SAİT FAİK ABASIYANIK (1906—1954)
İlk hikâyeleri “olay” hikâyesi biçiminde olan yazar; daha sonra geleneksel olaya, entrikaya, kişiye, başlangıç ve sonuca dayanmayan “durum (kesit) hikâyesi” tarzını benimsemiş, Türk edebi- i yatında “Çehov” tarzı hikâyenin yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Konu ve olaydan çok insanların görünümlerini ön planda tutmuştur.
Türk edebiyatında “İstanbul hikâyecisi” olarak tanınır.
İstanbul’un kenar mahallelerinde, deniz kıyılarında, balıkçıların arasında, köprü altında, tünelde dolaşan sanatçı buralarda karşılaştığı insanları anlatmıştır.
Yoksul insanların, dar gelirlilerin, küçük esnafın ve zanaatkârın hikâyecisidir.
Hikâyelerinde gazete satanlar, kibrit satanlar, fabrikatörler, bakkallar, tiyatrocular, yazıcılar, kitapçılar, sucular, simitçiler, yoğurtçular, balıkçılar, tütüncüler, ayakkabı boyacıları, tiyatrocular, profesörler, öğrenciler gibi her kesimden insan yer alır.
Fabrikalar, çamlıklar, herkesin gittiği kıraathaneler, basit meyhaneler, Burgazada’daki balıkçı kahvehaneleri ve balıkçılar onun hikâyelerinin mekânını oluşturur.
“Hişt Hişt”, “Sinağrit Baba”, “Semaver” hikâyeleri ile tanınmıştır.
Sade, özentiden uzak, akıcı, etkileyici bir dil ve anlatımı vardır.
Hikâyelerinde halkın günlük yaşamda kullandığı dili kullanmıştır.
İyi bir gözlemci olan sanatçının şiirsel bir anlatımı vardır.
Eserleri
— Hikâye: Semaver, Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Son Kuşlar, Alemdağ’da Var Bir Yılan, Az Şekerli, Tüneldeki Çocuk, Mahkeme Kapısı, Balıkçının Ölümü—Yaşasın Edebiyat
— Roman: Kayıp Aranıyor, Medar—ı Maişet Motoru (Birtakım İnsanlar)
— Şiir: Şimdi Sevişme Vakti