Şiir Dili: İmge ve Mazmun 9.Sınıf Edebiyat
ŞİİR DİLİ
Doğal dil dediğimiz günlük konuşma dili bazen insanın duygu, düşünce, hayal, coşku ve heyecanlarını anlatmaya yetmeyebilir. İşte bu durumda devreye şiir dili girer. Çünkü günlük dilde bir insan, bir çiçekle konuşarak ona olan duygularını “Ya ölüm günü gelip alırlarsa ruhunu / Benimle gökyüzüne uçar mısın kardelen?” mısralarında olduğu kadar güzel ve etkili bir dille ifade edemez.
Şair günlük dildeki sözcükleri özenle seçer. Onlara yepyeni anlamlar kazandırır. Kullanılan dile yeni değerler ve mecaz anlamlar yükler. Onları anlatırken hayallerden, simgelerden ve izlenimlerden yararlanır. Sözcükleri kullanırken şiirin biçim, uyak, ölçü, ahenk, vurgu ve tonlama gibi özelliklerinden yararlanır. Benzetmelere, değişmecelere (mecaz) yer verir. Somut varlıkları soyutlaştırır, soyutları da somutlaştırır. Böylece duygu ve düşüncelerine bir anlam derinliği kazandırır. Bunu sağlamak için de dil göstergelerine (anlamla biçimin, gösterenle gösterilenin kaynaşmasından oluşan dil birimi) yeni anlamlar ve değerler yükleyerek kendine özgü bir şiir dili oluşturur.
İMGE
İmge, duyuyla edinilen bir deneyimin zihindeki görüntüsüdür, düşünsel bir resimdir. İmgenin oluşum sürecinin ilk aşamasında, şairin dış dünyaya ait gözlemleri bulunur. Şair dış dünyada gözlemlediği nesnelerden bir seçme yapar. Sanatçı duyarlılığı ve hayal gücüyle seçtiği bu nesneler arasında değişik ilişki ve bağıntılar kurar. Gözlemlediği doğa ile ilgili ama onun kopyası olmayan yeni bir tasarım oluşturur. Zihinde oluşan bu tasarım, dış dünyada karşılığı olmadığı için soyut ve özgündür; özgün olduğu için de etkileyici, heyecan verici, hayranlık uyandırıcıdır. Zihindeki bu özgün tasarımın şiirde dilsel göstergelerle ifade edilmesi ise imgenin oluşum sürecinde son adımdır.
Şiirde imge, günlük dilde bir arada duymaya alışık olmadığımız, ayrı anlam kategorilerine bağlı iki sözcüğün şaşırtıcı biçimde yan yana kullanılmasıyla ortaya çıkar. Örneğin “Telgraf tellerinde gemi leşleri” dizesinde şair bir imge yaratmıştır. Çünkü “gemi” ve “leşleri” sözcükleri günlük dilde aynı bağlam içinde kullanılmazlar. Bu iki sözcüğü birleştirmek akla gelmez. Bunun nedeni bu sözcüklerin gerçeklikleri arasında bir ilişkinin bulunmamasıdır. Bu yüzden biri öbürünü çağrıştırmaz. Ama biz “Telgraf tellerinde gemi leşleri” dediğimiz zaman şiirsel bir anlam ifade ederiz. Çünkü bu ifade imgelemin ürünüdür ve nesnel olmayan özel bir gerçekliğe sahiptir.
MAZMUN
Mazmun, özellikle divan şiirinde klişeleşmiş sözlere verilen kalıp benzetmeye verilen addır. Mazmunlar benzetmeli, cinaslı ve nükteli sözlerdir. Divan şiirinde kullanılan mazmunlar aynıdır, her şair aynı mazmunları kullanır. Zaten bu yönüyle de imgeden ayrılır. İmge, bir şairin sadece kendisinin bulup kullandığı, mazmundan daha özgün kullanımdır.
Divan şiiri, geleneğin belirlediği hazır estetik kalıplar olan mazmunlar üzerine bina edilmiş bir edebiyattır. Güzellik algısı da bu mazmunlar etrafında şekillenmiştir Birçok hâli, mazmunlarla ifade edilen güzellerin genel görünüşleri, yapıları ve tavırları aşağı yukarı bellidir. Bu yönüyle bakıldığında güzel veya sevgili tipi değişmemektedir. Belli başlı mazmunlar:
- Sevgilinin gözleri, bademdir, kaşları yaydır.
- Kirpikleri, ucunda temren bulunan ve saplandığında değil de çekildiği zaman kanatan oktur. Ne zaman ki sevgili maşuktan gamzesini (yan bakış) çeker o zaman yaraları kanamaya başlar maşukun.
- Saçları geceye (renk yönüyle) ya da yılana benzetilir. Bu yüzden sevgiliye genelde gece anlamına gelen “Leyla” ismi yakıştırılır.
- Yanakları gül gibi kırmızı, yan bakışları (gamze) kılıç gibi keskin oktur.
- Henüz açmamış gül anlamındaki gonca mazmunu dudakları, inci dişleridir. Boyu, ince ve uzun olduğu için servidir.
Divan şiirinin en önemli kişisi olması dolayısıyla şiirde en çok sözü edilen sevgilidir. Sevgili divan şiirinde yukarıda belirtilen mazmunlar doğrultusunda ideal bir tip olarak ince, ayrıntılı, sanatkârane ve soyut bir şekilde tasvir edilir. İdealize edilen bu güzelin hayali bir özelliği de vardır.