Osmanlılarda Zanaat, Sanat ve Kültür Faaliyetleri ve Sosyal Yaşam Tyt Ayt Tarih
Osmanlılarda Zanaat, Sanat ve Kültür Faaliyetleri ve Sosyal Yaşam
I. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecine yabancı Osmanlı araştırmacısı Wittek, Anadolu’nun Türkleşmesini kafirlerle mücadele etmek için bir araya gelen, ganimet umuduyla dolu din mücahitlerinin Gaziler hareketine bağlamıştır. “Ölürsem Şehit dönersem Gazi” şeklinde bir anlayış gereği sürekli gaza ve cihat ruhu ile hareket edilmiştir.
II. Fethedilen ülkelerin vatan haline gelmesi süreci özellikle imar faaliyetleri ile önem kazanmıştır.
- Türkler girdikleri her yere ilk iş olarak cami, medrese, darüşşifa han, hamam, imaret vs kısaca külliye ve kervansaraylar inşa ederek Türk İslam kimliğinin yerleşmesini sağlamışlardır.
- Türkler bu anlayışı biraz da İslamiyetin onlar üzerindeki etkisi ile yapmışlardır.
- Kuranı Kerim’de yer alan “Hayrat Yapmaya Koşun” ayeti doğrultusunda “Hayrat ve Vakıf” kültürüne yer vermişlerdir.
- Ülke meseleleri ile ilgili siyasi konular ve siyasal gelişmelerde halkı bilinçlendirmek, yönlendirmek ve canlı tutmak için camilerden yararlanılmıştır.
- İznik’te Hacı Özbek ve Bursa’da Orhangazi camileri Osmanlı dini mimarisinin ilk örnekleridir.
- Osmanlı mimarisinde özellikle sadece camiler değil ikinci Murat’ın Ergene’de yaptırdığı Taşköprü, bölgeyi hem yaşanılacak bir yaşam alanına hem de Türklerin iskan edileceği yeni alanlara kavuşmasına ortam hazırlamıştır.
III. Sınırların genişlemesine bağlı olarak Osmanlı Klasik dönemde mimari de ilk örnek 1506 da yapılan Bayezit camiidir.
- Osmanlı’da Mimar Sinan mimaride zirve yapmış, ilk 300 yılında Osmanlı’nın en şaheser eserlerini inşa eden sanatkar olmuştur. “Şehzade Camii çıraklık, Süleymaniye Camii kalfalık ve Selimiye Camii ustalık eserimdir.” diyerek de zirveye tırmanışını özetlemiştir.
- Yine kuruluş yıllarında Bursa Ulu Cami, üzerindeki sade hat yazı sanatı ile dikkat çekmiştir.
- Bursa’daki Kozahan, Çelebi Mehmet döneminde yapılan Geyve Hani, yine Bursa’daki Emirhan’ı ve Kaptan Hani, İstanbul’da yapılan Kürkçü Hani hem kervanları için birer barınak hem dükkanlar için bir çarşı vazifesi görmüştür.
1682 tarihli fırıncılar esnafıyla ilgili bir fermanda şöyle denilmektedir:
“…. Ekmekçilerin işlediği ekmeklerin çöreklerin yanığı olmaya, gözlenip eksik ölçü ve dirhemine bir akçe cerime alına. Çörek, ekmeğin yarısı kadar işlene bir muduna (400 gr kadar) bir vakıyye (40 gr) yağ koyalar ve değirmenciler değirmende tavuk besleyip halkın ununa ve buğdayına zarar etmeyeler. Ve kimsenin buğdayını değiştirmeyeler ve değirmeni başıboş bırakmayalar ve yabana gitmeyeler ve taşlarını vakit geldikçe düzelteler ve haklarından artık tereke almayalar.”