Sürrealizm, büyük oranda Sigmund Freud’un düşüncelerine dayanır. Freud’un “psikanaliz” ile ilgili görüşleri sürrealizm akımının temelini oluşturur
Sürrealizm, Birinci Dünya Savaşı yıllarında psikiyatr Dr. Andre Breton tarafından sistemleştirilmiştir. Akımın ilk bildirisi, Andre Breton tarafından 1924’te, ikincisi ise 1930’da ilan edilmiştir. Andrea Breton akımın kurucusu ve lideridir. Akımın ortaya çıkmasında Birinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkımlar etkili olmuştur.
Özellikleri
Daha çok “şiir” türünde etkili olmuş bir akımdır.
Akıl ve mantığa karşı çıkarak ı“bilinçaltı”nı esas almışlardır. Her türlü gerçeğin kaynağı onlara göre bilinçaltıdır. Bilinçaltının gizli dünyasını serbest çağrışım yoluyla açığa çıkarmayı amaçlamışlardır. Bilinçaltının açığa çıkmasına engel olduğu için, her türlü sanat kuralına, ahlaki değere ve töreye karşı çıkmışlardır.
“Otomatik yazı” tekniğini kullanmışlardır. Otomatik yazı; akıl, mantık ve zekânın devre dışı bırakılarak bilinçaltının aracısız ve engelsiz aktarılması için sanatçının iç beninden gelenleri yazıya aktarmasıdır.
“Otomatik yazı” tekniğini kullandıklan için noktalama işaretlerini ve yazım kurallarını gereksiz görmüşlerdir. Noktalama işaretleri bilinçaltının akışına engel olacağı için noktalama işaretlerine karşı çıkmışlardır.
Mizah ve alaya büyük önem vermişlerdir. Yaşam, toplum ve insan karşısında alaycı bir tavır benimsemişlerdir.
İnsan mantığının ve aklının gerçek diye ortaya koyduğunun karşısında ı“olağanüstü” olanı benimsemişlerdir. Olağanüstülüğü yansıtmak için “rüyalar”a sığınmışlardır. Şiirin kaynağını rüyalarda, sayıklamalarda aramışlardır.
Sarhoşluk, delilik, akli dengesizlik aklı devre dışı bıraktığı için akıl hastalarına, uyuşturucu madde bağımlılarına ve paranoyalara ilgi göstermişlerdir.
Çocukluk dönemini en serbest, en gerçekçi dönem olarak gördükleri için “çocukluğa özlem, çocukluğa dönüş” eserlerinde önemli yer tutar.
Gerçeküstü âlemi yansıtabilmek için hipnoz seansları düzenlemişlerdir. Hipnoz seansı sırasında hipnoz edilen kişilerin söyledikleri not edilmiş ve “sanat eseri” olarak sunulmuştur.
Alışılmışın dışında dil ve üslup kullanmışlardır. Dili kullanmada oldukça özgür davranmışlardır.
Temsilcileri:
Batı Edebiyatında: Andre Breton, Paul Eluard, Pierre Reverdy, Philippe Soupault, Lusi Aragon, Benjamin Perret, Jacques Prevert, Rene Char…
Türk Edebiyatında: Garipçiler (Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet) ve İkinci Yenicilerin (Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan Berk, Edip Cansever) şiirleri üzerinde etkili olmuştur.