I. GERÇEK ANLAM
Bir sözcüğün sözlük anlamları dikkate alındığında akla gelen ilk anlamı ve anlamları gerçek anlamı oluşturur.
Gerçek anlam çerçevesinde yer alan ve “konuluş anlamı” olarak da adlandırılan temel anlam, bir sözcüğün ilk ve en eski anlamıdır.
Temel anlam, bir sözcüğün herkesçe bilinen en yaygın anlamı ve sözlükteki ilk anlamıdır.
Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler gerçek anlamıyla kullanılmıştır.
- Bayram günü yeni elbiselerini giymişti.
- Tatlı elmayı oğluna verdi.
- Evin önündeki alanda top oynardık.
- Sıcak havalarda dışarı çıkmazdı.
- Defterindeki şiiri hemen sildi.
- Çevre temizliğine önem veriyordu.
- Top oynarken evin camını kırmışlar.
- Evin içinde bir yanık kokusu vardı.
Aşağıdaki dörtlükte yer alan altı çizili sözcükler gerçek anlamı ile kullanılmıştır:
- O zaman başından aşkındı derdi,
- Mermeri oyardı, taşı delerdi.
- Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
- Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
II. YAN ANLAM
Kelime zaman içerisinde dildeki konumuna bağlı olarak başka anlamlar kazanabilir buna yan anlam denir.
Kaynaklarda “kullanılış anlamı” ve “kullanım anlamı” olarak da geçen yan anlam, bir sözcüğün zaman içerisinde gerçek anlama bağlı olarak kazandığı yeni anlamlara verilen addır.
Bir sözcüğün yan anlamları, şekil ve işlev bakımından gerçek anlama bağlıdır, onunla benzerlik gösterir.
Gerçek anlamdan uzak olmayan yani “yakınında”, “yanında” olduğu için yan anlama bu ad verilmiştir.
Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler yan anlamıyla kullanılmıştır:
- Yüce dağ başında kar olsaydım.
- Defterinin yaprakları artık solmuştu.
- Şehrin göbeğinde bir kuyumcu soyuldu.
- Saati çekmecenin gözüne koymuştu.
Yan anlam bazen insana ait organ adlarının doğadaki varlıklara verilmesiyle oluşur, buna “yakıştırmaca” adı verilir. Örneğin, “Yüce dağ başında bir top kar idim / Yağmur yağdı güneş vurdu eridim” dizelerinde geçen “baş” sözcüğünün temel anlamı, TDK Türkçe Sözlük’te “insan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser.” olarak geçmektedir. Oysaki bu dizelerde baş sözcüğü “arazide en yüksek nokta” anlamında kullanılarak yakıştırma yoluyla yan anlam kazanmıştır.
III. MECAZ ANLAM
Edebiyatta ”Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz” anlamına gelen mecaz sözcüğü, ayrıca “bir kelimeyi veya kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma” anlamına gelmektedir.
Mecaz anlamda kullanılan sözcük, gerçek anlamından tamamen sıyrılır. Mecaz anlamda kullanılan sözcük, yan ve temel anlamının dışında tamamen bir anlam kazanır.
Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler mecaz anlamıyla kullanılmıştır.
- Babası ağır bir hastalık geçirmiş.
- Yeni müdür uyanık birine benziyor.
- Benimle senin hakkında açık konuştu.
- Tatlı sözleriyle insanları mest ediyordu.
- Kardeşim, her konuda açık düşünüyor.
- Yaptıklarıyla beni küçük düşürdü.
- Babaannesi bana sıcak davrandı.
- Sürekli kötü söz işitmek cesaretini kırdı.
Aşağıda verilen dörtlüklerde mecazlı söyleyiş ön plandadır:
- Ateşten zehrini tattım bu okun,
- Bir anda kül etti can elmasımı.
- Sanki burnum, değdi burnuna “yok”un,
- Kustum öz ağzımdan kafatasımı.
- Bir bardak su gibi çalkandı dünyâ;
- Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
- Al sana hakikât, al sana rüyâ!
- İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
IV. TERİM ANLAMI (TERİMSEL ANLAM)
Bir bilim, sanat, spor ya da meslek dalına ilişkin özel ve belirli kavramları karşılayan sözcüklere terim adı verilir.
Terimler gerçek anlamlıdır; anlamları kesindir, kişiden kişiye değişmez.
Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler terim anlamlıdır.
- Montaigne, deneme türünde tanınır.
- Bağlaçlardan önce virgül konmaz.
- Dünya, Güneş’in etrafında bir yılda döner.
Dikkat: Bir sözcüğün terim anlamı taşıyıp taşımadığı cümledeki kullanımına ve anlamına bağlıdır. Bir sözcük bir cümlede terim iken başka bir cümlede terim olmayabilir.
V. YANSIMA SÖZCÜK
TDK Türkçe Sözlük’te “doğa seslerine benzer seslerle yapılan kelime, taklidî kelime” olarak açıklanmaktadır.
Pat, güm, şır, küt gibi sözcükler doğadaki varlıkların seslerini taklit etme yoluyla oluşturulmuş sözcüklerdir.
Yansıma sözcüklerden yeni sözcükler türetilebilir. Örneğin; patırtı, çatırtı, horultu, melemek gibi sözcükler yansımadan türetilmiştir.
Yansımadan türetilmiş sözcükler, gerçek anlamıyla kullanılabildiği gibi mecaz anlamıyla da kullanılabilir.
Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler yansımadan doğmuştur.
- Suyun şırıltısı bize huzur veriyordu.
- Bahçedeki arıların vırıltıları duyuluyordu.
- Çocuğun topu dün akşam patlamış.
- Çok yemek yediği zaman horlardı.
- Çocukların gürültüsü misafirleri rahatsız etti.
- Dışarıda kediler miyavlıyordu.
Aşağıdaki altı çizili sözcükler, “ses taklidi” yoluyla oluşmadığı için yansıma değildir:
- Dışarıdan bir eşek anırması geliyordu.
- Atlar kişniyor, kuşlar ötüyordu.
- Denizin ışıl ışıl olması bize huzur veriyordu.
- Gökyüzünün pırıl pırıl olması hepimizi mutlu etti.
VI. ÇOK ANLAMLILIK
Türkçede başta fiiller olmak üzere pek çok sözcük zaman içerisinde çok değişik anlamlar kazanmıştır.
Sözcükler, özellikle yan veya mecaz anlam yoluyla farklı anlamlar kazanabilir.