Şiirde Ölçü (Vezin) AYT
ÖLÇÜ (VEZİN)
a) Hece Ölçüsü
Bir şiirde her dizenin hece sayısının birbiriyle aynı olmasına dayanan ölçüdür.
Hece ölçüsü sadece şiirlerde kullanılmamış; bazı atasözleri, bilmeceler, deyimler ve tekerlemeler de hece ölçüsüyle söylenmiştir / yazılmıştır.
Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde dizelerin belli bölümlere ayrıldığı yere “ durak ” denir.
Hece ölçüsünde duraklar gösterilirken kelimeler bölünmez.
Durakların belli düzenleri vardır. 6, 8, 10, 12 gibi çift heceli dizelerde durak, dizeyi iki eşit parçaya böler ancak bazen eşitlik bozulabilir.
Tek heceli (7, 9, 11) dizelerde çok heceli kısım dizenin ilk yarısında, az heceli kısım ikinci yarısında (4 + 3, 6 + 5 gibi) yer alır, bazen tersi olabilir.
Aynı heceli dizelerin durak yerleri değişebilir; mesela 11’li kalıpla söylenen şiirler 6 + 5, 4 + 4 + 3 veya 7 + 4 şeklinde olabilir.
Hece ölçüsüyle yazılmış her şiirde durak olmayabilir.
Bir dizedeki hece sayısına “ kalıp ” adı verilir.
Hece kalıpları 2 ila 22 arasında değişir.
Edebiyatımızda en çok 7, 8, 11, 12 ve 14 heceli kalıplar kullanılmıştır.
Türk edebiyatında kullanılan ilk ölçü olan hece ölçüsü milli ölçümüzdür. İslamiyet öncesi Türk edebiyatından itibaren kullanılmıştır.
Hece ölçüsü “Parmak hesabı” olarak da bilinir.
Hece ölçüsünün ilk yazılı örneklerine Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lügati’t-Türk adlı eserinde rastlanır.
Özellikle halk edebiyatı ve Milli Edebiyat sanatçıları ve Beş Hececiler tarafından çokça kullanılmıştır.
b) Aruz Ölçüsü
Aruz, VIII. yüzyılda Arap edebiyatında doğan ve daha sonra birçok kültürün edebiyatında kullanılan bir şiir ölçüsüdür.
Aruz vezni, Arap edebiyatından Fars (İran) edebiyatına geçmiş, Fars edebiyatından Türk edebiyatına geçmiştir.
Türk edebiyatında aruz ölçüsüyle yazılan ilk eser, Yusuf Has Hacip’in XI. yüzyılda yazdığı “Kutadgu Blilig” adlı eserdir.
Aruz ölçüsü, özellikle divan edebiyatında, Tanzimat, Servetifünun ve Fecriati edebiyatlarında kullanılmıştır.
Hece ölçüsünde dizelerin hece sayısının eşit olması önemlidir ancak aruz ölçüsünde hece sayısı değil, hecelerin ses değeri önemlidir.
Ünlü harf ile biten heceler, açık hece olarak ifade edilir ve (.) ile gösterilir.
Ünsüz ile biten heceler ise kapalı hece olarak adlandırılır ve (-) ile gösterilir.
Sonunda uzun ünlü (i, â) bulunan heceler kapalı hece kabul edilir.
Her dizenin son hecesi açık hece olsa dahi kapalı hece kabul edilir çünkü açık hece ile biten aruz kalıbı yoktur.
Aruz ölçüsünde nokta (.) ve çizgiler (-) farklı şekilde birleşerek kalıplardan daha küçük birlikler meydana getirirler. Bu küçük kalıplara tef’il, cüz ya da tef’ile adı verilir. Aruzla yazılmış bir dizeyi, veznin kalıbını öğrenmek amacıyla tef’ilelerine ayırma işlemine “takti adı verilir.
Bazen belirli kalıplarda bulunan kelimeler, belirli şekilleri olan aruz kalıplarına her zaman uymaz. Bu sebeple şairler kelimeleri aruz ölçüsüne uydurmaya çalışırken çeşitli yollara başvurmuşlardır; başvurulan bu yollar zamanla kalıplaşarak yerleşmiş ve bu yollar çeşitli terimlerle karşılanmıştır.
a) İmale (Uzatma): Ölçüde, kapalı hece gereken yerlerde açık heceyi biraz uzatarak okumaktır. Aruz kalıbına uydurmak için bir kısa ünlünün uzatılmasıdır.
b) Zihaf (Kısma / Kısaltma): Aruzda, ölçü zorunluluğuyla Arapça ve Farsça sözcüklerdeki uzun bir heceyi kısa okumaktır. İmalenin tersidir.
c) Med (Çekme): İki kapalı hece arasında açık hece bulunması gerektiğinde, bir uzun ünlü ve bir ünsüzle biten birinci heceyi imaleden biraz daha uzun okumaktır.
d) Vasl (Ulama, Bağlayış): Ünsüzle biten bir sözcüğü, ondan sonra gelen sözcüğün ünlüsüne bağlamaktır. Ulama, aruz ölçüsü kullanılırken yan yana iki açık hece gerektiğinde yapılır.
e) Tahfif/ Kasr (Kısa Kesme, Kısaltma): Aruzda, uzun olan Arapça ve Farsça bir sözcüğü hafifleştirerek okumaktır. “Mâh” yerine “meh” kullanılması ya da “İstanbul”, “Eflatun” sözcüklerinin “Stanbul”, “Felatun” okunması gibi.
Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazan şairler: Fuzuli, Baki, Nefi, Ahmet Haşim, Mehmet Akif Ersoy, Cenap Şahabettin…
Birkaç veya bir şiiri hariç bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazan şairler: Nedim, Şeyh Galip, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Namık Kemal, Ziya Paşa…
Bütün şiirlerini hece ölçüsüyle söyleyen / yazan şairler: Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal…
c) Serbest Nazım (Serbest Şiir / Serbest Koşuk)
Belirli bir ölçüye bağlı kalınmadan yazılan şiirlere verilen genel addır.
Serbest şiirlerde ahenk, ölçü ve kafiyeye değil; kelime seçimi ve iç ahenkle sağlanır.
Attila İlhan, serbest şiir için şöyle der: “Serbest şiir konusunda genç neslin çok büyük bir yanılgısı var. Serbest şiiri genç nesil vezinsizlik sayar.
Serbest vezin, vezinsizlik değildir. Her şiir için yeni bir vezindir. Yani şair, her şiir için vezin yaratmak zorundadır.”
Serbest şiirin ilk örneklerini Nazım Hikmet ortaya koymuştur.
1940’tan sonra Orhan Veli öncülüğünde ortaya çıkan Garip Akımı ile yaygınlık kazanmıştır.