SÖZ SANATLARI
Mecaza Dayalı Söz Sanatları
Teşbih (Benzetme)
Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüz olanı güçlü olana benzetmektir.
Benzetmede dört unsur bulunur:
- Benzeyen
- Benzetilen
- Benzetme Yönü
- Benzetme Edatı
Bu ögelerin kullanılıp kullanılmaması açısından da dört çeşit benzetme vardır: Bunlardan ilk ikisi benzetmenin asıl ögeleridir. Benzetme yönü ve benzetme edatı yardımcı ögelerdir. Yardımcı ögeler kullanılmadan da benzetme gerçekleştirilebilir.
a) Ayrıntılı (Tam) Teşbih: Dört ögesi de bulunan benzetmedir.
Örnek
Teni buğday kadar esmer, boyu başak kadar kısaydı.
Yukarıdaki cümlede ten buğdaya esmerliği yönüyle, boy başağa kısalığı yönüyle benzetilmiş; kadar edatı da kullanılarak ayrıntılı teşbih yapılmıştır.
Şimdi aşağıdaki cümleleri inceleyelim.
- Çorumluyu kızdıran zehir gibi bu acı sözlerdi.
- İstanbul trafiğinde arabalar, gelin alayı gibi sıralanır fakat bir arpa boyu yol almakta zorlanırlar.
- Durmuş bir saat gibiydi durup geçmeyen zaman.
- Garibanlar yolunuyor kaz gibi.
- Gözleri ejderha ateşi kadar sıcak lambaların gölgesinde geçti tüm çocukluğum.
- Benzeyen: söz, arabalar, zaman, garibanlar, lambaların gözleri.
- Kendisine Benzetilen: zehir, gelin alayı, durmuş saat, kaz, ejderha ateşi.
- Benzetme Yönü: acı, sıralanmaları, durması, sıcaklığı.
- Benzetme Edatı: gibi, gibi, gibi, kadar.
b) Kısaltılmış Teşbih: Benzetme yönü bulunmayan benzetmedir.
Örnek
Bu dört mısra değildi, sanki dört damla kandı.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Dört mısra, dört damla kana benzetilmiş; sanki edatı kullanılmış fakat benzetme yönü söylenmemiştir.
Karısına yıllarca cehennem gibi bir hayat yaşattı.
Kutu gibi bir dairede oturuyor.
Aslan gibi çocuktu Metin’in oğlu.
c) Pekiştirilmiş Teşbih: Benzetme edatı bulunmayan benzetmedir.
Örnek
Cehennem kızılı rujlu dudakları sıcak güneş soğuktu.
Yakıcılığı ve sıcaklığı yönüyle rujlu dudakları cehennemin kızıllığına
benzetmiştir fakat benzetme edatı söylenmemiştir.
- Sürüklenen bir kış ölüsüdür zaman.
- Bir siyah kadındır kaldırımlarda gece.
- Yollar köyleri saran eskimiş çerçeveler.
d) Yalın Teşbih (Teşbih-i Beliğ): Benzeyen ve kendisine benzetilenle yapılan benzetmedir.
İstiare (Eğretileme)
Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır.
Açık istiare
Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir.
Teşhis (Kişileştirme)
İnsana ait özellikleri insan olmayan varlıklara aktarmadır.
Bahar gelince bir ağızdan şarkılar söyler kuşlar.
Not: Her teşhiste, bir kapalı istiare vardır çünkü bu tür benzetmelerde kendisine benzetilen bir insandır ve söylenmemiştir. Her kapalı istiarede ise teşhis yoktur.
- Derinden derine ırmaklar ağlar. Ağlamak insana özgüdür. Irmak insana benzetilmiş bu yüzden burada teşhis ve kapalı istiare vardır.
- Fenerbahçe, Galatasaray kalesine gol yağdırdı. Bu cümlede ise gol, yağmura benzetilmiş fakat yağmur söylenmemiş, kapalı istiare yapılmış ama teşhis yoktur.
İntak
İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkları konuşturma sanatıdır. Konuşturma, kişileştirmeden sonra gelir. Varlık önce kişileştirilir, gerekirse konuşturulur.
Kinaye
Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaktır.
Kinayede daha çok mecaz anlam kastedilir.
- Mum dibine ışık vermez.
- Hamama giren terler.
- Ateş düştüğü yeri yakar.
- Yaptığı hatayı anlayınca yüzü kızardı.
- Böyle yürürseniz mahalleye yatsıya varırsınız.
Tariz (Dokundurma)
Bir kişiyi iğneleme, bir konuyla alay etme veya sözün tam tersini kastetmedir.
Mecazımürsel (Ad Aktarması)
Benzetme amacı güdülmeden bir sözün ilgili olduğu başka bir söz yerine kullanılmasıdır.
Anlama Dayalı Söz Sanatları
Sehl-i Mümteni
Yazılması ve söylenmesi çok kolay gibi görünen fakat benzeri yazılmaya kalkıldığında zorluğu anlaşılan özlü ve yalın anlatıma denir.