<>

Osmanlı Devleti’nde Modern Ordu Teşkilatı ve Yurttaş Askerliği 11. Sınıf Tarih

XIX. Yüzyıla Kadar Dünyada ve Osmanlı Devleti’nde Askerlik

  • İlk Çağ’dan itibaren dünyada askerlik, mesleği askerlik olan kişilerin dışında, ya belirli bir süre için zorunlu askerlik hizmetine alınan yetişkin kişilerden ya da gönüllülerden oluşurdu.
  • Eski Mezopotamya toplulukları ve Anadolu’da devlet kurmuş uluslar, Mısır, Eski Yunan, Roma ve Persler düzenli ve örgütlü askerliği uygulamış İlk Çağ ulusları arasında yer almıştır.
  • İslam Öncesi Türklerde savaş zamanı savaşacak durumdaki herkes orduya katılırdı.
  • Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyıla kadar ordunun büyük bölümü 1826’da Yeniçeri Ocağı kaldırılıncaya kadar tımarlı sipahiler ve yeniçerilerden oluşuyordu. Yeniçeriler düzenli ordunun sürekli askerleriydi. Tımarlı sipahiler ise yalnızca savaş zamanlarında orduya katılırlardı. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra bir süre süresiz askerlik uygulandı.
  • Gayrimüslimler askerlik yapmadıkları için “Cizye” vergisi ödemişlerdir.

Yurttaş Askerliğinin Doğuşu ve Gelişmesi

Yurttaş Askerliği Nedir?

Devlet için belirli bir süre bedelsiz veya sembolik bir ücret karşılığında askerlik görevini yerine getirmektir.

Yurttaş Askerliği Nasıl Doğdu?

Napolyon Savaşları (1792 – 1815) sırasında Fransa’da, bütün sağlıklı erkekler askere alınmıştır. Aynı savaşlar sürecinde Prusya, erkekleri askerlik eğitimi için bir süre askere çağırmaya başladı. Böylece modern anlamda yurttaş askerliği kavramı dünyada kabul görmeye başlamıştır.

Yurttaş Askerliğinin Doğmasının Temel Nedeni Nedir?

Gelişen silah teknolojilerine bağlı olarak bir yandan profesyonel asker ihtiyacının azalması (Sadece teknik ağır silahlarda uzmana ihtiyaç duyulmuş piyade savaşçılar için ayrı bir profesyonellik ihtiyacı duyulmamıştır.) savaşlarda artan askeri kayıplar nedeniyle cephedeki asker ihtiyacını hızla karşılama amacı yurttaş askerliğin doğmasına neden olmuştur.

Osmanlı Devleti’nde Batı Tipi Ordu Çabaları

Nizam-ı Cedit (1792)

Osmanlı Devleti’ndeki ilk batı örneğinde kurulan ordu olsa da Kabakçı Mustafa İsyanı ile varlığına son verilmiştir.

Sekban-ı Cedit (1808)

II. Mahmut tarafından Nizamı Cedit’in yerine kurulsa da Yeniçerilerin tepkisi ile kaldırılmıştır.

Eşkinci Ocağı (1826)

II. Mahmut tarafından Sekban-ı Cedit’in yerine kurulmuştur.

Yeniçeri Ocağı’nın Kaldırılması – Vaka-i Hayriye (1826)

Yeniçerilerin batı tipi ordu olan Sekban-ı Cedit’e tepki göstermesi sonucu halk ve Sekban-ı Cedit birleşerek Yeniçeri ordusuna son vermiştir.

Asakir-i Mansure- i Muhammediye (1829)

Yeniçeri Ocağı’nın yerine kurulan yeni ve batılı ordudur.

Osmanlı Devleti’nde Yurttaş Askerliğinin Doğması ve Gelişmesi

Tanzimat Fermanı (1839)

Askerlik her erkek için vatan hizmeti olarak kabul edilmiş ve böylece Osmanlı Devleti’nde de yurttaş askerliğine ilk adım atılmıştır.

1843’te kura usulü kabul edildi. Buna göre askere alınan kişiler, beş yıl zorunlu askerlik yapıyordu. Sonraki yedi yıl için yedeğe ayrılıyor ve bu süre içinde yılda bir ay askerlik eğitimi görüyorlardı.

Islahat Fermanı (1856)

Müslüman olmayanların tepkisi sonucu Müslüman olmayanlar bedel ödeme suretiyle askerlikten muaf tutulmuştur.

1869’da zorunlu askerlik süresi altı yıl, yedek askerlik süresi de 14 yıl olarak belirlendi.

1916’da Osmanlı uyruğundaki herkesin askere alınması zorunluluğu getirildi. 45 yaşına kadar herkes yedek asker sayıldı.

Silah Teknolojisinin Savaşa Yansımaları

Askeri kayıplar arttı.

Savaşların yıkıcı etkisi arttı.

Savaşta insan sayısından öte teknoloji önemsenmeye başlandı.

Modern Savaş Teknolojisinin Osmanlı Devleti’ne Etkileri

Osmanlı Devleti Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiremediği gibi bilim ve teknoloji açısından da geri kalmıştı. Bu nedenle silah ihtiyacını daha çok ithalat yoluyla karşılamaya yönelmiştir.

İşe Yaradı mı?

Osmanlı Devleti’nin teknolojik silah ihtiyacını karşılamak için doğrudan ithalata yönelmesi bir yandan ağır bir ekonomik fatura çıkarırken diğer yandan bu silahları kullanacak uzmanların olmaması veya bu silahları savaş alanında savaş stratejilerine dâhil edecek subayların yetiştirilememesi istenen sonuçların alınmasını engellemiştir.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Osmanlı Devleti'nde Modern Ordu Teşkilatı ve Yurttaş Askerliği konu özet 11. sınıf

III. Selim ve Nizam—ı Cedit Ordusu

1787—1792 Osmanlı-Rusya ve Avusturya Savaşlarının sona ermesinin ardından Sadrazam Koca Yusuf Paşa, bu cephelerden İstanbul’a dönerken beraberinde birkaç Avrupalı subay da getirmiştir. Bu subaylar Levent çiftliğinde az sayıda askere eğitim yaptırmakla görevlendirilmişler ve böylece Nizam-ı Cedit ordusun da çekirdeği ortaya çıkmıştır.

III. Selim Dönemi'nde askerî alandaki çalışmaların en önemli ayağını oluşturan ve Batı tarzında kurulan ilk ordu Nizam-ı Cedit Ordusu olarak adlandırılmıştır. 'Yeni Düzen’ anlamına gelen Nizam-ı Cedit kavramı, III. Selim Döneminin geneli için kullanılan bir isim olmuştur.

III. Selim Devrinde yeni bir ordu kurulması düşüncesinin temel sebebi, Yeniçeri Ocağı'nın ıslahat yoluyla düzeltilemeyecek durumda olmasıdır. Birçok alanda ıslahat yapılması ihtiyacınıgören III. Selim, tahta henüz çıktığı sıralarda yenileşme düşüncesini benimsemiştir. Açık fikirli ve yenilik taraftarı bir ekibi toplantıya çağıran III. Selim, 'Meşveret Meclisi’ denilen bu ekibin başına da Rumeli Kazaskeri İsmail Paşazade İbrahim İsmet Bey'i getirmiştir.

72 maddeden oluşan Nizam-ı Cedit programı uygulanırken Osmanlı Devleti, özellikle Fransa'dan yararlanmış, özellikle askerî alanda Fransız uzmanların katkısını sağlamıştır. Ordunun teknik ihtiyaçlarını karşılamak için 1796’da Fransa'dan top, humbara dökümcüsü, top kundağı ve tüfekçi işçileri getirilmiştir. Fransa dışında Prusya'dan da subay ve danışmanlar getirilmiş ve bunlardan Albay Von Goetze, 1798'de III. Selim'in isteği üzerine Osmanlı kara birliklerinde incelemelerde bulunmuştur.

III. Selim, Yeniçerilerin düşmanlıklarının kazanılması durumunda, çıkacak bir isyanla yeni orduya halel gelebileceğini görmüştür. Bu sebeple Nizam—ı Cedit ordusu ayrı bir ocak olarak değil, Bostancı, Tüfenkçi Ocakları adıyla ’Bostaniyan-ı Hassa Ocağı'na bağlanmıştır.

Nizam-ı Cedit ordusunun ilk kışlası Cezayirli Gazi Hasan Paşa'ya ait olan Levend Çiftliği'nde kurulmuştur. Daha sonra artan Üsküdar'da bugünkü Selimiye Kışlası'nın temelleri atılmıştır. Askerler 25 yaşını geçmemiş, temiz ailelere mensup yiğit gençlerden seçilmiştir.

Batı tarzında kurulan Nizam— ı Cedit ordusunun masraflarını karşılamak üzere irad-ı Cedit vergisi konulmuş ve buradan elde edilen gelirle İrad-ı Cedit hazinesi oluşturulmuştur. Yine III. Selim döneminde, Kara ve Deniz Mühendishaneleri, tersanecilik ve hafif topçu ocağı geliştirilmiş, yeni ordunun eğitimi için de Avrupa’dan subaylar getirilmiştir. Nizam-ı Cedit ordusu, Napolyon'un Mısır’ı işgali sırasında Akka kalesi önlerinde Fransız ordusunu yenilgiye uğratmıştır.

Şehzadeliğinden itibaren, Fransa ile yakın ilişkiler kurmuş olan III, Selim, yaptığı askerî reformlarda da çoğunlukla Fransız uzmanlardan yararlanmıştı. Ancak İngilizlerle mücadele içerisinde olan Fransa, İngiltere'nin Hindistan’la olan irtibatını kesmek ve Doğu Akdeniz’deki konumunu güçlendirmek amacıyla Mısır'ı işgal etmiştir. Böylece Afrika’da bir sömürge imparatorluğu kurmak ve çökmekte olan Osmanlı Devletinden pay almak isteyen Fransa, Osmanlı'ya karşı saldırgan bir siyaset izlemiştir.

Fransa'nın bu işgaline karşı başarılı bir savunma yapan Nizam-ı Cedit ordusu, Fransızların Suriye’ye doğru ilerlemesini önlemiş ve Fransızları Mısır’dan da İngilizlerle Rusların yardımıyla çıkarmıştır. Bu savaşlar Osmanlı Devleti'nin Nizam-ı Cedit Ocağı’nı kurmaktaki haklılığını göstermektedir. Yeni ordunun Akka zaferindeki başarıları kısa bir süre olumlu etki sağlamış olsa da Yeniçerilerin rahatsızlığını iyiden iyiye artırmıştır.

Padişah III. Selim'in bütün gayretlerine rağmen Nizam-ı Cedit’e olan düşmanlık her geçen gün aitmiş, Yeniçerilerin dışında, üzerilerindeki devlet otoritesinin güçlenmesini istemeyen Ayanlar ve ulema da çoğunlukla Nizam-ı Cedit’e karşı çıkmıştır. Sanata düşkün olan padişahın düzenlediği eğlenceler de Nizam-ı Cedit aleyhine kullanılır hale gelmiştir.

1806—1812 Osmanlı Rus Savaşının başlaması üzerine ordunun büyük bir kısmı cepheye yürüyünce İstanbul’da bir grup yeniçeri güvenlik amacıyla bırakılmıştı. Yeniçeri ileri gelenlerinden Kabakçı Mustafa isimli bir çavuş öncülüğünde ayaklanan yeniçeriler, III. Selim’i tahttan indirmişler, yeğeni IV. Mustafayı tahta çıkarmışlar ve yeni padişaha Nizam—ı Cedit ordusunu kaldırtmışlardır.