Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) 12. Sınıf
Mondros Ateşkes Anlaşması’nın Maddeleri ve Uygulanması
- İtilaf Devletleri, Bulgarlarla ateşkes anlaşması yaptıktan sonra İstanbul ve Boğazlar bölgesi üzerine yönelmişlerdi. İttihat ve Terakki Partisi bu gelişmeler üzerine 8 Ekim 1918’de hükümetten çekildi. 14 Ekim 1915’de Ahmet İzzet Paşa yeni hükümet kurdu ve ilk iş olarak Kutülamare Savaşı’nda esir alınan İngiliz generali Townshend aracılığıyla İtilaf Devletleri’nden ateşkes isteğinde bulundu.
- Bunun üzerine Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri temsilcileri arasında ateşkes görüşmeleri yapıldı. Osmanlı Devleti’ni Bahriye Nazırı (Deniz Bakanı) Rauf (Orbay) Bey, İtilaf Devletleri’ni ise İngiliz Amirali Calthorpe (Kaltorp) temsil etti. Görüşmeler sonunda Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandı (30 Ekim 1918).
Osmanlı Devleti için çok ağır koşullar taşıyan bu antlaşmaya göre;
- Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak ve bu yerlerdeki istihkamlar, İtilaf Devletleri’nce işgal edilecekti. (Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığı ve İstanbul, tehdit altına girmiştir.)
- Osmanlı ordusu terhis edilecek, orduya ait silahlar, cephane, donatım ve taşıtlar İtilaf Devletleri’nin emrine verilecekti. (Osmanlı Devleti, askerî yönden savunmasız duruma getirilmiş, Anlaşma Devletleri’nin işgallerini kolaylaştırmıştır.)
- Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecekti.
- Bütün haberleşme, ulaşım araç ve gereçleri, İtilaf Devletleri denetimi altında bulundurulacaktı (Anlaşma devletleri bununla kendilerine karşı yapılabilecek hareketleri zamanında öğrenmeyi ve direnişleri bastırmayı amaçlamışlardır.)
- İtilaf Devletleri, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecekti. (7. madde) (Anlaşma Devletleri işgallerini bu maddeye dayandırmışlar ve Wilson İlkeleri’ne de ters düşmekten kurtulmuşlardır.)
- Trablus ve Bingazi’deki bütün Türk subayları, en yakın İtalyan garnizonuna; Hicaz, Yemen ve Irak’ta bulunan, askerî birlikler ise İtilaf Devletleri’ne teslim olacaklardı.
- Doğu Anadolu’daki altı ilde (Sivas, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır, Elazığ) karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri, bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebilecekti (24. madde). (Anlaşma Devletleri bu illeri kapsayan bölgede bir Ermeni Devleti kurmayı amaçlamaktadırlar.)
- İtilaf Devletleri’nin bütün esirleri ile Ermeni esirleri, şartsız olarak İstanbul’da teslim edilecekti.
- Osmanlı demir yollarından İtilaf Devletleri yararlanacaklar ve Osmanlı ticaret gemileri İtilaflar’ın hizmetinde bulundurulacaktı.
- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekti.
Mondros Ateşkes Anlaşması’na Yönelik Tepkiler
Azınlıkların Tutumları
Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklardan Rumlar ve Ermeniler Mondros’tan sonra ortaya çıkan durumdan yararlanmak istediler. Bunların temel amacı ya işgalleri kolaylaştırmak ya da bağımsız devlet kurmaktı. Azınlıklar işlerini kolaylaştırmak amacıyla çeşitli cemiyetler kurdular. Bunlar:
Mavri Mira: Rumlar tarafından Batı Anadolu ve Trakya’yı Yunanistan’a katmak için kuruldu.
Pontus Rum: Trabzon ve çevresinde Rum devleti kurmak için oluşturuldu.
Etnik-i Eterya: Bizans İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak için kuruldu.
Ermeni Taşnak ve Hınçak: Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesi için çalışmıştır. Ayrıca Çukurova çevresinde bir Ermeni devleti kurmak için Ermeni İntikam Alayı oluşturuldu.
İstanbul Hükümeti’nin Tutumu
İstanbul Hükümeti işgaller karşısında tamamen sessiz kaldı. Onlara göre işgalci güçlere karşı koymak imkansızdı. Osmanlı Devleti’nin devamı, padişah – halifenin varlığı her şeyden önemliydi. Bu nedenle tamamen yok olmaktansa küçük bir toprak parçası üzerinde büyük devletlerden birinin himayesinde de olsa devletin varlığını devam ettirmek önemliydi. İtilaf Devletleri’ne karşı gelmek onların isteklerini daha da artırabilirdi. Bu nedenle onların istekleri derhal yerine getirilmeliydi. İstanbul Hükümeti’nin bu görüşlerini destekleyen bir çok cemiyet kurulmuştur. Bunların başlıcaları; Sulh ve Selameti Osmaniye Cemiyeti, Hilafet ve Saltanat yanlıları Cemiyeti, İngiliz Muhipler (severler) Cemiyeti, Wilson İlkeleri Cemiyeti, Teali İslam Cemiyeti ve Kürt Teali Cemiyeti’dir. Bu cemiyetlerin en önemli özelliği İstanbul Hükümeti ve padişahı desteklemeleri, milli mücadele hareketine karşı olmaları, manda ve himaye fikrini savunmalarıdır.
Türk Halkının Tutumu
Türk halkı başlangıçta haklarını hukuksal yollardan aramaya çalışmıştır. Ancak Ermeni ve Rum işgallerinin başlaması, tepkilerini sertleştirmiştir. Bu amaçla bir taraftan müdâfaa-i hukuk cemiyetleri kuruluriken bir taraftan da Kuva-yı Milliye birlikleri kurularak silahlı direnişe başlanmıştır. Milli Cemiyetler (Yararlı Cemiyetler): Türk halkının haklılığını dünyaya duyurmak, Türklerin çoğunlukta yaşadığı toprakların işgalini hukuki yollardan engellemek için çalışmıştır. Bunların başlıcaları:
- Doğu Anadolu Müdâfaa- i Hukuk Cemiyeti
- Trakya Paşaili Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti
- İzmir Müdâfaa- i Hukuk Osmaniye Cemiyeti
- Redd-i İlhak Cemiyeti
- Trabzon Muhafaza-i Hukuki Milliye Cemiyeti
- Kilikyalılar Cemiyeti
- Milli Kongre Cemiyeti (Daha çok basın yayın yolu ile çalışmıştır) Milli Cemiyetlerin Ortak Özellikleri: Kuruluşlarında vatan, millet ve Türklük duygusu vardır. Bölgesel kurtuluş yolları aramışlardır. Milli Mücadelenin başlamasını sağlamışlardır. İşgallere karşı basın yayın ve hukuki yollardan mücadele etmeye çalışmışlardır. İşgallere karşı olmaları ve milli bilincin oluşmasını amaçlamışlardır. Sivas Kongresi’nde birleştirilmişlerdir.
Mustafa Kemal’in Tutumu
Mondros Ateşkesi imzalandığı sırada Suriye’de Yıldırım Orduları Grup Komutanı olan Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldi. Aynı gün İstanbul’a gelmiş olan İtilaf Devletleri donanmasını gören Mustafa Kemal “Geldikleri gibi giderler” diyerek mücadele edeceğini ifade etmiştir. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da bulunduğu sürece yurdun kurtuluşu için çalışmalar yapmış, ancak burada bir şey yapılamayacağını görmüştür. Mustafa Kemal, Anadolu’daki milli cemiyetlerin birleştirilmesi ve Türk halkının yeterince bilinçlendirilmesi halinde kurtuluşun mümkün olduğuna inanıyordu. Bunun için de Anadolu’ya geçmek istiyordu. Bu sırada 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun’a gitmesi, orada hem ordunun hem de asayişin sağlanması, hem de bölgedeki Türklerle Rumlar arasındaki çatışmaları önlemesi istendi. Mustafa Kemal bu kararı Milli Mücadele hareketi için bir fırsat olarak değerlendirip kabul etti. 19. Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele hareketini başlattı.
Yeni Bir Dünya Hayali (Wilson İlkeleri)
- ABD Başkanı Woodrow Wilson 8 Ocak 1918 tarihinde Amerika Kongresi’nde yaptığı konuşmada, I. Dünya Savaşı’nın bir an önce sona ermesi için 14 maddelik bir bildiri yayımladı.
- Wilson İlkeleri’nin özü şöyleydi: Savaşın sonunda galip devletler, savaşı kaybeden devletlerden toprak almayacaklar ve yenilen devletler tazminat ödemeyeceklerdi. Devletlerin siyasi bağımsızlıklarını, toprak bütünlüklerini garanti altına almak amacıyla Cemiyeti Akvam (Milletler Cemiyeti) kurulacak, devletler arası gizli antlaşmalara son verilecekti.
- Osmanlı topraklarında Türklerin çoğunlukla oldukları yerlerde egemenlikleri tanınacaktı. Türk olmayan milletlere de kendi kendilerini yönetme hakkı verilecekti; Boğazlar uluslararası kontrol altında tutulacaktı.
Barışa Son Veren Barış (Paris Barış Konferansı)
- İtilaf Devletleri, yenilen devletlere imzalatacakları barış antlaşmalarının taslaklarını hazırlamak için Paris Konferansı’nda bir araya geldiler (18 Ocak 1919). İtilaf Devletleri’ne üye 32 devletin temsilcilerinin katıldığı konferansta Wilson İlkeleri göz ardı edilerek, yenik devletlere çok ağır koşullar taşıyan antlaşma taslakları hazırlandı. Konferansta ilk hedef Almanya’nın bir daha kendilerine karşı koyamayacak bir hâle getirilmesi idi.
- Uluslararası barışın korunması için Milletler Cemiyeti’nin kurulması kararlaştırıldı.
- İngiltere ve Fransa, Wilson İlkeleri’ne ters düşmemek için savaş tazminatı yerine savaş onarımı; sömürgeciliğin yerine manda ve himaye sistemini ortaya attılar. Sömürgecilik, manda ve himaye yönetimine dönüşmeye başladı.
- Konferansta, Osmanlı Devleti’nin nasıl parçalanacağı konusu da ele alındı. Yunanlılar, konferansa başvurarak İstanbul hariç, bütün Trakya’yı ve Batı Anadolu’nun bir kısmını, On İki Ada’yı, Kıbrıs, Rodos ve Bozcaada’yı istedi. Bu durum, daha önce “Batı Anadolu” sözü verilen İtalyanların tepkisine neden oldu. Bu durum Anlaşma Devletleri arasında ilk ayrılıkların çıkmasına neden olmuştur. İngiltere, İtalya’nın güçlenmesini ve sömürge yolları üzerindeki bölgeleri ele geçirmesini istemediğinden Yunanlılara destek olmuştur.
İzmir’in İşgali
- Yunanistan, Paris Barış Konferansı’nın İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesine ilişkin kararını uygulamak için hemen harekete geçti. Bu sırada İngiltere’nin başını çektiği İtilaf Devletleri’ne ait bir donanma, Yunanlılara destek vermek amacıyla İzmir’e geldi (13 Mayıs 1919).
- 15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar, İtilaf Devletleri donanmasının koruması altında İzmir’e çıktılar. Yunan kuvvetlerini başta Rumlar olmak üzere azınlıklar, coşkulu gösterilene karşıladılar.
- İzmir’in bu haksız işgali karşısında İstanbul Hükümeti, gerekli tepkiyi gösteremedi. Aksine valiye, işgale karşı konulmaması yönünde talimat verdi.
- İzmir’in işgali Anadolu’nun değişik yerlerinde yapılan mitinglerle protesto edilmiş, Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı silahlı direniş başlamıştır.
Kuvayımilliye Hareketi
- Mondros Ateşkes Anlaşması’nın uygulanmaya konulmasıyla Türk ordusu terhis edilmiş ve İtilaf Devletleri, Anadolu’nun çeşitli yerlerini işgal etmeye başlamışlardı. Osmanlı Hükümeti, galip devletlerin baskısı altında olduğundan, işgallere karşı gereken tepkiyi gösteremedi. Hatta İstanbul Hükümetinin başında bulunan Damat Ferit Paşa, işgallere seyirci kalmanın yanı sıra halktan tepki göstermemelerini istemekteydi. Buna karşılık işgal edilen yerlerdeki halk, işgallere karşı direnişe geçti. Türk milletinin işgallere karşı oluşturduğu teşkilata Kuvayımilliye adı verildi. Kuvayımilliye ilk kez Batı Anadolu’da Yunan işgaline karşı kurulmuştur.
- İşgallere karşı ilk silahlı direniş 19 Aralık 1918’de güneyde Fransız işgaline karşı Hatay Dörtyol’da başladı. İkinci direniş hareketi ise İzmir’in işgalinden sonra Ege Bölgesi’nde başladı.
- Kuvayımillliye birlikleri oluşturdukları savunma hatları ile düşmanın rahatça ilerlemesini engellemişler, ayaklanmaları bastırmışlardır. Ayrıca TBMM’nin otoritesine ortam hazırlamışlar ve düzenli ordu kuruluncaya kadar TBMM’ye zaman kazandırmışlardır. Kuvayımilliye birlikleri, düzenli ordunun kurulması ile dağıtılmış, ancak Kuvayımilliye ruhu, Millî Mücadele’nin sonuna kadar yaşamıştır.
I. Dünya Savaşı’nın Sonunda İmzalanan Antlaşmalar
Versay Antlaşması (28 Haziran 1919)
- Almanya ve İtilaf Devletleri arasında imzalandı.
- Alsas — Loren Bölgesi Fransa’ya verildi.
- Almanya’nın elindeki sömürgeler İtilaflar arasında paylaştırıldı.
- Almanya’ya ekonomik, siyasal ve askerî kısıtlamalar getirildi.
Saint Germen (Sen Jermen) Antlaşması 10 Eylül 1919)
- Avusturya ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı.
- Avusturya – Macaristan İmparatorluğu parçalandı.
- Macaristan ayrı bir devlet hâline geldi.
- Yeni kurulan Polonya’ya toprak verildi.
- Ekonomik, siyasi, askeri alanda kısıtlamalar getirildi.
Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1919)
- Bulgaristan ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı.
- Makedonya toprakları Yugoslavya’ya verildi.
- Batı Trakya Yunanistan’a bırakıldı.
- Siyasi, askerî ve ekonomik kısıtlamalar getirildi.
Trianon Antlaşması (4 Haziran 1920)
- 0 Macaristan ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı.
- Macaristan topraklarının büyük bölümü Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavya’ya verildi.
- Siyasi, askerî ve ekonomik kısıtlamalar getirildi.