SOHBET (SÖYLEŞİ / MUSAHABE)
Yazarın herhangi bir konuyu, düşünceyi karşısında biri varmış gibi karşılıklı konuşma havası içinde yazdığı metinlerdir.
Sohbet, bir kimse ile konuşuyormuş gibi bir üslupla yazılır.
Öznel bir tür olan sohbette yazar, düşüncesini kanıtlama gereği duymaz.
Genellikle günlük olaylar ve güncel konular konu alınır.
Sıcak ve samimi bir üslup kullanılır.
Küçük fıkralar ve anılara yer verilebilir.
Sohbet türü, kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, sohbette ise yazar karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir.
Edebiyatımızda, sohbet türünün ilk örnekleri Tanzimat’tan sonra verilmiştir.
Ahmet Rasim’in “Ramazan Musahabeleri Suut Kemal Yetkin’in. “Edebiyat Konuşmaları”, Nurullah Ataç’ın “Söyleşiler”, Şevket Rado’nun “Eşref Saat” adlı eserleri sohbet türünün önemli örnekleridir.
Söyleşi Örneği;
Eee! Ne yapalım? Fikir adamıyım, bilim adamıyım ben; derin derin düşüncelerimden çıkıp da süslenmeye, dış güzelliklerle uğraşmaya ayıracak vaktim mi var benim? Okuyup okuyup da içimi bezeyeyim, kafamı donatayım, yeter bana. Ama görenler beni beğenmeyeceklermiş, varsınlar beğenmesinler! Öyle görünüş düşkünü kimselerin diyeceklerinden bana ne? Ben geçici şeylerle, istedik mi çıkarıp atabileceğimiz şeylerle değil, bizim ta içimize işleyen, benliğimizi yoğuran meziyetlerle övünen insanlardanım; onlarla yetinmeyip bir de dışa bakanlar uzak olsunlar benden, onlarla düşüp kalkmayı ister miyim ben?