ZİYA GÖKALP (1876 – 1924)
MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944)
ÖMER SEYFETTİN (1884-1920)
REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1956)
AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU (1870-1927)
RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI (1869-1949)
Feylesof lakabıyla tanınan sanatçı, Batı felsefesinin Türkiye’de tanınması için çalışmış, Darülfünun’da felsefe dersleri vermiştir.
Küçük yaştan itibaren halk kültürü le yetişen sanatçı, gelenekten ustaca yararlanmış, hece ölçüsüne dönüşün öncülüğünü yapmıştır.
Halk şiiri geleneğinden özellikle aşık ve tekke şiirinin kaynaklarından yararlanmıştır.
Uçun Kuşlar adlı şiiriyle tanınan sanatçının tek şiir kitabı Serab-ı Ömrüm adlı eserdir.
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER (1885-1966)
Önce Fecriati topluluğuna katılmış, aşk ve doğa şiirleri yazmış 1911’de ise Yeni Lisan hareketi içinde yer almıştır.
Aruz ölçüsünü bırakıp hece ölçüsüne geçmiş ve sade bir dille yazmaya başlamıştır.
Türk Ocağı başkanı olarak Türkçülük düşüncesinin sorunları üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan sanatçının asıl ün yaptığı alan hitabettir.
Eserleri
– Hitabet: Dağ Yolu
– Makale: Günebakan
ALİ CANİP YÖNTEM (1887-1967)
Önce Fecriati topluluğunda yer almış, sonra Milli Edebiyat Akımı’na dahil olmuştur.
Önceleri aruzla ve sone biçimiyle Tevfik Fikret’in etkisiyle şiir yazan sanatçı, daha sonra hece ölçüsü ve sade dille şiirler yazmıştır.
Yeni Lisan anlayışının en önemli savunucuları arasında yer alır.
Şiir kitabını yayımladığı 1918’den sonra daha çok dil ve edebiyat üzerine yazdığı makale ve araştırmalarıyla öne çıkmıştır.
Lise edebiyat programlarının düzenlenmesinde çalışmış ve ders kitapları da hazırlamıştır.
Eserleri
– Şiir: Geçtiğim Yol
– Eleştiri-Makale: Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarımız
MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ (1890-1966)
Edebiyat yaşamına Fecriati topluluğunda başlamış, daha sonra Milli Edebiyat Akımı’na dahil olmuştur.
Şiire Fecriati anlayışıyla aruzla başlamış, daha sonra Milli Edebiyat Akımı’m benimseyince hece ölçüsünü kullanmıştır.
Milli Edebiyat Dönemindeki şiirlerinde hece ölçüsüyle efsaneler yazmış Nasrettin Hoca hikayesi anlatmıştır.
Tarih ve edebiyat araştırmacısı olarak tanınmıştır.
Türkçü bir tarih ve bilim görüşünden yola çıkmış; Türk edebiyatı ve tarihiyle ilgili ilk bilimsel çalışmaları o yapmıştır.
Türk tarihinin ilk dönemlerine kadar inmiş; ilk Türk topluluklarının tarih ve edebiyatlarını incelemiştir.
Şarkiyat (Doğubilimi), Türk medeniyeti ve kültür tarihi, Türk edebiyatı tarihi, edebi tenkit, Türk dili, Türk dini, Türk sanat musikisi, Türk hukuk ve iktisat tarihleri gibi alanlardaki makale ve çalışmalarını çeşitli kitap ve ansiklopedilerde yayımlamıştır.
Türk edebiyatında Batılı tarza uygun “bilimsel ilk edebiyat tarihini yazmıştır.
Eserleri
Araştırma-İnceleme: Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Saz Şairleri, Divan Edebiyatı Antolojisi, Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar, Mili Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divanı Türld-i Basit
YUSUF AKÇURA (1876-1935)
Volga Türklerinden Akçura adlı tanınmış bir ailenin çocuğu olan yazar, tarihçidir.
Gaspıralı İsmail’in çıkardığı Tercüman gazetesinde makaleleri yayımlanmıştır.
Türk Ocağına dönüşecek olan Türk Derneği’nin kurucuları arasında yer almıştır.
Türk Ocağının yayın organı Türk Yurdu’nu yönetmiştir.
Türk Tarih Kurumu başkanlığı (1932-1935) yapmıştır.
Türkçülük hareketinin önde gelen temsilcilerindendir.
Türkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık fikirlerini karşılaştırdığı Üç Tarz-ı Siyaset adlı uzun makalesiyle tanınır.
Üç Tarz-ı Siyaset makalesinde çözüm yolu olarak Türkçülük düşüncesini sunmuştur.
MÜFİDE FERİT TEK (1892—1971)
Aydemir (1918) adlı ve Turancı düşüncenin izlerini taşıyan romanıyla tanınmıştır.
Aydemir romanında Rusya’da esaret altında yaşayan Türklerin siyasal ve sosyal problemlerini konu edinir. Roman, Anadolu dışındaki Türkleri kucaklamak arzusuyla kaleme alınmıştır. Demir Bey ve Hazin’in Türklük düşüncesi çevresinde ortaya çıkan ve gelişen aşkları ele alınmıştır. Hazin’in kişiliği ile kadın yazar olmanın sorumluluğuyla kadının toplum içindeki yeri vurgulanır.