Servet-i Fünun dönemi, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nda edebiyat alanında önemli bir dönemdir. Bu dönemde roman türü, Batı edebiyatının etkisiyle Osmanlı edebiyatında önemli bir yer edinmiştir. İşte Servet-i Fünun döneminde öne çıkan bazı roman örnekleri:
- Halit Ziya Uşaklıgil – Aşk-ı Memnu: Halit Ziya’nın en bilinen romanlarından biridir ve Türk edebiyatının ilk modern romanı olarak kabul edilir. Yasak bir aşkın trajik hikâyesini anlatır.
- Halit Ziya Uşaklıgil – Mai ve Siyah: Edebiyat dünyasına yeni adım atmış bir genç olan Ahmet Cemil’in hayalleri, edebiyat dünyasıyla olan çatışmaları ve hayal kırıklıkları anlatılır.
- Mehmet Rauf – Eylül: Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olarak kabul edilen bu eser, Suat ve Süreyya’nın mutsuz evliliğini ve Suat’ın başka birine duyduğu yasak aşkı işler.
- Hüseyin Cahit Yalçın – Hayal İçinde: Hüseyin Cahit, bu romanında İstanbul’da yaşayan genç bir adamın hayal dünyası ile gerçeklik arasındaki çatışmalarını anlatır.
- Halit Ziya Uşaklıgil – Nemide: Roman, Nemide adlı genç bir kadının aşk, evlilik ve fedakârlık temaları etrafında gelişen hayat hikâyesini anlatır.
- Halit Ziya Uşaklıgil – Kırık Hayatlar: Bu romanda, toplumun çeşitli kesimlerinden insanların yaşamları, yanlış anlamalar ve hayal kırıklıkları üzerinden ele alınır.
- Mehmet Rauf – Genç Kız Kalbi: Genç bir kızın hayal dünyası ve aşkını anlatan bu eser, Servet-i Fünun döneminin önemli eserlerinden biridir.
İçerik
- Romanlarda, memleket sorunlarından ve sosyal politikadan dönemin sansür anlayışı sebebiyle bahsedilmemiş, toplumsal konular işlenmemiştir.
- Romancılar, eserlerinde genellikle Batılı düşünce yaşama biçimine sahip çevrelerin hayatlarını yansıtırlar. Özellikle de İstanbul’un Müslüman Türk çevreleri yerine Batılı yaşama biçimini benimsemiş aristokrat, zengin çevrelerinin hatları ön plana çıkarılmıştır. Yazarlar, bu yolla Türk halkına Batılı değerleri ve yaşam biçimini tanıtma ve benimsetme görevi üstlenmişlerdir.
- Sosyal çevre “aile ortamı” ile sınırlıdır. Anne ve babanın özellikleri, huyları, alışkanlıkları miras olarak çocuklarına geçer. Romanlarda aydın kesimin yaşamı konu edinilmiştir. Eserlerde aşk, evlilik, aile, seven kadının trajedisi, yasak aşk, kıskançlık, üvey annelik, kötümserlik, kaçış gibi konular işlenmiştir.
Kişiler
- Yazarlar, seçkin (jakoben) bir çevrenin hikâyesini anlatmışlardır, böylece bir “salon edebiyatı” meydana getirmişlerdir.
- Romanların önde gelen kişileri genellikle 20-30 arası gençlerden seçilir. Erkek çocukları genellikle zengin aile çocuğu ve mirasyedidirler. Bir kısmı Paris’te okumuştur.
- Kahramanlarda marazilik, hastalık belirgin özelliklerdir.
- Romancılar tip ve karakter yaratmada başarılı örnekler vermiştir: Ahmet Cemil, Bihter, Firdevs Hanım, Suat…
- Batılılaşma eğilimindeki zengin aileler, çocukları için gayrimüslimlerden özellikle Fransa’dan mürebbiye alırlar. Mürebbiyeler çocuklara Fransızcayı, okuma—yazmayı, piyano çalmayı, Batılı usule uygun görgü kurallarını öğretirler. Hem olumlu hem olumsuz mürebbiye tipine yer verilmiştir.
Mekân
- Romanlarda olaylar İstanbul’da geçer. Olaylar, Batılı tarzda yetiştirilmiş insanlar ile Batılılaşmaya çalışan çevrelerde geçer. Beyoğlu çevresi önemli yer tutar. Hemen her romanda Beyoğlu’nun eğlence âlemleri öne çıkar.
- Taksim, Şişli, Adalar, Nişantaşı semtleri mekân olarak kullanılmıştır. Boğaziçi de mekân olarak romanlarda kullanılır. Özellikle Boğaziçi’ndeki yalılara yer verilir. Mehmet Rauf’un Eylül romanında Süreyya ve Suat, Boğaziçi’nde bir yalıda otururlar. Halit Ziya’nın Aşk-ı Memnu romanında Adnan Bey’in yalısı da Boğaziçi’ndedir.
Kurgu ve Teknik
- Tasvir ve betimlemeye önem verilmiş, yazarlar, anlatımda kişiliğini gizlemiştir.
- Roman türünde, Batılı anlamda ilk başarılı örnekler verilmiştir.
- Romanlar teknik bakımdan güçlüdür, Tanzimat romanında olduğu gibi olayın akışı kesilerek bilgi verilmemiştir.
- Sanat için sanat anlayışını benimsedikleri için biçim özelliklerine önem vermişlerdir.
- Zaman, mekân, olay, kişi ögelerinin seçimi, işlenişi, romana yerleştirilişi birbiriyle uyum içinde düzenlenişi oldukça başarılıdır.
- Psikolojik gerçekçiliğe uygun romanlar yazılmış; Paul Bourget, Goncourt Kardeşler, Stendhal, Flaubert ve Balzac’ın roman anlayışı benimsenmiştir. Belirleyici olan olay değil, kişinin iç dünyasıdır, ruhudur. Psikolojik roman türünün ilk örneğini Servetifünun döneminde Mehmet Rauf, Eylül adlı romanıyla vermiştir.
Dil ve Üslup
- Şiirde olduğu gibi romanlarda da ağır, süslü bir dil kullanılmıştır.
- Cümle yapısında değişikliklere gidilmiştir. Söz diziminde Fransızcanın etkisi vardır.
- Eksiltili ve devrik cümleler kullanılmış, yüklemlerde değişik zamanlar kullanılmıştır.
Akımlar
- Servetifünun Dönemi’nde romantizm yavaş yavaş etkisini yitirip yerini başka akımlara bırakmıştır.
- Sanatçılar, özellikle Fransız edebiyatını örnek almışlar ve realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalmışlardır.
- Romanlarda gerçekçi ve gözlemci bir anlatım vardır.
- Romanlarda natüralizmi hazırlayan akımlardan determinizm (gerekircilik) açıkça bir yazgı olarak işlenmiştir.
- Determinizm kuralına göre kahramanların davranışları belirlenmiştir: Semiha Hanım — Neyyir (Kırık Hayatlar), Firdevs Hanım — Bihter (Aşk—ı Memnu).
Servetifünun Döneminde roman türünde eser veren sanatçılar şunlardır: Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Safveti Ziya, Safvet Senih; bağımsız yazarlar da Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ahmet Rasim.