ŞİİRDE ZİHNİYET
“Zihin” kelimesinden türeyen zihniyet, “bilinç”, “görüş tarzı” olarak ifade edilir.
Zihniyet; dünya görüşü (ideoloji), çağın anlayışı ve kültür kavramlarını içerir.
Bir dönemdeki sosyal, siyasî, askerî, dinî güçlerin; sivil toplum örgütlerinin, ticari hayatın, eğitim tekniklerinin birlikte oluşturduğu ortam ve bunların hiçbirine indirgenemeyen duygu, anlayış ve zevk bütününe zihniyet adı verilir.
Bir edebî eserde sanatçının zihniyetini bulmak mümkündür; sanatçının yaşadığı zamanın siyasi, ekonomik şartları, varlıklara, eşyaya bakışı diline ve eserlerine yansır.
ŞİİR VE GELENEK
Gelenek, önceki nesillerin sanat ve edebiyat adamlarından miras kalan eserlerin genel özellikleri; sonrakiler tarafından devam ettirilen sanat tutumudur.
Gelenek, çoğu zaman farklı yazarlara ait eserleri birbirine bağlayan ortak nedenlerdir.
Bir sanatçı, ister istemez geçmişine yaslanır ve geçmişinden yararlanır.
Halk Şiiri Geleneği
Halk şiiri, en eski Türk şiirinin yani İslamiyet öncesi Türk şiirinin devamı niteliğindedir.
Koşma, semai, varsağı, destan gibi nazım biçimleri kullanılmıştır.
Nazım birimi, olarak dörtlük; ölçü olarak hece ölçüsü, kafiye olarak ise daha çok yarım kafiye kullanılmıştır.
Sade, anlaşılır, yalın bir dil kullanılmıştır.
Halk şiiri geleneği, ”anonim halk şiiri”, ”aşık edebiyatı” ve ve “tekke-tasavvuf edebiyatı” olmak üzere üç kolda gelişmiştir.
Anonim halk şiiri, sözlü geleneğe yaslanır.
Aşık edebiyatı, âşık adı verilen halk şairleri tarafından ortaya konmuştur.
Tekke-tasavvuf edebiyatı, dini-tasavvufî düşünceyi yaymak için gelişen bir edebiyattır.
Dörtlük ve ona bağlı olarak hece ölçüsü Milli Edebiyat, Beş Hececiler ve Cumhuriyet Dönemi’nde bazı sanatçılar tarafından devam ettirilmiştir.
Divan Şiiri Geleneği
Fars ve Arap edebiyatının etkisiyle oluşan edebiyattır.
Ölçü olarak aruz, nazım birimi olarak genellikle beyit, kafiye olarak tam ve zengin kafiye kullanılmıştır.
Rubai, tuyuğ, şarkı gibi nazım biçimleri dörtlük nazım birimiyle; gazel, kaside, mesnevi beyit; müseddes, taştir, müsemmen gibi nazım biçimleri bentle yazılmıştır.
Sanatçılar, son dörtlükte veya beyitte mahlas adı verilen takma isim kullanmıştır.
Bütün güzelliğine değil, parça güzelliğine önem verilmiştir.
Şiirlerde konu bütünlüğü yoktur, her beyitte farklı konu işlenmiştir.
Genellikle “ sanat için sanat ” anlayışı benimsenmiştir.
Şiirlerde tasavvuf terimlerine sıkça yer verilmiştir.
Genel olarak Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların yoğun biçimde yer aldığı ağır ve sanatlı bir dil kullanılmıştır.
Edebi sanatlara bağlı olarak mazmunlar ve mecazlar yoğun biçimde kultanıtmıştır.
Divan şiiri geleneği Tanzimat, Servetifünun, Milli Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi’nde bazı sanatçılar tarafından devam ettirilmiştir.
Modern Şiir Geleneği
Türk şiiri geleneği halk ve divan şiiri geleneğinden Orhan Veli ve arkadaşlarının açtığı “Garip” yoluyla ayrılır.
Orhan Veli’nin öncülüğünü yaptığı şiir anlayışında ölçü, kafiye, şairane duygular dışlanır.
Her türlü konu işlenmiş, şiirde konu birliğine önem verilmiştir.
Şiirlere konularına bağlı olarak başlıklar verilmiştir.
Modern şiir geleneği “saf (öz) şiir”, “İkinci Yeni şiiri”, “Garip şiiri”, “toplumcu şiir”, “mistik şiir” gibi kollara ayrılmıştır.