Soğuk Savaş Dönemi’nde Türkiye’de Ekonomi Tyt-Ayt Tarih
Soğuk Savaş Dönemi’nde Türkiye’de Ekonomi
II. Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’de her alanda etkisini gösteren sorunlar özellikle ekonomide hissedilmiş; hükümet tarafında çıkarılan Toprak Mahsulleri Vergisi tarım kesimini, Varlık Vergisi ise iş ve sanayi çevrelerini olumsuz etkilemiştir.
1946 Seçimlerinden sonra kurulan hükümet ekonomik problemlerin çözümü için yeni kararlar alınmasına ve ekonomide liberalleşme çabalarına önem vermiştir.
1947’de çıkarılan ve “7 Eylül 1947 Kararları” olarak bilinen ekonomi kararlarında devalüasyon yapılmış;
— Türk lirasının değeri düşürülmüş,
— ithalatın kolaylaştırılması amaçlanmış,
— bankaların altın satmasına izin verilmiştir.
Devalüasyon: Sözlük manası kıymetten düşme anlamına gelen devalüasyonun iktisadi manası, ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin düşürülmesidir. Devalüasyon özellikle sabit kur sistemi için geçerlidir. Bu sistemde yerli paranın yabancı paralar karşısındaki değeri hükümet tarafından belirlenir ve devalüasyonda hükümet kararıyla ve aniden yapılır.
Türkiye’de devletçi ekonomiden liberal serbest pazar ekonomisine geçiş için önemli bir adım bu kararlarla işlerlik kazanmıştır.
Demokratik Parti’nin iktidarının ilk yıllarında,
Marshall yardımları ve alınan dış kredilerle ithal makinelerin alınması,
ekilip biçilen toprak miktarının traktörlerin etkisiyle artması,
hava koşullarının iyi gitmesi
gibi durumlar özellikle tarım alanında önemli gelişmelere neden olmuş ve tarım öncü deki büyük ekonomide bir bütün olarak % 11 – 13 oranında büyümeye de ortam hazırlamıştır.
1951’de yabancı yatırımları ülkeye çekme amacıyla çıkarılan kanuna rağmen hükümet, liberalizme ilişkin beklentilerine karşılık bulamamış, yatırımların % 50’sine yakınını devlet eliyle yapmış, 1950 – 1960 arası on yedi kamu iktisadi teşekkülü (KİT) kurulmuştur.
1950 – 1954 arası hükümet; karayolu ve inşaat yapımına, sanayi ve tarım alanlarına ağırlık vermiştir.
Karayolu alanındaki yatırımlar ülkede ithal edilen otomobil ve kamyonet sayısının artmasına, ulaşım ve pazarlamada daha etkin ekonomi faaliyetlerine zemin hazırlamıştır.
1953’ün Eylül ayında hükümetin, ithalatı ve dövizi denetim altına almaya yönelik ekonomik tedbirleri; Türkiye’nin dışa açılma ve dünya ekonomisiyle hızlı bütünleşme çabasını sona erdirmiştir. 1950 – 1953 arası tarımdaki büyüme; modern tarım imkanlarından yararlanmak yerine tarım arazilerinin genişletilmesiyle sağlanmış ve 1954 itibariyle ülkede yaşanan kuraklık ve tarımı olumsuz etkileyen unsurların sonucu Türkiye buğday ithal etmek zorunda kalmıştır.
1954 sonrası büyüme % 4’e düşerken dış ticaret açığı artmış; hükümet yatırımları ve ithalatı bu kötü gidişe rağmen sürdürmüş ve 1958’de IMF’den borç almak zorunda kalmıştır.