SEMBOLİZM (SİMGECİLİK)
19. yüzyılın son çeyreğinde Batı şiirinde etkili olan edebiyat akımıdır.
Daha çok şiir türünde etkili olan sembolizm yer yer tiyatro ve romanda da etkili olmuştur.
Sembolizmin oluşmasında Charles Baudelaire, 1850’lerden sonra yazdığı şiirlerle etkili olmuştur.
“Dekadanlar” (dekadan: soysuzlaşmış, züppe, düşük) adıyla bilinen grubun sembolizmin oluşmasında etkisi vardır. 1880’li yıllarda Paul Verlaine’ı önder kabul eden bir grup şair, Le Decadent adlı dergide parnasizmden farklı sembolizme kaynaklık edecek şiirler yazmıştır.
“Sembolizm” adı 1886’da akımın bildirisini hazırlayan Jean Moreas tarafından konmuştur.
Sembol, görünür bir şeyin görünür işaretidir. Sembol, kendisinden başka bir şeyi muhakeme, çağrışım, alışkanlık veya tesadüfen temsil eden veya akla getiren bir şeydir. Sembol, yarısı ifade edilmemiş, belli olmayan bir mecazdır. Sembol, ifade edilen şeye ikinci bir anlam verebilmektir.
Natüralizm ve realizme ve onların şiirdeki yansıması olan parnasizme yani olgu gerçekliğine karşı çıkmış bir akımdır. Dikkatleri, Natüralizm ve realizmin ön plana çıkardığı dış dünya yerine ve onun gerçeklerinden insanın iç dünyasına çekmiştir.
Sembolizm, felsefi olarak Kant’ın felsefesini esas almıştır. Kant’ın bilgi teorisine dayalı olarak geliştirdiği “yaratıcı hayal gücü” benimsenmiştir. Yaratıcı hayal gücüyle duyularla kazanılan izlenimler duyular ötesi bir seviyede sezgiye
dayanan akıl yardımıyla “fikir öbekleri” denen kavramlara dönüşür.
Sembolizm, “Acı bütün bir hayatın temelidir” diyen Alman filozof Schopenhauer’in kötümser düşüncelerinden de etkilenmiştir.
Henri Bergson’un pozitivist felsefeye karşı geliştirdiği spiritüalist (ruhçu) felsefesinin de sembolizm üzerinde etkisi vardır.
Alman müzisyen Richard Wagner’in materyalist dünya görüşüne karşı ileri sürdüğü mistik dünya görüşünün de sembolizm üzerinde etkisi vardır.
Özellikleri
“Sanat, sanat içindir” anlayışı benimsenmiştir.
Realizm, natüralizm ve parnasizm akımlarının dış gerçekliği nesnel bir biçimde yansıtma anlayışına karşı iç
gerçekliği yansıtmayı amaçlamışlardır.
Dış dünyada gördüğümüz her nesne bir varlığın “göz alıcı giysisi”nden başka bir şey değildir, derler. Onlara göre, dış dünyaya hayal gücü şekil verir.
Sembolist şiirler, anlam bakımdan oldukça kapalıdır.
Parnasizm akımındaki anlam açıklığı yerine kapalı, güç anlaşılan, her okuyanın kendisine göre yorumlayabildiği bir anlayış vardır.
Sembolist şiirde musiki endişesi vardır. Varlıkların gizli ruhunu sadece dille anlatmak, sezdirmek olanaksızdır; bu nedenle musikiden yararlanırlar. Şiirdeki musiki dilin olanaklarıyla sınırlı olan bir musikidir.
Sembolist sanatçılar; klasik nazım biçimi, nazım birimi, dize yapısı, ölçü ve uyak anlayışının dışına çıkarak kendi anlayışlarına göre davranmışlardır. Böylece sembolist şiirde “serbest şiir” anlayışı ortaya çıkmıştır.
Sembolist şiir bireyseldir. Sembolistlerin günlük yaşam ve toplumsal sorunlarla bir ilgisi yoktur.
Sembolist şiirde “lirizm” hâkimdir. Lirizm, büyük ölçüde melankoli, hüzün ve karamsarlık atmosferi içinde ortaya çıkar.
İmgelere, mecazlara ve sembollere dayalı bir anlatım benimsenmiştir. İstiare, teşbih—i beliğ, benzetme, mecaz gibi sanatlar sıkça kullanılmıştır. Sararmış yapraklar, gün batımları, durgun göller gibi niteleyici sözcükler sıkça kullanılmıştır.
Verlaine: “Musiki her şeyden önce musiki; / Onun için tekli mısradan şaşma. / Kıvrak olur erir havada sanki; / Ağır aksak söyleyişe yanaşma.” der. Jean Moreas: “Sembolist şiir, öğretinin, tumturaklı anlatımın, sözde duygusallığın, objektif tasvirin düşmanıdır.” der. Mallerme Şiir, özündeki ahenkle kullanılmış insan dili yardımıyla varlığın dış görüntülerinin gizli anlamını ifade etmektir.” der.
Ahmet Haşim: “Şiirin lisanı (dili) ‘nesir’ gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakın mutavassıt (ortalama) bir dildir.”, “Şiir düzyazıya çevrilemeyen bir nazımdır.”, “Şiirde anlam bulmak için şiiri deşmek, eti için bülbülü öldürmek gibidir. En güzel şiirler anlamlarını okuyucunun ruhundan alan şiirlerdir. Şiirde önemli olan anlam değil söyleyiş özellikleridir.” der.
Temsilcileri
Edgar Allen Poe, Charles Baudelaire, Stephane Mallerme Paul Verlaine, Paul Valery, Arthur Rimbaud, Emile Verhaeren, Maurice Maeterlinck, Jean Moreas, Henri Regnier
Sembolizmden etkilenen Türk edebiyatı sanatçıları arasında Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl Kısakürek vardır.