- Rubai, İslâmî edebiyata (divan edebiyatına) Farsların kazandırdığı bir nazım biçimidir.
- Rubai, 4 dizeden oluşan tek bir dörtlüktür. Dize kümelenişi ve uyak örgüsü şöyledir: aaxa
- Kimi zaman, bütün dizeleri birbirleriyle uyaklı olan rubailer de yazılmıştır: aaaa
- Arap edebiyatında rubaiye dü-beyt (iki beyit) denir (Araplar, beyiti nazım birimi saydıkları için, rubaiye de o gözle bakmışlardır).
- Rubai’de genellikle felsefî konular işlenmiştir.
- Genellikle mahlas kullanılmaz.
- Bir tek düşüncenin en kısa yoldan, en yoğun biçimde anlatılması zorunlu olan rubaide, dizeler ve beyitler arasında ister istemez anlam birliği ve bağlantısı vardır.
Fars ozanı Ömer Hayyam (XI./XII. yy.) bu türün en büyük ozanı sayılmaktadır. Divan edebiyatında ozanlar ara sıra rubai de yazmışlarsa da, rubai türünde yazmayı meslek edinen tek ozan Azmî-zâde Haletî’dir. (XVII. yy.)Mevlana 1500 felsefi rubaisi ile bu türün yaygınlaşmasını sağlamıştır. Yahya Kemal, Arif Nihat Asya ve Ümit Yaşar Oğuzcan bu türün günümüz edebiyatı temsilcilerindendir.
Yahya Kemal, Arif Nihat Asya ve Ümit Yaşar Oğuzcan bu türün günümüz edebiyatı temsilcilerindendir.
Rubai Örneği
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Ömer HAYYAM