Sözcükte Anlam İlişkileri Tyt Edebiyat
I. EŞ SESLİ (SESTEŞ) SÖZCÜKLER
Yazılışları ve söylenişleri aynı olan fakat anlamları ve görevleri açısından birbirleriyle herhangi bir ilişkisi olmayan sözcüklerdir.
Eş sesli sözcüklerde sadece ses birliği vardır.
Anlam açısından sözcükler arasında herhangi bir ilişki yoktur.
Eş seslilik, en az iki gerçek anlamlı sözcük arasında olur.
Sesteş sözcükler iki biçimde olur:
a) Tür aynı, anlam farklı
Saçlarını ören bir ben olaydım
Siyah gözlerinde sürmen olaydım
Sağ yanak altının sol köşesinde
Senden ayrılmayan bir ben olaydım
Birinci dizedeki “ben” sözcüğü ‘kişi zamiri’ olarak kullanılmıştır; dördüncü dizedeki “ben” sözcüğü “siyah nokta” anlamındadır.
b) Tür ve anlam farklı
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Birinci dizedeki “geç” sözcüğü addır ve erken sözcüğünün karşıtıdır; ikinci dizedeki “geç” sözcüğü “geçmek” fiilidir.
Türkçede yazılış ve söylenişleri birbirine çok benzeyen sözcükler vardır. Adet/adet, kâr/kar, âşık / aşık, yâr/yar, hâlâ/hala, hâkim/hakim, âmâ/ama gibi sözcük çiftlerinin hem yazılışları hem de söylenişleri farklı olduğu için eş seslilik bağlamında değerlendirilmesi doğru değildir.
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.
Tutam yâr elinden çıkam dağlara.
Yukarıdaki ifadelerde “tutam” sözcükleri arasında sesteşlik ilgisi vardır. “yar” ve “yâr” arasında sesteşlik ilgisi yoktur.
Bir sözcüğün yan ve mecaz anlamı onun sesteşi değildir çünkü yan ve mecaz anlam o sözcüğün kendisinden yola çıkılarak oluşturulur. Oysaki sesteş sözcüklerde anlam açısından bir bağ olmamalıdır.
Bardağı yere atıp kırdı. (Temel anlam)
Birçok kişinin kalbini kırdı. (Mecaz anlam)
Edebiyatta, sesteş sözcüklerle yapılan söz sanatına cinas adı verilir.
II. KARŞIT (zıt) ANLAMLI SÖZCÜKLER
Karşıladıkları kavramlar birbirinin tersi olan sözcüklere karşıt anlamlı sözcük denir.
“Miskin Yunus çiğ idin piştin Elhamdülillah” dizesindeki “çiğ” ve “piştin” ifadeleri zıt anlam taşımaktadır.
Notlar:
Her sözcüğün karşıt anlamlısı olmaz.
İsimlerin genellikle karşıt anlamlısına rastlanmaz. Örneğin, masa, sıra, tahta gibi isimlerin karşıt anlamlısı yoktur. Karşıt anlamlısına en fazla rastlanan sözcükler sıfatlar, zarflardır. Örneğin, yavaş-hızlı, iyi-kötü, erken—geç, aşağı—yukarı… Fiillerin karşıt anlamlısı isimlere göre daha çoktur. Örneğin, geldi-gitti, açtı-kapattı, güldü-ağladı…
Bir sözcüğün olumsuzu onun karşıtı sayılmaz. “okudu-okumadı, geldi-gelmedi,
korkulu-korkusuz” sözcükleri arasında karşıtlık ilişkisi yoktur.
Türkçede karşıtlık, sözcük düzeyinde olduğu gibi cümle düzeyinde ve paragraf düzeyinde de olabilir. Örneğin, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.” cümlesi ile “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” cümlesi anlamca karşıttır.
Sözcükler, cümledeki kullanımına göre farklı karşıt özellikler kazanabilir. Örneğin, “geniş caddeler” ifadesinde “geniş” sözcüğünün karşıtı “dar” sözcüğüdür.
“Pantolonlar çocuğa bol geldi.” cümlesinde ise “bol” sözcüğünün de karşıtı yine “dar” sözcüğüdür.
Edebiyatta, anlamları zıt olan iki sözcüğün bir arada kullanılmasıyla yapılan sanata tezat denir.
III. EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER
Farklı sözcükler olmasına rağmen aynı anlamı taşıyan veya yazılış ve okunuşları farklı, anlamları aynı olan sözcüklerdir.
Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili sözcükler, eş anlamlıdır:
Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.
Cemal Safi
Bir sözcüğün başka bir sözcükle eş anlam oluşturması cümlede kazandığı anlama bağlıdır. Bazen eş anlamlı görünen bazı sözcükler cümle içindeki kullanımlarına göre eş anlamlı olmayabilir;
“Kazada kafası yarıldı.” cümlesinde “kafa“ yerine “baş“ sözcüğü getirilebilir.
“Bu işi yapmak kafa ve emek ister.” cümlesinde ‘kafa’ yerine “baş“ sözcüğü getirilemez.
Eş anlamlı sözcüklerden biri yabancı kökenlidir çünkü genellikle bir dilde aynı kavramı karşılayan iki sözcük yoktur.
IV. NİTELİK VE NİCELİK
Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özelliğe nitelik adı verilir.
Nitelik bildiren sözcükler sayılamayan, ölçülemeyen kavramları karşılar. Genellikle “nasıl” sorusuna cevap verir.
Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumunu, miktarını bildiren sözcüklere nicelik adı verilir. Nicelik bildiren sözcük, genellikle “ne kadar” sorusuna cevap verir.
“Nice seneler geçti aradan.” ‘Nice” sözcüğü “çok” anlamında ve sayılabilen, ölçülebilen bir sözcük olduğu için nicelik bildiren bir sözcüktür.
“Güzel günler göreceğiz çocuklar” ’Güzel ’ sözcüğü sayılabilen, ölçülebilen bir sözcük olmadığı için nitelik bildiren bir sözcüktür.
V. SOMUT VE SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER
Varlığı duyularla algılanabilen sözcüklere somut, varlığı duyularla algılanamayan sözcüklere ise soyut sözcük adı verilir.
Şu sözcükler somut anlamlıdır: ses, hava, bulut, koku, toprak, taş, kum, sıcak, soğuk, su…
Şu sözcükler soyut anlamlıdır: rüya, sevgi, kardeşlik, özgürlük, vicdan, gönül, insanlık…
Somut anlam taşıyan bir sözcük kullanıldığı cümleye göre soyut anlamlı olarak kullanılabilir. Bu durum kaynaklarda “soyutlaştırma” olarak adlandırılmaktadır. “Yıllardır dayısının gölgesinde yaşıyor.” cümlesinde “gölge” sözcüğü anlam genişlemesi yoluyla soyut bir anlam kazanmıştır.
Bilgi: Somut bir ad, aldığı yapım ekiyle soyut bir ad özelliği kazanabilir. “Arkadaş” sözcüğü somut anlam taşırken
yapım eki almış şekli olan “arkadaşlık” soyut anlam taşımaktadır.
Soyut anlamlı bir sözcük cümle içerisinde somut bir anlam kazanabilir, buna somutlaştırma” adı verilir. Örneğin; Suda sabun gibi eriyor zaman.” dizesinde, aslında soyut anlamlı bir sözcük olan ”zaman” sözcüğü somut bir anlam kazanmıştır. Dizede ”zaman” sözcüğü benzetme yoluyla somutlaştırılmıştır.
VI. GENEL VE ÖZEL ANLAMLI SÖZCÜKLER
Varlık ve kavramları toplu bir şekilde karşılayan, anlam içeriği geniş olan sözcüklere genel; tek bir varlığı veya kavramı karşılayan, onu çeşitli özellikleriyle belirten sözcüklere ise özel anlamlı sözcük denir.
Özel anlamlı sözcüklerin anlam kapsamı dardır, genel anlamlı sözcüklerin anlam kapsamı geniştir.
Aşağıda genelden özele doğru bir sıralama yapılmıştır.
Dünya edebiyatı > Rus edebiyatı > Dostoyevski > Suç ve Ceza
Varlık > canlı > bitki > çiçek > gül > kırmızı gül
Metin — paragraf — cümle — sözcük — ses
Sanat — edebiyat — İngiliz edebiyatı — Shakespeare
Sözcüklerin genel ya da özel anlamlı olması kullanıldığı cümleye göre değişir.
– Öykü (genel), yaşamı çok farklı yansıtır.
– Bu öyküde (özel) betimlemeler ağırlıktadır.
VII. YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER
Aynı anlama gelmedikleri halde cümledeki kullanışlarına göre birbirinin yerine kullanılabilen sözcük ya da söz gruplarıdır.
Aşağıda verilen sözcükler ve söz grupları yakın anlamlıdır:
– Eskiden vazgeçip yeniye sarılmayınız.
Bir zamanlar ben de deli gibi sevdim.
— Öteden beri bu adamdan hoşlanmam.
Kendimi bildim bileli burada oturur.