Milli Mücadelede Batı Cephesi 12. Sınıf
Kurtuluş Savaşı’nda en büyük savaşlar bu cephede oldu. Batı Cephesi’nde Yunanlılar ile savaşıldı. Batı Cephesi’nde savaşlar 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgalinden sonra başladı.
Bilgi: Düzenli ordunun kurulmasından önce Yunanlılara karşı Kuvayımilliye birlikleriyle mücadele eden Çerkez Ethem, TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaların bastırılmasında da önemli roller oynamıştır. Bir süre sonra Çerkez Ethem, Batı cephesine atanan komutanların emrine girmek istememiş, ikna çabalarına rağmen 27 Aralık 1920’de ayaklanmıştır. Bu durum Batı Cephesi’nde sıkıntılara neden olmuştur.
Düzenli Ordunun Kurulması
- Mondros Ateşkes Anlaşması hükümlerine göre Türk ordusunun silah ve cephanesi elinden alınıyor ve ordu terhis ediliyordu. Millî Mücadele başladığında elde sadece Kâzım Karabekir Paşa’nın komutanı olduğu Erzurum’daki 15. Kolordu kalmıştı.
- Ordunun terhis edilmiş olması, Osmanlı Hükümetinin işgallere sesiz kalması Türk milletini harekete geçirdi. Kuvayımilliye hareketi doğdu. Müdafaaihukuk Cemiyetleri, Kuvayımilliye’ye asker ve para sağlamak işlerini yüklendiler.
- 22 Haziran 1920’de başlayan Yunan genel saldırısını Kuvayımilliye kuvvetleri önleyemedi. Bursa ve Balıkesir başta olmak üzere pek çok stratejik bölge Yunanlıların eline geçti. TBMM’de büyük tepkiler oluştu. Mustafa Kemal Paşa komutanların kabahatleri olmadığını, emirlerinde yeterince asker, silah ve malzeme bulunmadığını, oysa Yunan ordusunun Avrupa devletlerince silahlandırılmış ve donatılmış olduğunu, Kuvayımilliye kuvvetleriyle Yunan ordusunun durdurulamayacağını belirterek, TBMM’nin gerçek anlamda bir orduya sahip olması gerektiğini söyledi. Bunun sağlanabilmesi için Kuvayımilliye’nin düzenli ordu hâline dönüşmesi gerektiğini ileri sürdü.
Düzenli Orduya Geçişin Nedenleri
Kuvayımilliye birliklerinin;
- Düşmanı bir süre oyalamalarına karşın, iyi donatılmış düzenli düşman orduları karşısında yetersiz kalmaları
- Belli bir merkezi otoriteye bağlı olmamaları ve kendi başlarına hareket etmeleri
- Eğitim, disiplin ve savaş teknikleri bakımından eksik olmaları
- İhtiyaçlarını karşılamak için halka baskı yapmaları
- Yurdu bir an önce düşman işgalinden kurtarma düşüncesi
Önemli: Bunun için bütün askerî güçleri bir komuta altında birleştirmek gerekiyordu. Bu yolda ilk adım 15 Mayıs 1920’de atıldı. Bütün Kuvayımilliye birliklerinin, yiyecek ve cephane ihtiyaçlarının Millî Savunma Bakanlığı tarafından karşılanmasına karar verildi.
1. İnönü Savaşı (6 – 10 Ocak 1921)
Yunanlılar Eskişehir’i ele geçirerek demir yolunu denetim altına almak, Ankara’ya ulaşıp TBMM’yi dağıtmak ve Sevr’i zorla kabul ettirmek amacıyla 6 Ocak 1921’de saldırıya geçtiler. Bu sırada Batı Cephesi komutanı Albay İsmet (İnönü) Bey, düzenli orduya katılmayarak ayaklanan Çerkez Ethem kuvvetleriyle uğraşmaktaydı. Türk ordusu Yunan saldırısını İnönü mevkisinde durdurdu. Türk ordusunun direnişi karşısında tutunamayan Yunanlılar geri çekildiler. Türk ordusu 1. İnönü Savaşı’nı kazandıktan sonra Çerkez Ethem üzerine yürüdü. İsyan bastırıldı.
Sonuçları: Türk milletinin düzenli orduya ve TBMM Hükümetine olan güveni arttı. Yeni Türk Devleti’nin içteki ve dıştaki itibarı arttı. İçte İstiklal Marşı ve Teşkilatıesasiye Kanunu kabul edildi. Dışta ise İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması’nı yeniden gözden geçirmek amacıyla Londra’da bir konferans toplamak zorunda kaldı. Ayrıca Rusya ile Moskova Antlaşması ve Türk-Afgan Dostluk Antlaşması imzalandı.
Teşkilatı Esasiyenin Kabulü (20 Ocak 1921)
- Türk tarihinde ilk kez bu anayasa ile egemenlik millete verilmiştir. 1921 Anayasası‘nın bazı maddeleri:
- Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. İdare yönetimi halkın kendi kendisinin yönetmesi ilkesine dayanır.
- Yürütme gücü ve yasama yetkisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır.
- Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi’nce yönetilir ve “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” adını taşır.
- Büyük Millet Meclisinin seçimi iki yılda bir yapılır. Seçilenlerin üyelik süresi iki yıldır. Büyük Millet Meclisi üyeleri tüm ulusun vekilidir.
- Din buyruklarının yerine getirilmesi, yasaların konulması, değiştirilmesi, kaldırılması, antlaşma ve barış yapılması, savaş kararı verilmesi gibi temel haklar, Büyük Millet Meclisinindir.
- Genel Kurulda seçilen Büyük Millet Meclisi Başkanı hükümetin de başkanıdır.
Önemli: 1921 Anayasası yeni Türk Devleti’nin kuruluşunun hukuki ve siyasal belgesidir. Milli egemenlik, güçler birliği ve meclisin üstünlüğü gibi ilkelere dayandırılmıştır.
İstiklal Marşı’nın Kabulü 12 Mart 1921)
Bir milletin bağımsızlığının en önemli simgelerinden biri “millî marşı”dır. Osmanlı Devleti zamanında bir milli marş yoktu. 23 Nisan 1920’de Yeni Türk Devleti kurulmuştu. Türk milletinin bağımsızlığını, millî ve manevi duygularını ifade eden bir marşın yapılması gerekiyordu. TBMM, Mehmet Akif (Ersoy)’in şiirini 12 Mart 1921’de İstiklal Marşı olarak kabul etti.
Londra Konferansı (21 Şubat-12 Mart 1921)
- İnönü Savaşı’nın kazanılması İtilaf Devletleri arasında görüş ayrılıklarının doğmasına neden oldu. Bunun üzerine İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması’nı biraz değiştirerek Türklere kabul ettirmek için Londra’da bir konferans toplanmasına karar verdiler.
- İtilaf Devletleri, TBMM’yi tanımamak için konferansa davet etmek istemedilerse de Mustafa Kemal’in İstanbul Hükümeti için de temsilci göndermeyeceğini bildirmesi üzerine TBMM’yi konferansa davet etmek zorunda kaldılar.
- Konferans sırasında İstanbul Hükümeti temsilcisi Tevfik Paşa, konuşma sırası kendisine geldiği zaman “Türk milletinin gerçek temsilcisi TBMM Hükümetinin temsilcisidir.” diyerek sözü TBMM temsilcisi Bekir Sami Bey’e verdi.
- TBMM temsilcisinin Misakımillî’yi savunması, İtilaf Devletleri’nin ise Sevr’den vazgeçmemesi üzerine konferans sonuç alınmadan dağıldı.
- TBMM Hükümeti ilk defa uluslararası bir konferansta varlığını gösterdi. İtilaf Devletleri, TBMM Hükümetini Londra Konferansı’na çağırmakla Yeni Türk Devleti’ni resmen tanımış oldular.
Türk – Afgan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)
Yeni kurulan TBMM Hükümetinin başarıları ile yakından ilgilenen devletlerden biri de Afganistan’dı. 1 Mart 1921 ‘de imzalanan Türk-Afgan Dostluk Antlaşması ile taraflar birbirlerinin bağımsızlıklarını tanıyor, taraflardan birine yapılacak bir saldırıyı, diğer taraf kendisine yapılmış sayıyordu. TBMM Hükümeti Afganistan’a öğretmen ve subay göndermeyi üstleniyordu. Antlaşma ile Afganistan, TBMM’yi resmen tanıyan ilk Müslüman devlet oldu.
Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)
- Rusya, I. Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin yanında savaşıyordu. Savaşın son yıllarında Rusya’da Bolşevik İhtilali çıktı (1917) ve Çarlık Rusya yıkıldı. Yeni Rus yönetimi savaştan çekildi. İtilaf Devletleri, yeni Rus yönetimini tanımadı.
- Sovyet Rusya, Anadolu’da başlayan Millî Mücadele hareketi ile ilgilenmeye başladı. Türk ordularının Doğu Cephesi’nde Ermenilere, Batı Cephesi’nde ise Yunanlara karşı kazandığı zaferler iki devlet arasında Moskova Antlaşması imzalanmasına ortam hazırladı. Buna göre;
– Sovyet Rusya, Misakımillî’yi resmen tanıyacaktı.
– Sovyet Rusya kapitülasyonları da içermek üzere Türk bağımsızlığına aykırı hiçbir kararı kabul etmeyecekti.
– Taraflardan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğer taraf da tanımayacaktı. - Bu antlaşma ile Sovyet Rusya, Yeni Türk Devleti’ni resmen tanımış oldu. Doğu sınırımızın güvenliği tam olarak sağlandı.
2. İnönü Savaşı (23 Mart – 1 Nisan 1921)
- Yunanlılar 1. İnönü Savaşı’ndaki yenilginin öcünü almak amacıyla yeni bir saldırı başlattılar. Bu saldırı ile Ankara’yı ele geçirerek TBMM’yi dağıtmak, böylece Sevri yürürlüğe koymak istiyorlardı.
- Bursa’dan Eskişehir’e, Uşak’tan da Afyon’a doğru iki koldan saldırıya geçen Yunanlılar hem sayı hem de malzeme bakımından Türk birliklerinden üstündüler. Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın komuta ettiği Türk ordusu İnönü’de Yunanlıları bir kez daha yendi. Yunanlılar geri çekilmek zorunda kaldılar.
- TBMM’nin otoritesi ve ona olan güven daha da arttı. Anadolu’da tutunamayacağını anlayan İtalyanlar, Anadolu’da işgal ettikleri yerleri boşaltmaya başladılar.
- Türk ordusu Yunan ordusunu tamamen dağıtabilmek için Aslıhanlar ve Dumlupınar taraflarında taarruza geçti. Ancak bu taarruz hareketinden sonuç alınamadı.
Önemli: Bu durum henüz Türk ordusunun taarruz gücüne ulaşamadığını göstermektedir.
Kütahya – Eskişehir Savaşları (10-24 Temmuz 1921)
- 2. İnönü Muharebesi’nde ağır bir yenilgi alan Yunanlılar Anadolu’da kesin bir sonuç elde edebilmek için çok daha güçlü bir ordu ile saldırıya geçmek için hazırlıklar yaptılar.
- Yunan birlikleri 10 Temmuz 1921’de Eskişehir, Afyon ve Kütahya yönünde saldırıya geçtiler. 2. İnönü Savaşı’nın üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş ve Türk ordusu henüz hazırlıklarını tamamlayamamıştı. Kütahya-Eskişehir Savaşları Türk birliklerinin yenilgisiyle sonuçlandı. Türk ordusunun daha fazla kayıp vermesini engellemek isteyen Mustafa Kemal Paşa, ordunun Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmesini emretti.
Tekâlifi Milliye Emirleri (7 – 8 Ağustos 1921)
- Her ilçede bir Tekêlifi Milliye komisyonu kurulacak.
- Tüccarların ve halkın elindeki çamaşırlık bezle, erkek elbisesi yapmaya elverişli her çeşit kumaş, kösele, astar, meşin, çarıklık, deri, mıh ve hayvan malzemesinin %40’ına, bedeli sonra verilmek üzere el konacak.
- Taşıma imkanı olan aileler, aylık 100 km. lik taşıma işlerini ordu için yapacak.
- Akaryakıt, kamyon lastiği, haberleşme araç ve malzemelerinin %40’ına el konacak.
- Silah ve savaş malzemesi yapan bütün zanaatkârların adları ve adresleri belirlenecek.
- Her aile birer takım çamaşır, birer çift çarık ve çorap verecek.
- Ulus, büyük bir özveriyle ve bütün varlığıyla orduya destek olmuş ve Türk halkının ordu saflarına katılımı artmıştır.
- Bu emirlerin aksamaması ve herkesin katılması için çeşitli bölgelere ikinci kez İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştur.
Maarif Kongresi (18 – 21 Temmuz 1921)
Eskişehir ve Kütahya savaşlarında Yunan saldırısının tehlikeli şekilde geliştiği günlerde, 16 Temmuz 1921 ‘de Ankara’da Maarif Kongresi (Millî Eğitim Kongresi) toplanmıştır. Kongrede yapılan çalışmalarla, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra yeni Türk Devleti’nin eğitim politikasının nasıl olacağı belirlenmiştir. Maarif Kongresi, Atatürk’ün eğitim ve kültüre verdiği önemi göstermektedir.
Başkomutanlık Kanunu’nun çıkarılması (5 Ağustos 1921)
Eskişehir- Kütahya savaşlarında alınan yenilgi karşısında TBMM, 5 Ağustos 1921 ‘de üç ay süreyle Meclisin yetkilerini kullanmak üzere Mustafa Kemal Paşa’ya Başkomutanlık yetkisini veren kanunu kabul etmiştir. Mustafa Kemal’in bu kadar geniş yetkileri üstlenmesinin nedeni, olağanüstü durumda hızlı kararlar alarak bu kararları çabuk bir şekilde uygulamak istemesidir. Olağanüstü şartlara rağmen Mustafa Kemal Başkomutanlık yetkisinin üç ayla sınırlı olmasını istemiştir. Bu durum Mustafa Kemal’in millî iradeye saygılı olduğunu gösterir.
Önemli: Başkomutanlık Kanunu’yla Mustafa Kemal;
- TBMM’ye ait olan yasama ve yürütme yetkilerini doğrudan kullanmaya başlamış, İstiklâl Mahkemelerinin de kendisine bağlanmasıyla yargı yetkisine de sahip olmuştur.
- Erzurum Kongresi öncesinde istifa ettiği askerlik mesleğine başkomutan olarak geri dönmüştür.
- Mustafa Kemal’in başkomutanlık yetkisi üçer aylık sürelerle yenilenmiş, 20 Temmuz 1922 tarihinde ise süresiz olarak uzatılmıştır. Bu yetki, Mustafa Kemal’in cumhurbaşkanı seçilmesine kadar devam etmiştir.
Sakarya Meydan Savaşı (23 Ağustos – 13 Eylül 1921)
- TBMM, Kütahya-Eskişehir Savaşları’nın yarattığı karamsarlığı gidermek için harekete geçti. Önce 5 Ağustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal’e Başkomutanlık görevini verdi. Meclis kendisine ait yetkileri üç ay süreyle Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Kabul edilen bu kanunla, Mustafa Kemal Paşa’nın vereceği bütün emirler kanun hükmünde olacaktı.
Önemli: Bu durum Kurtuluş Savaşı’nda kararların daha hızlı alınmasını ve uygulanmasını kolaylaştırmıştır.
- Mustafa Kemal, Yunan ilerleyişinin Türk ordusunun güçlendirilmesiyle durdurulabileceğine inanıyordu. Bu amaçla TBMM’nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak ordunun ihtiyaçlarının halk tarafından karşılanması için Tekâlifi Milliye Emirlerini yayınladı (7-B Ağustos 1921).
- Sakarya Meydan Savaşı, Yunanlıların 23 Ağustos 1921’de Sakarya Nehri’nin doğusunda Türk mevzilerine saldırısı ile başladı. 22 gün 22 gece 100 km uzunluğunda geniş bir cephe üzerinde yapılan savaşı Türk ordusu kazandı (13 Eylül 1921). Yunan ordusu, Sakarya’nın batısına çekilmeye mecbur oldu.
Sonuçları:
- Üstün başarısından dolayı Başkomutan Mustafa Kemal’e TBMM tarafından “Gazi” unvanı ve “Mareşal” rütbesi verildi.
- Yunan ordusunun taarruz gücü kırıldı. Türk ordusu savunma durumundan taarruz durumuna geçti.
- Sovyet Rusya’nın aracılığıyla Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan arasında Kars Antlaşması imzalandı (13 Ekim 1921) . Böylece bugünkü doğu sınırımız kesin şeklini aldı.
- Fransa ile Ankara Antlaşması imzalandı (20 Ekim 1921). Bu antlaşma, TBMM Hükümeti ile Fransa arasındaki savaş durumuna son verdi. Hatay dışında bugünkü Türkiye-Suriye sınırı çizildi.
- TBMM, ilk kez bir Anlaşma Devleti tarafından tanınmış oldu.
Büyük Taarruz (26 Ağustos – 9 Eylül 1922)
- TBMM Hükümeti Sakarya Zaferi sonrasında dış politikada elde ettiği başarıların yanı sıra ülke içinde de halkın tam desteğini aldı ve ülkenin tüm kaynaklarını kullanabilecek duruma geldi. Bir yıl boyunca taarruz için sıkı bir hazırlık yapıldı.
- 20 Ağustos 1922’de Akşehirdeki Batı Cephesi karargâhına gelen Mustafa Kemal, saldırı günü olarak 26 Ağustos 1922 gününü belirledi.
- Başkomutan Mustafa Kemal’in Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa ile birlikte hazırladıkları plana göre: “Önce düşman cephesinin sağ kanadı imha edilecek, ardından Afyon civarındaki Yunan ordusu Dumlupınar hizasına kadar olan sahada kuşatılacak ve imha edilecekti.”
- Büyük Taarruz 26 Ağustos 1922 günü saat 4.30’da Türk topçusunun ateşiyle başladı. Seri bir baskın şeklinde gelişen Türk saldırısı sonunda kolay kolay geçilemeyeceği sanılan Yunan savunma hatları aşıldı.
- Geri çekilen Yunan ordusu, Dumlupınarda Türk birliklerince kuşatıldı. 30 Ağustos günü bizzat Mustafa Kemal’in yönettiği bir meydan savaşı yapıldı. O yüzden bu savaşa “Başkomutan Meydan Muharebesi” denildi. Yunanlar ağır kayıplar verdi, bir kısmı ise panik hâlinde kaçmaya başladı.
- Ağır kayıplar veren Yunan birliklerinin tekrar toplanmalarını engellemek için takip edilmeleri gerekiyordu. Bu nedenle Başkomutan Mustafa Kemal 1 Eylül’de Türk ordusuna “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emrini verdi.
- Türk birlikleri 1 Eylül’de Uşak ve Kütahya’ya, 2 Eylül’de Eskişehir’e girdiler. 2 Eylül günü Uşak’a bağlı Karlık köyü yakınında Yunan Başkomutanı General Trikopis ve çok sayıda yüksek rütbeli Yunan subayı esir alındı.
- 9 Eylül günü Türk süvarileri İzmire girdi. Yunanlılar geri çekilirken, çekildikleri kent ve kasabaları yakmaktaydılar. Nitekim Türk ordusu İzmir’e girdiğinde şehir yer yer yanmaktaydı.
- TBMM 7 Eylül’de yaptığı toplantıda uygar dünyaya bir çağrıda bulunmuş ve Bursa’daki tarihî mirasın Türk milleti için önemi hatırlatılarak, bunlara verilecek bir zararın unutulmayacağını belirtmiştir. Bu uyarı İtilaf Devletleri temsilcileri üzerinde de etkili oldu. 10 Eylül’de Bursa sağlam bir şekilde geri alındı.
- 18 Eylül’de Batı Anadolu, Yunan işgalinden tamamen kurtarılmış oldu.
Sonuçları:
- Anadolu’da Yunan işgali sona erdi.
- Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştı ve Millî Mücadele’nin askerî kısmı tamamlandı. Askeri mücadele yerini siyasal mücadeleye bıraktı.
- İtilaf Devletleri ateşkes önerisinde bulundu.
- Batı Anadolu’nun kurtarılmasından sonra sıra Boğazların, İstanbul’un Trakya’nın kurtarılmasına gelmişti. Türkiye’nin bütünüyle işgalden kurtarılması ve ülke bütünlüğünün sağlanması için Yunanlıların elinde bulunan Doğu Trakya’nın ve Anlaşma Devletleri’nin işgalindeki İstanbul’un kurtarılması gerekiyordu.
- Türk ordusunun Çanakkale’ye doğru ilerlemesi, TBMM Hükümeti ile İngiltere’yi karşı karşıya getirmişti.
- İngilizler, Boğazların ve İstanbul’un Türk birliklerine karşı silahla savunulmasından yanaydılar. Ancak İngiltere artık savaştan bıkmış olan sömürgelerinden ve müttefiklerinden (Fransa ve İtalya) gereken desteği göremedi.
- Sonunda İtilaf Devletleri Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlar üzerindeki Türk haklarını görüşmek üzere barış teklifinde bulundular.
- Bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemal, ateşkes ve barış teklifine olumlu cevap verdi ve askeri harekat 28 Eylül 1922’de durduruldu. Böylece Mudanya Ateşkes Anlaşması’na giden yol açılmış oldu.
Önemli: 15 Temmuz 1921 ‘de Ankara’da Maarif Kongresi gerçekleştirilmiştir. O sırada Eskişehir – Kütahya Savaşları yapılmaktaydı. Böyle bir atmosferde Atatürk bu kongreye katılmış ve eğitime verdiği önemi göstermiştir.
Mudanya Atşekes Antlaşması (11 Ekim 1922)
- İngilizler, Boğazlar ve İstanbul’u Türklere karşı savunmayı düşünüyorlardı. Fransa ve İtalya aynı görüşte değildi. Bunun üzerine yalnız kalan İngiltere, Türkiye ile yeni bir savaşı göze alamamıştır.
- İngiliz dominyonlarının savaştan bıkmış olması ve Mustafa Kemal’in, Boğazlara saldırılması halinde Sovyetler Birliği’nin Türklerin yanında yer alacağını dünya kamuoyuna açıklaması ve diplomatik çabaları da İngilizleri caydırmada etkili olmuştur.
- Mudanya Mütarekesi görüşmelerine katılan heyete İsmet Paşa başkanlık etmiştir. Karşı tarafı Fransız, İngiliz ve İtalyan generalleri temsil etmişler ve Yunanistan ise görüşmelere katılmamıştır.
Mudanya Mütarekesi Kararları
I. Doğu Trakya, Karaağaç (Edirne dahil) Meriç Irmağı’nın sol sahiline kadar 15 gün içinde Yunan ordusu tarafından boşaltılacak. II. Boşaltmanın bitmesinden sonra 30 gün içinde Doğu Trakya, Yunan Hükümeti tarafından, müttefik memurlar aracılığıyla Türk memurlarına devir teslim edilecek. III. Lozan Konferansı’nın bitmesine kadar Doğu Trakya’da Türkler ancak 8.000 Jandarma bulunduracak. IV. Mütarekenin imzalanmasından sonra İstanbul ve Boğazlar TBMM yönetimine bırakılacak, İtilaf kuvvetleri barışın imzalanmasına kadar İstanbul’da kalacak.
BİLGİ
Mudanya Mütarekesi’nde “İstanbul ve Boğazların yönetiminin İtilaflar tarafından TBMM’ye bırakılması,” şu anlama gelir:
- İtilafların Osmanlı yönetiminden uzaklaştığı,
- Türk milletini ve Türk vatanını temsil gücü olarak TBMM’nin itibarının resmen tanındığı,
- TBMM’nin, saltanatın kaldırılması adına ortam hazırladığı anlamına gelir.
Önemi
- Bu antlaşma ile Edirne, Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlar yeni bir çatışmaya gerek kalmadan kurtarılmıştır.
- Boğazlar ve İstanbul TBMM yönetimine geçmiştir.
- İstanbul ve Boğazların TBMM hükümeti yönetimine bırakılması, Osmanlı Devleti’nin hukuken sona ermesi anlamına gelmiştir.
- Mudanya Mütarekesi, Mondros’un geçersizliğini ifade eden ve aynı zamanda Lozan Antlaşması’nın alt yapısını oluşturan bir gelişme olarak TBMM’nin askeri zaferlerinin siyasi başarısıdır.
- Sömürge altındaki uluslara örnek olabilecek evrensel nitelikte bir gelişmedir.
Daha basit bir şekilde özetlenebilir