SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE NANOTEKNOLOJİ
Sürdürülebilirlik;
Tüm dünyanın ortak problemleri yerleşme ve tüketme alışkanlıklarımızın yarattığı sorunlardır. Küresel ısınma, yok olan yaşam alanları, çevre kirliliği ve sağlıksız toplumlar günümüz sorunlarının başlıcalarıdır. Bu sorunların en önemli sebepleri insan aktiviteleri ve kentleşme. En uygun ve kalıcı çözüm ise sürekli genişleyen kentleşmeyi doğaya daha uyumlu hale getirmektir. Sadece kentte yaşamla değil, tüketim alışkanlıklarıyla da insanın çevreye etkisi sürekli olarak artıyor.
Fosil yakıtların kullanımındaki artışı küresel boyutlardaki çevre sorunlarının artmasına sebep oldu. Enerji ihtiyacı ise yenilenemeyen enerji kaynaklarına bağımlılığı artırdı. 21. yüzyılda ise insan kaynaklı salınan sera gazı etkisinin yarattığı tehdit artık biliniyor ve bu konudaki farkındalık gittikçe artmaktadır.
Tüketim, çevreye verilen zarar, kentleşme vb. kolayca durdurulabilecek alışkanlıklar değil. Ancak durdurmazsak bile zararlı etkilerini en aza indirmenin yollarını denemeliyiz. Nedir bu yollar diye soracak olursak, cevap; “sürdürülebilirlik” kavramında. Sürdürülebilirlik denildiğinde akla ilk olarak çevrenin korunması geliyor. Sürdürülebilirliğin en önemli noktası doğal çevrenin korunması ama sadece bununla sınırlı bir kavram değil. Sürdürülebilirlik doğal kaynakların gelecek kuşaklara aktarılmasını amaçlıyor ama bunu günümüz insanlarının ihtiyaçlarını göz ardı etmeden yapıyor.
Sürdürülebilirlik ayrıca bir sistemin kendini devam ettirmek için uzun vadeli yeniden üretimi olarak tanımlanıyor. Yaşadığımız çevrenin döngüsel bir sistem olduğunu unutmamamız gerekiyor. Sürdürülebilirlik pek çok konuda ve pek çok alanda ele alınıp, yeniden incelendiğinde kaynaklara yönelirken, ekonomik açıdan bakıldığında sermaye
ye de değinilebiliyor. Dolayısıyla ne olursa olsun sürdürülebilirlikten bahsederken asıl konumuzun doğa olduğunu unutmamalıyız.
Hepimizin hayatı doğal kaynaklara bağlıdır ve bu doğal kaynaklar sonsuzluğa sahip değildir. Sürdürülebilirlik sayesinde insan ve doğa arasında denge kurulması sağlanır. Teknolojimizi, iklimimizi, çevremizi, enerjilerimizi, doğal kaynaklarımızı iyi tanıyıp, analiz edecek ve uzun vadeli planlar yaparak, planlı bir şekilde kaynaklar üzerinde
yönlendirme yapacağız. Sürdürülebilirliği bir bütün olarak algılayacağız. Bir şeyi sürdürebilmek için o şeyi korumak ve ona değer vermek gerekir.
Enerji elde edilirken salınan gazlar, atık kağıtlar, polimer ürünler ve metal atıkları sürdürülebilirliğe olumsuz etki yapmaktadır.
Doğa ve insan arasındaki dengeyi kurarak sürdürülebilirliği arttırmamız gerekmektedir. Yıllarca süren bir devamlılığın yanı sıra hedeflere ve amaçlara ulaşmada doğal yolların ve kaynakların kullanılması demektir. Bu süreçte tüm yaşam döngüsü bir bütün olarak düşünülmemelidir.
Nanoteknoloji
1991 yılında karbon elementinin tüp şeklinde yapılar oluşturabileceğinin keşfedilmesi ile kimyanın “Fulleren bileşikleri” adı altında yeni bir alanı ortaya çıkmıştır. Karbonun grafit allotropundan özel yöntemlerle elde edilen bu tüpler, nanometre boyutunda oldukları için nanotüp olarak adlandırılmıştır.
Karbon nanotüpler nanometre boyutundaki (1 nm = 10-9m) yapılardır. Bu yapıların elektronik sanayisinde kullanılması ile nanoteknoloji ortaya çıkmıştır. Nanoteknoloji sayesinde bilgisayarlar, cep telefonları ve televizyonların boyutları küçülmüştür. Nanoteknoloji çağımıza yön veren bilgi teknolojileri, iletişim teknolojileri ve bilgi teknolojileri ve biyoteknolojilerle birlikte gelişmektedir. Kullanılan nanotüplerin geometrileri birbirinden farklı olabildi için yarı iletken, iletken veya süper iletken özellik gösterebilmektedir.
Elektronik ve yarı iletken teknolojileri, biyosensörler, nano boyutta boyama, mikro cerrahi ve nano robotlar, kendi kendini temizleyen boyalar, su geçirmez ve buruşmaz kumaşlar nanoteknoloji sayesinde üretilmektedir.
Kullanılan nanotüpler çok esnek ve sağlam yapıdadır. Bu özellikleride kullanım avantajı sağlamaktadır.
Nanoteknoloji sayesinde daha az maliyet ve daha fazla üretim sağlayabilir, yaşam kalitesi artar, sağlıklı ve güvenli yaşam sunulur, zaman ve maliyet kaybı en az seviyelere inebilir. Nanoteknoloji için çağımızın anahtar teknolojisi olduğunu söyleyebiliriz.