Bir şeyin niteliklerini olduğundan büyük ya da küçük göstermeye mübalağa (abartma) denir.
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
Bu beyitte, akıncılarımızın düşman üzerine büyük bir hızla atıldıklarını anlatmak için “uçtuk” kelimesi kullanılarak mübalağa yapılmıştır. Akıncılar ne kadar hızlı koşarlarsa koşsunlar uçamazlar fakat şair, mübalağa yaparak akıncılarımızın hızını daha etkili şekilde anlatmış oluyor.
- “Ağzımdan bal damlıyor.” (Gerçekte ağızdan bal damlaması imkansızdır.)
- “Bir ömür boyu ağladım.” (Gerçekte bir insan ömrü boyunca ağlayamaz.)
- “Sesi gök gürültüsünü andırıyordu.” (Gerçekte bir ses gök gürültüsü kadar gür olamaz.)
- “Seni görmeyeli yıllar oldu.” (Gerçekte aradan çok uzun zaman geçmemiş olsa da abartma yapılmıştır.)
- “Bu kadar yükü bir karınca bile taşıyamaz.” (Gerçekte bir karıncanın taşıyabileceğinden çok daha az yükten bahsediliyor.)
- “O kadar güldüm ki karnım ağrıdı.” (Gerçekte gülmekten karnın ağrıması mümkün değildir.)
- “Gözlerinden okyanuslar aktı.” (Gerçekte gözden okyanuslar akması mümkün değildir.)
- “Yüzlerce insan kalabalığı caddeyi doldurmuştu.” (Gerçekte yüzlerce olmasa da çok kalabalık bir durum abartılı şekilde ifade edilmiştir.)
- “Ağlayarak günler geçirdim.” (Gerçekte günler boyunca ağlamak mümkün olmasa da, uzun süre ağladığı abartılı şekilde ifade edilmiştir.)
- “Söylediği sözler kalbimi dağladı.” (Gerçekte sözlerin kalbi dağlaması imkansız olsa da, sözlerin çok etkili olduğu abartılı şekilde ifade edilmiştir.)
- “O kadar yorgundum ki, bir adım daha atacak gücüm kalmamıştı.” (Gerçekte bir adım bile atamayacak kadar yorgun olmak mümkün olmasa da, çok yorgun olduğu abartılı şekilde ifade edilmiştir.)
- “Güneş adeta ateş saçıyordu.” (Gerçekte güneşin ateş saçması mümkün olmasa da, çok sıcak olduğu abartılı şekilde ifade edilmiştir.)