Türkiye fiili olarak İkinci Dünya Savaşına girmemesine rağmen savaştan sonra oluşan bloklaşmalarda yer almak zorunda kalmıştır.
SSCB’nin yayılmacı bir politika izlemesi, Türkiye’den Kars ve Ardahan’ı istemesi ve Boğazlarda statü değişikliği istemesi ülkemizi ABD’ye yaklaştırmıştır. Türkiye, ABD ve Avrupalı Devletler işbirliğini artırarak kendi güvenlik alanını genişletmeye çalışmıştır. Bu politika doğrultusunda yaşanan gelişmeler şunlardır;
a) Türkiye— Avrupa Konseyi
5 Mayıs 1949 tarihinde Avrupalı Devletlerin bazıları tarafından SSCB tehdidine karşı kurulmuştur. Kuruluş aşamasında ülkemizi üyeliğe almayan konsey 8 Ağustos 1949 tarihinde Türkiye’yi üyeliğe davet etmiş ve ülkemizde kabul etmiştir.
b) Türkiye – NATO
1949 yılında kurulan birliğe Türkiye üye olmak istiyordu. Türkiye’nin üye olmak istemesinin nedenleri; ekonomi ve güvenlik açısından işbirliğine ihtiyaç duyması, Truman doktrinden yararlanamayacağını düşünmesi ve bölgesinde kendini SSCB’ye karşı yalnızlıktan kurtarmaktır.
Türkiye üyelik için ilk başvurusunu Mayıs 1950’de, ikincisini ise Ağustos 1950’de yapmıştır. Üyelik başvurusuna ABD karşı çıkmamaktaydı fakat İngiltere’nin başını çektiği bazı devletler üyeliğe sıcak bakmıyorlardı. Neden olarak da Türkiye’nin NATO’ya alınmasıyla SSCB’nin tepki olarak savaş açabileceğini gösteriyorlardı.
Türkiye üyelik için ısrar etmekte ve her fırsatı değerlendirmeye çalışmaktaydı. Haziran 1950’de başlayan Kore Savaşı ülkemizin beklediği fırsattı. BM’nin daveti üzerine Türkiye 4500 kişilik askeri birliğini Kore’ye göndererek BM gücünde yer aldı.
Kore Savaşı’nın yaşanması SSCB’nin politikasının kaygı verici olduğunu göstermişti. Türkiye’nin bu süreçteki yaklaşımı ve savaştaki başarıları üyelik konusunda ülkemize bakışı değiştirmiştir.
SSCB’nin olası bir Avrupa saldırısına karşı Türkiye’nin önemli bir üs olacağı düşüncesinin ağır basmaya başlaması üzerine 15 Eylül 1951’de Ottowa’da alınan karar ile Türkiye ve Yunanistan üyeliğe davet edildi. 18 Şubat 1952’de TBMM Kuzey Atlantik Antlaşmasını ve Protokolünü kabul etti.
c) Balkan Paktı
28 Şubat 1953 tarihinde Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında Dostluk ve İşbirliği Anlaşması imzalanarak kurulmuştur.
Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olması Bulgaristan’ı rahatsız etmişti. Yugoslavya ve Yunanistan’ın Balkanlardaki diğer ülkeler ile ilişkileri çok iyi düzeyde değildi. Türkiye güvenliği için Balkanlarda aktif bir politika izlemeyi düşünüyordu. Bu nedenler paktın kurulmasını sağlamıştır.
Paktı kuran devletler aralarında ekonomik, kültürel, askeri ve savunma konularında işbirliği yapacaklardı.
Balkan Paktı düşünüldüğü kadar uzun ömürlü olamamıştır. Bunun nedenleri ise; Devletler arasındaki görüş ayrılıkları ve sorunların olması, Yugoslavya’nın SSCB ile yakınlaşması, Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs meselesinin çıkmasıdır.
Türkiye’nin NATO’ya üyeliği sürecinde Orta Doğu bölgesinin güvenliği de gündeme gelmişti. Özellikle İngilizler bölgenin güvenliği için Türkiye’nin girişimlerini beklediklerini sürekli dile getiriyorlardı. Ülkemizde NATO’ya üye olduktan sonra Orta Doğu’daki sorunların çözümü için gerekli girişimlere hazır olduğunu söylemiştir.
Türkiye, NATO’ya üye olduktan sonra önce Balkanlarda savunma sistemi kurulması için çalışmıştı. Bunu sağladıktan sonra Orta Doğu için harekete geçti. Bu dönemde Orta Doğu’da Arap— İsrail gerginliği ve İngiliz- Mısır anlaşmazlığından dolayı sert rüzgarlar esmekteydi.
Bağdat Paktı için ilk adım Türkiye ve Irak tarafından atıldı. İki ülke ortak güvenlik örgütü kuracaklarını açıkladı. 24 Şubat 1955 tarihinde Türkiye ile Irak arasında İşbirliği Antlaşması olarak bilinen Bağdat Paktı kuruldu.
5 Nisan 1955’te İngiltere, 23 Eylül 1955’te Pakistan ve İran’da kurulan pakta katılmışlardır. Arap Birliğini kurmak isteyen Arap Ülkeleri ve onları destekleyen SSCB kurulan birliğe tepki göstermişlerdir. ABD paktta üye olmamış ama destek olacağını söylemiştir.
Irak yaşanan rejim değişikliğinden sonra 24 Mart 1959 yılında birlikten çekildi. Irak’ın ayrılmasından sonra birliğin adı CENTO ( Merkezi Antlaşma Örgütü) merkezi ise Ankara olarak değiştirildi. CENTO olarak yirmi yıl faaliyetlerine devam eden örgüt 1979 yılında Pakistan ve İran’ın ayrılmasıyla fiilen sona ermiştir.