Osmanlı Devleti, toprak sistemini oluştururken kendinden önceki Türk İslam devletlerinin toprak sisteminden yararlanmakla birlikte toprağın kullanımı konusunda Roma, Bizans ve İran medeniyetlerinde uygulanan sistemi kendi döneminin şartlarına uyarlayarak faydalanmıştır.
Osmanlı Toprak Yapısı
Osmanlı toprak sisteminde arazi genel olarak mirî, vakıf ve mülk olmak üzere üçe ayrılmıştır. Osmanlı Devleti’nde ekilebilen toprakların çoğu devletin malıydı. Miri arazi denilen bu toprakları kullanma hakkı reayanındı. Toprağı işleyen reaya, elde ettiği ürün üzerinden vergi öderdi.
Mirî Arazinin Bölümleri
Dirlik: Gelirleri devlet memurlarına maaş karşılığı olarak verilen topraklardır. Dirlik toprakları gelirine göre has (yıllık geliri yüz bin akçeden fazla olan topraklar), zeamet (yıllık geliri yirmi bin ila yüz bin akçe arasında olan topraklar) ve tımar (yıllık geliri yirmi bin akçeye kadar olan topraklar) şeklinde üçe ayrılırdı. Dirlik sahipleri gelirlerinin bir bölümüyle cebelü adı verilen asker beslemek zorundaydı.
Paşmaklık: Gelirleri saray kadınlarına (padişah anneleri, kızları ve eşleri) ayrılan topraklardır.
Arpalık: Saray adamlarına ve ilmiye sınıfından bazı yüksek rütbeli kişilere çalıştıkları süre içinde maaşlarına ek olarak verilen arazilerdir.
Yurtluk ve Ocaklık: Bir bölgenin Osmanlı Devleti’ne katılmasında etkili olan ve devlete bağlılıklarını bildiren mahalli beylere, kale muhafızlarını, sınırları koruyanlara verilen, tersanelerin ihtiyaçlarına ayrılan arazilerdir.
Malikane: Osmanlı Devleti’nin; fetihleri kolaylaştırmak ve teşvik etmek için seferlere katılan önemli komutanlara, dervişlere ve ahilere fethedilen ülkelerde verilen topraklardır.
Mukataa: Gelirleri doğrudan devlet hazinesine gitmek üzere ayrılmış topraklardır.
Vakıf Arazi
Hayırsever mülk sahiplerinin gelirleriyle sosyal amaçlı kurumların giderlerinin karşılanması için vakfettikleri arazilerdir. Bu arazileri reaya işlemekte, reayanın vermesi gereken vergiler sadece vakıf giderleri için harcanmaktadır.
Mülki Arazi
Mülkiyeti kişilere ait olan topraklardır. Bu toprakların sahipleri arazilerini satma, vakfetme ve hibe etme hakkına sahiptir.
Öşrî Topraklar: Fetihlerden önce sahipleri Müslüman olan veya fetih sırasında İslam’ı kabul eden kişilere ait topraklara öşrî topraklar denilmektedir. Bu tür toprak sahipleri ürettikleri üründen belirli bir miktarı “öşür” olarak devlete öderlerdi.
Haracî Topraklar: Mülkiyeti gayrimüslimlere ait topraklardır. Bu tür topraklara sahip olan kişiler, ürettikleri üründen belirli bir miktarını “haraç” olarak devlete öderlerdi.
Osmanlıda Çifthane Sistemi
Çifthane sistemi üç unsurdan oluşurdu. Bunlar devletin işlenmesi için verdiği mirî arazi, bu araziyi işleten hane halkı, arazinin koşum gücü olan bir çift öküz. Bir çift öküzün işleyebildiği arazilerin tümüne çiftlik, köylü ailesine ise hane denmiştir. Çiflhane sisteminde; ailenin emeği, bir çift öküz ve işlenen arazi bir üretim birimini ve dolayısıyla vergiye tabi bir üretim ünitesini oluşturmuştur. İşlenen toprağın mülkiyeti devlete ait olduğundan çiftçi ailenin elindeki araziyi satması, hibe veya vakfetmesi yasaktır. Tahrir defterleriyle kayıt altına alınan bu arazileri işleyenlerden “çift resmi” adı altında vergi alınmıştır.
Çifthane Sisteminin Amaçları
- Devletin, toprak ve reaya üzerinde kontrolünü sürdürmek
- Zirai üretimin sürdürülmesini garanti altına almak
- Çiftliklerin dağılmasını, tarlaların bağ bahçe hâline gelmesini engellemek
- Ekonominin temeli olan tarımın belirli ellerde toplanmasının önüne geçerek büyük çiftlik sahiplerinin ortaya çıkmasını engellemek
Bilgi: Osmanlı Devleti tarımsal üretim faaliyetlerinin sürekliliğini sağlamaya yönelik önlemler almıştır. işlediği toprağını haklı bir neden olmaksızın terk ederek başka yerlere göç eden veya başka işlerle uğraşmaya başlayan dolayısıyla arazisini üç yıl boş bırakan kimselerden “çiftbozan resmi” adı altında bir vergi alınması bu önlemlerdendir.