- Hikâyenin konu haritası genişlemiş, her kesimden insan özellikle köylerde ve taşrada yaşayan insanlar konu alınmış, Anadolu mekân olarak seçilmiştir. Yurdun her yöresinde yaşanmış olay ve kişiler ele alınmıştır.
- Tanzimat Dönemi’nde işlenmeye başlanan “köy gerçeği” hikâyede işlenmeye devam edilmiştir. Refik Halit Karay, “Memleket Hikâyeleri” adlı eserinde Anadolu gerçeğini ele almıştır.
- Meşrutiyet ve hürriyetin övgüsü, çeşitli fikir akımları (Türkçülük, Osmanlıcılık vs.), Millî Mücadele, yanlış Batılılaşma, değerlerdeki yozlaşma, aile hayatı, kadın-erkek ilişkisi gibi çeşitli konular işlenmiştir.
- Millî Edebiyat hikâyesinin belirleyici özelliklerinden biri de toplumsal sorunlara yönelik olmasıdır.
- Konular kendi yaşamımızdan alınmış, bunlar çevre olarak genişlemiş, ülkenin değişik yerleri anlatılmış, böylece “memleket edebiyatı” çığırı açılmıştır.
- Millî Edebiyat’ın ana ilkesi olan “halka doğru” ilkesiyle hareket edilmiştir.
- Memleketi ve memleket gerçeklerini yansıtmayı amaçlayan Millî Edebiyat Dönemi hikâyesinin anlatımı, gözlemci gerçekçiliğe dayanır.
- Konuşma dili yazı diline aktarılmış, Türkçenin yapısına uygun ve kısa cümleler kullanılmıştır.
- Teknik yönden başarılı hikâyeler yazılmıştır.
- Hikâyelerde başarılı tasvirler (betimlemeler) yapılmıştır.
- Hikâyeler, genellikle “olay hikâyesi” olan Maupassant tarzıyla yazılmıştır. Milli Edebiyat Dönemi’nde en önemli hikâye yazarı Ömer Seyfettin’dir. Ömer Seyfettin edebiyatımızda olay hikâyesinin yani Maupassant tarzının en önemli temsilcisidir. Refik Halit Karay, Memduh Şevket Esendal, Ahmet Hikmet diğer önemli hikâyecilerdir. Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Aka Gündüz, F. Celalettin de hikâye türünde eser vermişlerdir.
Ömer Seyfettin (1884—1920)
- Mili Edebiyat akımının ve modern Türk hikâyeciliğinin öncülerindendir. “Genç Kalemler” dergisinin ilk sayısında yayımladığı “Yeni Lisan” adlı makalesinde dil ve edebiyat ile ilgili görüşlerini açıklamıştır. Makaledeki görüşleri Milli Edebiyat akımının başlangıç bildirisi olarak kabul edilir.
- Küçük hikâyeyi tamamen bağımsız bir tür haline getiren Ömer Seyfettin, Türk edebiyatında hikâyeciliği meslek haline getirmiş, edebiyatımızda hikâye türünün gelişmesinde etkili olmuş, 140 kadar hikâye yazmıştır.
- Hikâyelerinin konularını çoğunlukla gerçek hayattan almıştır. Bu hikâyelerinde yapmak istediği şey milli bilinci uyandırmaktır. Beyaz Lale, Bomba, Hürriyet Bayrakları, Bahar Ve Kelebekler, Primo Türk Çocuğu, Kızıl Elma Neresi adlı hikâyelerini millî bilinci uyandırmak amacıyla Türkçülük düşüncesiyle yazmıştır.
- Hikâyelerinin konularını çocukluk hatıralarından, halk geleneklerinden, tarihî olaylardan, menkıbe, efsane, kahramanlıklardan ve günlük yaşamdan almıştır. Kaşağı’da çocukluk dönemini, Başını Vermeyen Şehit ve Pembe İncili Kaftan tarihî olayları konu edindiği hikâyeleridir. Bazı hikâyelerinde Türk milletine Balkanlar’da yapılan zulümleri de anlatır.
- Batı hayranlığı içinde yozlaşmış züppe tipleri ve toplumun aksak yönlerini mizah yoluyla eleştirmiştir. Efruz Bey, Yüksek Okçeler, Mahcupluk İmtihanı mizahî nitelik taşıyan eserleridir.
- Edebiyatımızda, “olay″ öyküsü denilen “Maupassant tarzı” öykünün en önemli temsilcidir. Hikâyelerini genellikle beklenmedik biçimde sonuçlandıran Ömer Seyfettin, realizm akımının etkisinde kalmış, hikâyelerinde gözleme önem vermiştir. Hikâyelerinde ruh çözümlemelerine ve psikolojik derinliğe önem vermemiştir.
- Hikâyelerinde sade, günlük konuşma dilini kullanmıştır.
Eserleri
- Hikâye: Falaka, Yüksek Ökçeler, Bomba, Beyaz Lale, Gizli Mabed, Bahar ve Kelebekler, Yalnız Efe, Kaşağı, İlk Düşen Ak, Pembe İncili Kaftan, Harem, Yüzakı, Kurumuş Ağaçlar, Aşk Dalgası
- Roman: Efruz Bey (uzun öykü), Ashab-ı Kehfimiz (“içtimai roman” adını vermiştir)