ORTA ÇAĞ’DA BİLİM, KÜLTÜR, SANAT
— Orta Çağ, Avrupa için karanlık bir çağ iken İslam’ın Altın Çağı’dır. Bu dönemde İslam felsefesi, bilimi ve teknolojisi Batı Avrupa’dan çok daha fazla gelişmişti. İslam âlimleri eski kaynakları incelediler ve bunlara kendilerinin yeni buluşlarını da ekleyerek yeni bir kültür oluşturdular. İslam medeniyetinin temel eğitim kurumları olan medreseler; dünyadaki ilk üniversitelerin temellerini oluşturdular, bilim ve uygarlığın gelişmesine öncülük ettiler.
— Romen rakamlarının yerini onluk sisteme dayalı numara sisteminin alması matematiksel işlemlerde kolaylık sağladı. 12. yüzyıldaki Latince çeviriler, Aristoteles’in felsefesine ve 12. yüzyılın Rönesansı olarak bilinen İslam bilimsel gelişmelerine olan ilgiyi artırdı.
— Ticaret yollarının eskiden olduğu gibi güvenli hale gelmesi ve düzenli ekonomik gelişme, ticaretin gelişmesine zemin hazırladı. Bu durum getirdiği ekonomik zenginlik, bilim ve sanatın gelişmesini daha da hızlandırdı.
— İslam bilginleri, başta Antik Çağ düşünürleri olmak üzere Kadim Dünya’nın bilgi birikimini tercüme ederek kendi birikimleriyle yorumlamışlar ve geliştirmişlerdir. Böylelikle Abbasiler Dönemî’de “İslam Rönesansı” adı verilen yeni bir aydınlanma dönemi başlamıştır. Zengin ve güçlü Müslüman sultanlarının bilim ve kültüre verdiği destek, bu aydınlanmayı tüm İslam dünyasına yaymıştır. Başta Farabi, İbni Sina, Biruni, Harezmî, Ömer Hayyam, İbn Haldun gibi bilim insanları bu aydınlanmanın önc ü yapmışlardır. Farabi’nin Aristo’nu eserlerini inceleyerek onun görüşlerini geliştirmesinden dolayı kendisine “Muallim-i Sani/ İkinci Öğretmen” unvanı verilmiştir. Kadim Dünya’nın kadim dilleri (Sanskritçe, Latince, Yunanca, Arapça, Pehlevice-Farsça, Türkçe, Çince) arasında yapılan çeviriler bu bilgi birikimini geniş alanlara yaymıştır.
♦ Özellikle Semerkant, Buhara, Bağdat, Kahire gibi şehirler önemli bir bilim ve kültür merkezi haline gelmişlerdir.
— İslam dünyası Orta Çağ’da böyle bir zenginlik ve aydınlanmanın içindeyken, Batı dünyası ise tam tersi bir durumdaydı. Aynı dönemde Avrupa’da kilise baskısı (Skolastizm) yüzünden bireysel yaratıcılık gelişememiş, bilimsel faaliyetler durmuş, bireysel yaratıcılığın yerine anonim bir sanat anlayışı ortaya çıkmıştır.
— İlk Çağ’da ortaya çıkan ve Orta Çağ’da da Müslüman bilim insanları tarafından geliştirilen kadim bilim anlayışı bir bakıma mutlak hakikat arayışı idi. Bu dönemde bilim; din veya felsefe ile bağlantılı teorik (nazari) bir fikri faaliyet olarak yürütülmüştür. Bu süreçte gelişen tıp, astronomi ve coğrafya bilimleri amaç, konu ve yöntem açılarından modern çağın uygulamalı fen-mühendislik bilimlerine önemli bir miras devretmiştir.
— 11. yüzyılın Avrupa’daki ana eğitim kurumları olan katedral okulları ve manastırların dışında Avrupa’nın belli başlı şehirlerinde üniversiteler kuruldu. Böylece eğitim geniş kitlelere ulaşmaya başladı. Sanatta, müzikte ve dini eserlerde gözle görülür gelişmeler görüldü. Avrupa’da görkemli katedraller inşa edildi.
— 12 ve 13. yüzyılda Avrupa’da köklü yenilikler, geleneksel üretim şekillerinde ve ekonomide köklü değişiklikler yaşandı. Bu dönem, doğudan matbaa, kâğıt, barut, ipek, pusula gibi yeniliklerin alındığı dönemdir. Ayrıca gemicilik ve saat yapımında büyük gelişmeler görülür ve bu gelişmeler Coğrafi Keşiflere zemin hazırlamıştır. Çeşitli konularda yazılmış çok sayıdaki Arapça ve Yunanca eser, Avrupa dillerine çevrilmiştir. Bu eserlerden biri de İbni Sina’nın Kanun-i Fit’tıp adlı eseridir.