Tarih Bilimi ve İnsan
Tarih: İnsan topluluklarının geçmişteki faaliyetlerini (dini, siyasi, ticari, sosyal vb.), birbirleriyle olan ilişkilerini neden sonuç ilişkisi içinde, yer ve zaman göstererek, belgelere dayalı olarak inceleyen sosyal bir bilimdir.
Tarihin konusu: Tarihin konusu insan ve insanın meydana getirdiği olaylar ve olgulardır. Savaşlar, göçler, buluşlar, bilimsel ve kültürel gelişmeler gibi insanları ilgilendiren her türlü faaliyet tarihin konusunu ve inceleme alanını oluşturur. Deprem, sel, iklim değişikliği gibi doğal olaylar sonuçları itibariyle insan yaşamını etkilediğinden tarihin konusu içinde yer alır.
Olay: Geçmişte meydana gelen, başlangıç ve bitişi belli olan gelişmelerdir. Olaylar somut olup genellikle kısa sürede olup biter.
Olgu: Tarihi olaylar sonucunda uzun sürede gelişen durumlardır. Tarihsel olgu, etkileri bakımından süreklilik gösterir ve sonuçları uzun süre devam eder. Olaya göre daha soyut ve geneldir.
Tarihte Neden Sonuç, Yer ve Zaman İlişkisi
- Tarihi olaylar süreklilik gösterir. Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi vardır; bir olay kendinden önceki bir olayın sonucu ve kendisinden sonraki bir olayın sebebini oluşturabilir.
- Tarihi olaylar arasındaki neden sonuç ilişkisinin anlaşılmasında zaman ve kronoloji önemlidir.
- Tarihi olayların sonuçlarının ve etkilerinin tüm yönleriyle görülüp analizinin yapılması için üzerinden belli bir zamanın geçmesi gerekir.
- Yeryüzü şekilleri, iklim, coğrafi konum gibi coğrafi unsurlar olayın oluşumu ve gelişimini etkiler. Bu nedenle olayların sebep ve sonuçlarının anlaşılıp açıklanabilmesi için olayın geçtiği mekanın bilinmesi gerekir.
Tarih Biliminin Yöntemi
Bir sonuca ulaşmak için bilime ve mantığa uygun biçimde yapılan araştırma şekline yöntem denir. Tarih bilimi, ilgi alanına giren konuları kaynaklardan yararlanarak açıklar. Geçmişten günümüze kalan ve tarih hakkında bilgi veren her türlü malzemeye kaynak ya da belge adı verilir. Kaynaklar özelliklerine göre gruplara ayrılır.
Tarihin Tasnifi (Sınıflandırılması)
Tarih bilimi çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Çalışma alanının geniş olması onun incelenmesini güçleştirmiştir. Bu nedenle tarihi olayları iyi bir şekilde incelemek ve öğrenmek için zamana, mekana veya konuya göre bir sınıflandırma yapılmıştır.
TAKVİMLER
Zamanı ölçmek için hazırlanan çizelgelere takvim denir. İnsanların geçmişten günümüze takvime ihtiyaç duymasında;
- Zamanı bilme ve verimli kullanma
- Olayları sıralama ve zamandan yararlanma
- Yaşantılarını düzenleme gibi ihtiyaçlar etkili olmuştur.
Tarihte ilk ay takvimini Sümerliler, ilk güneş takvimini ise Mısırlılar düzenlemiştir. Toplumlar bulduğu veya kullandığı takvime, önem verdikleri bir olayı başlangıç kabul etmişlerdir. Örneğin, Hristiyanlar Hz. İsa’nın doğumunu (O), Müslümanlar Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçünü (Hicret Miladi 622) takvimlerine başlangıç kabul etmişlerdir. Türkler, İslamiyetten önce 12 Hayvanlı Türk Takvimi, İslamiyeti kabul ettikten sonra Hicri, Celali, Rumi ve Miladi takvimleri kullanmışlardır.
Ay Yılı: Ay’ın, Dünya etrafında 12 defa dönmesi sırasında geçen süreye bir “ay yılı” denir. Ay yılına göre bir sene 354 gündür.
Güneş Yılı: Dünya’nın, güneş etrafında bir defa dönmesi ile geçen (365 gün 6 saat) süredir.
Tarih Yazıcılığının Gelişimi
Hititlerde anallar, Göktürklerde kitabeler, Osmanlılarda vakayinameler, Ruslarda kronikler tarih yazıcılığına örnek gösterilebilir.
Hikayeci (rivayetçi) Tarih Yazıcılığı: Hikayeci tarih yazıcılığının öncüsü Herodot’tur. Hikayeci tarih anlayışında olaylar genelde hikaye ve efsanelere dayanılarak anlatılır. Anlatımlarda yer ve zaman belirtilse de neden sonuç ilişkisi üzerinde durulmaz.
Öğretici (faydacı/pragmatik) Tarih Yazıcılığı: Öğretici tarih yazıcılığının ilk temsilcisi Thukididis (Tukidides)’tir. Tarihi olaylardan ders çıkarmak, milli ve ahlaki değerleri benimsetmek için yapılan anlatım tarzıdır. Avrupa’da ve Osmanlı’da XIX. yüzyıla kadar bu tarih yazıcılığı benimsenmiştir.
Araştırmacı (neden nasılcı) Tarih Yazıcılığı: XIX. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu tarih yazıcılığında olayların nedenleri, sonuçları ve birbirleriyle ilişkileri kaynaklara dayalı olarak tarih biliminin yöntemleri kullanılarak araştırılmış ve yazılmıştır.
Türklerde Tarih Yazıcılığı
Osmanlı Döneminde Tarih Yazıcılığı: Osmanlılarda tarihi olayları kaydetmekle görevlendirilen kişiye önceleri şehnameci sonraki dönemlerde ise vakanüvis denilmiştir. Osmanlı tarih yazıcılığının amaçları; devletin başarılarının gelecek nesillere aktarılması, devletin uygulamalarına yönelik ortaya çıkabilecek iddia ve taleplere karşı bir kanıt oluşturulmasıdır.
Cumhuriyet Döneminde Tarih Yazıcılığı: Cumhuriyet Döneminde bilimsel tarih anlayışı benimsenmiştir. Atatürk 1931 yılında tarih çalışmalarının bilimsel olarak yapılmasını sağlamak için Türk Tarih Kurumunun kurulmasını sağlamıştır.
Tarihi Olayların Değerlendirilmesinde Uyulması Gereken İlkeler
- Olaylar sağlam kaynaklara dayandırılarak açıklanmalıdır.
- Olaylarla ilgili kural konmamalı, genelleme yapılmamalıdır. Her olayın kendine özgü nedenleri, sonuçları ve özellikleri vardır.
- Olayın yer ve zamanının bilinmesi, olayın neden ve sonuçlarının açıklanmasını kolaylaştırır. Bu nedenle olaylar arasında neden sonuç ilişkisi kurulmalıdır.
- Olaylar objektif (tarafsız) bir şekilde incelenmeli ve aktarılmalıdır.
- Olayların değişik yönlerinin görülebilmesi için olayların kesin şekilde sonuçlanması beklenmelidir.
- Olaylar meydana geldiği zamanın şartlarına göre incelenmeli, günümüzün şartları ve değer yargıları ile yorumlanmamalıdır.
- Yeni belgeler bulundukça tarihi olaylar yeniden değerlendirilir. En son bulunan belge bilgileri doğrulayabilir veya değiştirebilir.
Tarih Öğrenmenin Yararları
- Uygarlığın tüm toplumların katkısıyla oluştuğu bilincini kazandırır. Bireylerin din, dil, ırk ayrımına girmeden barış içinde yaşamayı öğrenmesini sağlar.
- Milli birlik ve beraberlik düşüncesini, sorumluluk ve vatandaşlık duygularını geliştirir.
- Yöneticilerin geçmiş dönemlerdeki yönetim birikimlerinden faydalanmalarını sağlar.
- İnsanlar geçmişleri ile ilgili sorulara cevap bulur.
- Eski uygarlıkların kültür, sanat, mimari, bilim ve ekonomi alanlarındaki birikimlerinden faydalanılmasını sağlar.
TARİHİN YARARLANDIĞI BİLİM DALLARI
Coğrafya: Coğrafi koşulların tarihsel olay ve olgular üzerindeki etkilerini açıklayıp tarihe yardımcı olur.
Arkeoloji: Toprak ve su altındaki kalıntıları ortaya çıkararak özellikle tarih öncesi dönemlerin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olur.
Paleografya: Yazıların tür ve şekillerini inceleyerek eski metinlerin, fermanların, yıllıkların okunması ve anlaşılmasında tarihe yardımcı olur.
Etnografya: Toplumların sosyal ve kültürel yapılarını inceleyerek tarihe yardımcı olur.
Antropoloji : İnsan ırklarını inceler. İnsanların iskelet gibi fiziki özelliklerini inceleyerek eski dönemlerin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olur.
Diplomatik: Ferman, antlaşma metinleri, şeriye sicilleri vb. belgeleri inceleyerek tarihe yardımcı olur.
Sosyoloji : Toplumların yaşayışlarını idari ve sosyal yapılarını inceleyerek tarihçilere yardımcı olur.
Nümizmatik : Eski paraları inceleyerek toplumların siyasi, ekonomik ve sosyal yapısının anlaşılmasında tarihçilere yol gösterir.
Filoloji : Diller arasındaki ilişkilerden yola çıkarak topluluklar arasındaki soy birliğini, kültürel etkileşimi aydınlatarak tarihe yardımcı olur.
Epigrafi: Anıtlar üzerindeki yazıları ve kitabeleri inceleyerek tarihe yardımcı olur.
Edebiyat: Tarihi roman, hikaye, masal, şiir gibi edebiyat eserlerini inceleyerek tarihe yardımcı olur.
Sanat Tarihi : Toplumların kültürel ve sanatsal gelişimleri hakkında tarihe yardımcı olur.
Kronoloji: Tarihi olayların zamanının bilinmesinde ve sıralanmasında tarihe yardımcı olur.
Yukarıdaki bilimlerin dışında hukuk (yasa bilimi), felsefe (düşünce bilimi), sicilografi (mühür), heraldik (arma), psikoloji (ruh bilimi), geneoloji (soy cetveli, şecere), istatistik (olayları yöntemli bir biçimde sayılarla gösterme bilgisi), ekoloji (doğa/çevre bilimi), kimya (buluntuların yaş tespitinde) gibi bilimler de tarihe yardımcı olmaktadır.
Konunun devamı Tarih Öncesi Çağlar konusudur.