Sindirime Yardımcı Organlar 11.Sınıf Biyoloji
MİDE
Mide, diyaframın altında, yemek borusu ve ince bağırsak arasında bulunan, hem sindirim enzimi hem de hormon salgılayabilen karma bir bezdir. Yemek borusundan gelen besinlerin belli bir süre bekletildiği ve depolandığı sindirim sistemi bölümüdür. Midenin çalışması sırasında normalde her iki ucu da kapalıdır. Yemek borusunun mideye bağlandığı kısma kardia, ince bağırsakla bağlantılı kısmına da pilor denir. Kardia bölgesindeki kaslar düzgün çalışmazsa midedeki asitli besinler yemek borusuna kaçabilir ve midede yanma hissi oluşur. Bu hastalığa reflü denir. Mide duvarının yapısı içten dışa doğru; mukoza, kaslı tabaka, periton (bağ dokudan yapılmış zar) kısımlarından oluşur.
Uzun kas, halka kas ve eğik kasların kasılmasıyla midede mekanik sindirim gerçekleşir. Mukoza epitelinin salgılamış olduğu mukus sıvısı midenin iç yüzeyini asit salgısından korur. Böylece mide boş kaldığı zaman kendisine zarar vermekten korunmuş olur. Mideye besinler geldiğinde, mide hücreleri tarafından gastrin hormonu salgılanır ve kana verilir. Gastrin hormonu kan yoluyla mideye gelerek mide bezlerini uyarır. Uyarılan mide bezleri mide öz sıvısı salgılar. Mide öz sıvısında; mukus (goblet hücreleri tarafından salgılanır), HCI, pepsinojen ve süt çocuklarında renin (lap) enzimi bulunur.
İnaktif olarak salgılanan pepsinojen enzimi mide boşluğunda HCI yardımıyla aktif pepsine dönüştürülür. Aktif pepsin enzimi proteinlerin kimyasal sindirimini başlatır.
Midenin enzim salgılaması 3 farklı etki ile kontrol edilir:
1. Hormonal etki: Midenin yapısında bulunan bazı hücrelerden (G hücreleri) salgılanan gastrin hormonu, midenin salgı yapan hücrelerine etki eder ve enzim üretimini uyarır.
2. Sinirsel etki: Besinlerin tadı, kokusu ya da gözle görülmesi ve çiğneme hareketinin yapılması beyindeki ilgili merkezleri uyardığında otonom sinirler aracılığıyla midenin çalışması hızlanır.
3. Mekanik (fiziksel) etki: Besinlerin mide duvarına teması, midede salgı yapılmasını uyarır.
Proteinlerin Midede Kimyasal Sindirimi
Pepsinojen pasif enzimi, gastrin hormonu sayesinde mideye oluşan HCI etkisiyle aktif olan pepsin enzimine dönüşür. Pepsin enzimi, midede proteinlerin kimyasal sindirimini sağlar.
Midenin kendi kendini sindirmesinin önlenmesinde etkili faktörler :
1. Pepsinojen enziminin pasif salgılanması
2. Gastrin hormonunun düzenleyici etkisi
3. Mukusun HCI’nin zararlı etkisini önlemesi
4. Midenin iç yüzeyindeki epitel hücrelerin sık yenilenmesi
5. H+ ve CI– un farklı hücrelerden mide boşluğuna salgılanması
İnce Bağırsakta Gerçekleşen Sindirime Yardımcı Organlar
Pankreas, karaciğer ve karaciğere bağlı safra kesesi insanın ince bağırsağında gerçekleşen kimyasal sindirim olaylarına yardımcı organlardır ve buradaki kimyasal sindirim için gerekli salgıların üretilmesinde görevlidirler.
1 . Pankreas
Karma bir bezdir. Hem iç hem dış salgı bezlerine sahiptir. Pankreasın iç salgı bezlerinin langerhans adacıklarının β hücreleri insülin, α hücreleri de glukagon hormonu salgılarlar. Bu hormonlar kan şekerini düzenlerler.
Kan şekeri arttığı zaman pankreastan kana insülin verilir. İnsülin, glikozun (şeker) glikojen şeklinde karaciğer hücrelerinde depolanmasını sağlar. Kanda şeker miktarı azaldığı zaman pankreastan salgılanan glukagon karaciğerdeki depo glikojenlerin glikozlara yıkılmasına neden olur. Bu iki hormon birbirine zıt çalışarak kandaki şeker düzeyini ayarlarlar.
Pankreasın hormonları kan yoluyla taşınmasına karşılık salgıladığı sindirim enzimleri wirsung kanalıyla vater kabarcığına taşınır.
Pankreasın dış salgı bezi onikiparmak bağırsağından salgılanan kolesistokinin ve sekretin hormonu tarafından uyarılmasıyla (amilaz, lipaz, tripsinojen, kimotripsinojen, karboksipeptidaz, DNAaz, RNAaz) enzimlerini ve HCO–3 (bikarbonat) iyonlarını salgılar. Bu salgılar wirsung kanalı ve vater kabarcığı yoluyla onikiparmak bağırsağına taşınır. Amilaz karbonhidratlara; lipaz yağlara; tripsinojen ve kimotripsinojen pasif enzimleri aktifleştiklerinde karboksipeptidazlar ile birlikte proteinlere; DNAaz, RNAaz nükleik asitlere etki eder.
2. Karaciğer
Karaciğer, canlılık için son derece önemli fonksiyonları yerine getirir. Hayati önemi olan birçok maddenin üretimi, depolanması ve salgılanması karaciğerde gerçekleşir.
Görevlerinin önemi açısından beyin ve kalpten sonra gelen karaciğer sağ ve sol olmak üzere iki loplu yapıdadır. Karaciğerin üzeri bağ dokudan yapılı glisson kapsülü ile örtülüdür. Glisson kapsülünün üzerini karın zarı (periton) sarar.
Karaciğere dalak ve sindirim kanalı ile aort damarından olmak üzere iki bölümden kan gelir.
Dalak ve sindirim kanalı : Buradan alınan kan kapı toplardamarı ile karaciğere götürülür.
Aorttan çıkan kan karaciğer atardamarı ile karaciğere ulaşır.
Karaciğere madde getiren damarlar karaciğer atardamarı ve kapı toplardamarıdır. Karaciğerden madde çıkışı karaciğer üstü toplardamarı ve lopçuk safra kanalıyla olur.
Yemek yedikten bir süre sonra kapı toplardamarı ile bağırsaklardan gelen besinler karaciğerde depolanır ve vücuda yetecek kadar besin karaciğer toplardamarı ile kalbe gönderilir. Bu durumda tokken kapı toplardamarından karaciğere giren glikoz, amino asit, B ve C vitamini oranı karaciğer üstü toplardamarınkinden fazladır.
Uzun süren açlık durumunda bağırsaklarda sindirim bittikten sonra kapı toplardamarında taşınan besin miktarı azalır. Bu durumda karaciğerde depolanan besinler tekrar kana verilir. Yani açken, karaciğer toplardamarındaki besin derişimi, kapı toplardamarındakinden fazladır.
Karaciğerin görevleri
1. Safra öz suyunu üretir. Bağırsaklarda kullanılıncaya kadar safra kesesinde safra suyunun depolanmasını sağlar. Safra kesesi yaklaşık 7-10 cm uzunluğunda, karaciğerin sağ lobunun altında bulunan, kaslı bir yapıdır. Karaciğerde üretilen safra, safra kesesine gelir ve burada yoğun hâle getirilerek depolanır.
Safra öz suyu, safra kesesinden koledok kanalıyla vater kabarcığına ve vater kabarcığından ince bağırsağın ilk bölümü duodenuma (on iki parmak bağırsağı) taşınır.
Safra öz suyu;
- Çok zehirlidir.
- Sindirim enzimi içermez.
- Yağların yüzeyini genişleterek yağların kimyasal sindirimini kolaylaştırır.
- Yağların ve A, D, E, K vitaminlerinin bağırsak hücrelerine emilimini kolaylaştırır.
- Bağırsakları bazı mikroplardan temizler, kokuşmayı önler.
- Mideden gelen asidik besinleri bazik hâle getirir.
Safra öz suyu içinde safra tuzları, sodyum bikarbonat iyonları, su, bilirubin (renk pigmenti), kolesterol, yağ asitleri ve plazma elektrolitleri bulunur. Eğer safra tuzlarında azalma olursa kolesterol çökerek safra kanalını tıkar. Dolayısıyla safra bağırsaklara gönderilemez ve karaciğer tarafından emilir. Bu durumda renk maddesi (bilirubin) deride biriktiğinden deri sarı renk alır. (Sarılık = hepatit)
2. Vücut ısısını ayarlar.
3. Yapı ham maddesi olarak kullanılmayan amino asitler solunum reaksiyonlarında kullanıldıklarında artık ürün olarak zehirli olan NH3 (amonyak) oluşur. Karaciğer zehirli olan amonyağı ornitin devri reaksiyonlarıyla üre ve ürik aside çevirir.
4. Depolanmış öncül A ve öncül D vitaminlerinden aktif A ve aktif D vitamini sentezler.
5. Böbrek üstü (korteks) bezlerinden salgılanan kortizol hormonu yardımıyla proteinleri karbonhidrat ve yağlara dönüştürür. Karbonhidratları yağlara çevirip depo eder. Fruktoz ve galaktozu glikoza çevirir. Glikozu glikojen şeklinde depolar.
6. Karaciğerin retikulo endotel hücreleri doğumdan önce alyuvar yapımını gerçekleştirir. Lenf yapımında görev alır. Antikor yapımını sağlar.
7. Damar içerisinde kanın pıhtılaşmasını önleyen heparin maddesini salgılar. Kanın damar dışında pıhtılaşmasını sağlayan fibrinojen ve protrombin salgılar.
8. Pankreastan gelen insülin ve glukagon hormonları sayesinde kan şekerini düzenler.
9. Karaciğerin kupfer hücreleri yaşlı alyuvarları parçalar. Parçalanan alyuvarların hemoglobininden safra pigmentleri ve yeni alyuvarların hemoglobini yapılır. Cinsiyet hormonlarının fazlasını yok eder.
10. Karaciğer hücrelerinden salgılanan eritropoietin hormonu kırmızı kemik iliği hücrelerini uyararak alyuvar üretimini sağlar. Bu hormonun sindirim olayıyla bir ilgisi yoktur.
İNCE BAĞIRSAK
Tüm besin çeşitlerinin sindiriminin tamamlandığı yerdir. Bazik ortamdır. İnce bağırsak hücreleri içeriye doğru girinti çıkıntı yaparak parmak şeklinde villusları (tümür) oluşturmuşlardır. Villusların besini sindirmede görevleri yoktur. Besinlerin emilim yüzeyini artırırlar.
Maltaz, sükraz, laktaz, dekstrinaz, enterokinaz ve aminopeptidaz enzimleri ince bağırsak hücreleri tarafından salgılanır. İnce bağırsaklarda karbonhidrat, protein ve yağların parçalanması gerçekleşir.
İnce bağırsağın ilk 22 cm ‘lik kısmı onikiparmak bağırsağı (duodenum) olarak adlandırılır. İnce bağırsağın orta kısmı jejenum ve kalın bağırsağa bağlanan kısmı da ileumdur.
Midedeki asitli besinler (kimus) onikiparmak bağırsağına geldiğinde onikiparmak bağırsağı, şu hormonları salgılar:
a) Sekretin Hormonu : Pankreası ve karaciğeri uyarır. Pankreastan bikarbonat (HCO–3) iyonlarını salgılatarak ince bağırsak pH’sini düzenler. Karaciğerde safra üretimini ve salgılanmasını sağlar.
b) Kolesistokinin Hormonu : Pankreas enzimlerini (amilaz, lipaz, tripsinojen ve kimotripsinojen gibi.) salgılatıp wirsung kanalı aracılığıyla vater kabarcığından ince bağırsağa dökülmesini sağlar. Ayrıca safra kesesinin kasılması ve burada depolanan safranın koledok kanalıyla onikiparmak bağırsağına taşınmasını sağlar.