- “Roman” sözcüğü, Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan halk kitlelerinin konuştuğu halk Lâtincesine verilen addır. Sonraları herkesin anlayabilmesi için bu dille yazılan destan ve hikâyelere “roman” adı verilmiştir. sözcüğün aslı buradan gelir.
- TDK Türkçe Sözlük’te roman sözcüğü “İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür” olarak açıklanmıştır.
- Roman, şiir ve hikâye gibi kesin olarak tanımlanamayan türler arasındadır. Roman tarihine bakıldığında her biri diğerinden çok farklı biçim ve içeriklere sahip sayısız eserin roman olarak adlandırıldığı görülür.
“Romandan maksat, hayatta geçmemişse bile, geçmesi mümkün olan bir vakayı (olayı), ahlak, adetler, hisler ve ihtimallerle bağlı tafsilatıyla birlikte tasvir etmektir.” (Namık Kemal)
“Roman denilen şey, bir insan cemiyeti içinde görülen durumlardan birini veyahut bazılarını kâğıt üzerine koymaktan ibarettir.” (Ahmet Mithat Efendi)
“Roman ahlakın aynasıdır. Onun objektifi gördüğü manzarayı alır. ” (Hüseyin Rahmi) “Roman, yol boyunca gezdirilen bir aynadır.” (Stendhal)
- Roman, gündelik, gerçek olaylara benzer olayları ele alarak gerçeğin nasıl göründüğünü ya da nasıl görünebileceğini göstermeye çalışır. Gerçekliği görme ve algılama biçimleri sürekli değiştiğinden roman da kendi iç gerçekliğini kurmak için anlatım tekniklerini sürekli değiştirmektedir. Bu nedenle çok değişik biçimlerde ortaya çıkan, çok biçimli bu türü belli kalıplar içinde sınırlayıp tanımlamak zordur.
- Roman, anlatmaya bağlı edebî metinler arasında yer alır. Anlatmaya dayalı metinler olay çevresinde meydana gelir. Romanda olay; kişiler, mekân (yer/çevre), zaman gibi unsurlarla birlikte anlatılır.
- Romanda olayları ve durumları okuyucuya aktaran bir de “anlatıcı” bulunur. Anlatıcı, yazarın anlatımı teslim ettiği kurgusal bir kişiliktir. Şiirde söyleyicinin konumu neyse romanda anlatıcının konumu da odur. Okur, romanda yazar yerine onun tarafından seçilmiş anlatıcı ile karşı karşıya kalır. Anlatıcının, bakış açısı dediğimiz konumu çerçevesinde olaylar ve durumlar ile karşı karşıya gelir. Anlatıcı, birinci kişi olabildiği gibi üçüncü kişi de olabilir.
- Romanın en önemli özelliği kurmaca olması, yani kurguya dayalı olmasıdır. Buradaki olay, yaşanmış olandan, bir başka söyleyişle biyografi, tarih, gezi yazısı, anı gibi insanların gerçek hayat maceraları üzerine yazılmış olanlardan farklıdır. Romancının hayal gücü, ruhsal yapısı, bilgi birikimi, duygu ve düşünce yoğunluğuyla oluşturulmuş bir dış dünyadır. Romanda anlatılanların gerçekte olmasına gerek yoktur ancak yazar olayları gerçekçi bir bakış açısıyla anlatabilir.
- Roman türü, Avrupa’da destan türünün geçirdiği değişim sonucu ortaya çıkmıştır. Günümüzde çok gelişmiş ve derinlikli bir edebî tür haline gelmiş olan roman, 15. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmıştır. Roman türünün ilk örneklerini Rabelais (Rable), Gargaunta ve Pentegruel adlı eserleri ile vermiştir. 16. yüzyılın sonlarına doğru kaleme alınan Cervantes’in (Sorvantes) Don Kişot adlı eseri, roman türünün ilk başarılı örneği kabul edilir. 17. yüzyılda İngiliz yazar Daniel Defoe’nun “Robinson Crusoe” adlı eseri türün ilk başarı örnekleri arasındadır.
- Roman, Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde girmiştir. Daha önce edebiyatımızda romanın yerini mesneviler ve halk hikâyeleri tutmaktaydı. Türk edebiyatı, roman türüyle ilk olarak Yusuf Kamil Paşa’nın Fransız yazar Fenelon’dan çevirdiği Telemaque (Telemak) adlı eseriyle karşılaşır. Söz konusu eser, edebiyatımızda ilk çeviri roman örneğidir.
Bilgi:
- Şemseddin Sami’nin “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” adlı eseri ise ilk yerli roman kabul edilir.
- Namık Kemal’in “İntibah” romanı ilk edebî roman, “Cezmi” ise ilk tarihî roman kabul edilir.
- Samipaşazade Sezai’nin “Sergüzeşt”, Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası”, Ahmet Mithat Efendi’nin “Felatun Bey ile Rakım Efendi”, Nabizade Nazım’ın “Zehra” adlı eserleri ilk roman örnekleri arasındadır.
- Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi gibi yazarlardan sonra roman türünün güzel örnekleri Halit Ziya Uşaklıgil ile verilir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Kemal, Tarık Buğra, Adalet Ağaoğlu gibi isimler Türk edebiyatında, roman türünde önemli eserler vermişlerdir.