Osmanlı Devleti’nde egemenlik anlayışının temeli Türk geleneklerine, İslam hukukuna ve fethedilen bölgelerin geleneksel uygulamalarına dayanıyordu.
Osmanlı Devleti’nde yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerini kendisinde toplayan padişah, ülkenin mutlak hâkimiydi. Ancak padişahlar uygulamalarında, İslam hukukuna ve Türk töresine ters düşmemeye özen gösterirdi.
Osmanlı padişahlarının halka adaletli davranmak, ülkeyi kanunlara uygun bir şekilde yönetmek, yeni yerler fethetmek. sınırları güvenlik altına almak ve halkın refahını artırmak gibi görevleri vardı.
Eski Türk devletlerinde hâkim olan, “Ülke, hanedan üyelerinin ortak malıdır.” anlayışı, Osmanlı Devleti’nde de benimsendi. Ancak bu kural, hanedan üyeleri arasında taht kavgalarının yaşanmasına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmasına neden oldu. Bu durumu engellemek isteyen I. Murat, “Ülke, padişah ve oğullarının ortak malıdır.” anlayışını benimsedi.
Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde çıkarılan Kanunname-i Ali Osman ile devletin bütünlüğünü korumak için padişahlara kardeşlerini öldürebilme hakkı verildi. I. Ahmet Dönemi’nde ise, “Yönetim hanedanın en büyük ve olgun üyesinin hakkıdır.” anlayışı benimsenerek veraset sisteminde ekber ve erşed uygulaması başlatıldı.
Osmanlı Devleti’nde 16. yüzyıla kadar şehzadeler, yönetim alanında tecrübe kazanmaları için lala adı verilen tecrübeli devlet adamlarıyla birlikte sancaklara yönetici olarak gönderilirlerdi.
Osmanlı Devleti’nde Divan-ı Hümayun denilen bir kurul, devlet işlerinde padişaha yardımcı olurdu. Divan-ı Hümayun, Osmanlı padişahlarından Orhan Bey zamanında kuruldu.
Divan-ı Hümayunda devletin askerlik, maliye, adalet ve yönetim işleri görüşülerek karara bağlanırdı. Ancak son söz padişaha aitti.
Bu durum Divanın danışma meclisi özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. Divanda ayrıca hukuki konulara da bakılırdı. Kadıların verdiği kararlara itiraz edenlerin davaları burada tekrar incelenirdi. Bu yönüyle Divan-ı Hümayun, bugünkü anlamda yüksek mahkeme özelliği de taşıyordu. Ayrıca Divan bugünkü Bakanlar Kuruluna benzer bir yapıya sahipti.
Divan-ı Hümayun, II. Mahmut Dönemi’nde kaldırılarak yerine Avrupa tarzında düzenlenen nazırlıklar (bakanlıklar) kuruldu. Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılda Batı’daki gelişmelere ayak uydurmak için yeni yönetim anlayışları benimsenerek padişahın yetkileri sınırlandırıldı. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerindeki uygulamalarla padişahın yetkilerinde düzenlemeler yapılarak halkın yönetime ortak olması sağlandı.