan bilim insanı olarak ön plana çıkmıştır.
* Yunanlılar için denizcilik başlıca geçim kaynağı olduğu için gemicilerin denizde yönlerini bulmaları hayati öneme sahipti. Bu nedenle ünlü Yunan filozofu Thales (Tales) Yunan gemicilere kuzey yönünü bulmaya yarayan Küçük Ayı takımyıldızını gözlemleyerek seyahat etmeleri tavsiyesinde bulunmuştur.