Millî Edebiyat Dönemi Fikir Akımları ve Temsilcileri Ayt


Kategoriler: Ayt Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı
Cepokul

Millî Edebiyat Dönemi’ndeki Fikir Hareketleri ve Temsilcileri

Osmanlı toplumunun siyasî, sosyal hayatında bazı değişiklikler yaşanmasına neden olan gelişmeleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • 1789 Fransız İhtilali’nin Osmanlı toplumunda uyandırdığı özgürlük fikri
  • II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi
  • 1908’de İstibdat Dönemi’nin temsilcisi olan II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi ve özgürlük ortamının oluşması
  • Balkan Savaşları ve sonrasında milliyetçi isyanlar
  • Osmanlı’yı yeniden yükselme devrine geçirecek fikirlerin aranması

Saydığımız bu nedenler Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık ve Türkçülük akımlarının doğmasına neden olmuştur. Bu akımların ortak noktası Osmanlıyı içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmaktır.

Osmanlıcılık

  • II. Mahmut zamanında ortaya çıkmıştır.
  • Fransız İhtilali’nden doğan milliyetçilik akımını bertaraf etmek için ortaya çıkmıştır.
  • Devletin siyasî birliğini sürdürmek amacıyla oluşmuştur. Bunun için de dil, ırk ve din farkı gözetmeksizin herkesin Osmanlı vatandaşı olduğu fikrini savunmuşlardır.
  • II. Meşrutiyet’in ilk yarısına kadar hâkim olan bu düşünce Balkan Savaşları’nın kaybedilmesi ve Balkanlardaki Türk olmayan azınlıkların bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle birlikte ağır bir darbe alarak zayıflamıştır, bu tarihten sonra Türkçülük düşüncesi ön plana çıkmıştır.
  • Ahmet Mithat Efendi, Agah Efendi, Ahmet Mithat Paşa, Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Mizancı Murat bu düşünceyi savunmuştur.

İslamcılık

  • Önce siyasî düşünce olarak ortaya çıkmış, sonra edebiyat ve düşünce adamları tarafından savunulmuştur.
  • Osmanlıcılık fikrinin işe yaramamasından kaynaklı ortaya çıkmıştır.
  • Farklı ırklardan Müslümanları birleştirip kalkındırmak, Hristiyan dünyasının karşısında bir denge unsuru haline getirmek, Balkandaki Müslüman unsurların devletten kopmasını önlemek amacıyla ortaya çıkmıştır.
  • Osmanlı Devleti içindeki Türk olmayan Müslüman halklarla kaynaşma, birlikte hareket etme düşüncesini ileri sürmüşlerdir. Bu fikir akımı II. Abdülhamit tarafından da desteklenmiştir.
  • Bu akıma göre toplumun temel direği dindir. Din ile millet birdir hangi milletten olursa olsun bütün Müslümanlar halifenin etrafında birleşmelidir.
  • Batı’nın Osmanlı Devleti’nden ileride olduğunu kabul etmişler, bu yüzden Batı’nın bilim ve tekniğinin alınması gerektiğini savunmuşlardır. Buna karşılık Batı’nın ahlak ve maneviyat bakımından zayıf olduğunu düşünüp Batı taklitçiliğine karşı çıkmışlarıdır.
  • Bu düşünceyi savunanlar çoğunlukla “Sırat-ı Müstakim” “Sebilürreşat” “Mekatip” “İslam” gibi dergilerin etrafında toplanmışlardır.
  • Gösterdikleri bu çabalara rağmen çok taraftar toplayamamış, siyasi gelişmelerle etkinliğini yitirmişlerdir.
  • Mehmet Akif Ersoy, M. Şemseddin Günaltay, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Hacı Zihni Efendi, Eşref Edip bu akımı savunmuşlardır.

Batıcılık

  • Bu akım, kaynağını Tanzimat hatta ondan önceki Islahat hareketlerinden aldı.
  • I. Meşrutiyet’ten sonra Batılılaşmanın önderleri yönetim kadrosunun dışında kalan Jön Türklerdi. Jön Türkler, Batı’nın sosyal, siyasî, ekonomik ve felsefi görüşlerine uygun bir devlet anlayışını benimsediler. Bu görüşe sahip kişiler, devletin ancak Batılılaşarak kurtulacağını savundular.
  • İlk olarak askeri anlamada başlayan Batılaşma hareketi daha sonra devlet ve toplum hayatında da etkili oldu. Bu fikir akımı edebiyat alanına pek yansımadı.
  • Batıcılık akımının etrafında toplananlar, fikirlerini çoğunlukla “İçtihad” dergisinde dile getirdiler.
  • Batı gelişimlerini her alanda takip etmeyi, Batı’yı taklit etmemeyi, Batı’nın yaşayış tarzını Türk toplumuna uyarlamayı amaçladılar.
  • Süleyman Nazif, Abdullah Cevdet, Baha Tevfik, Tevfik Fikret, Celal Nuri, Kılıçzâde Hakkı bu düşünceyi savundular.

Türkçülük

  • Günümüzde bile varlığını sürdüren Millî Edebiyat Dönemi’nin temelini oluşturan akım olarak ön plana çıktı.
  • Bu akım siyasi bir akım olmadan önce bile Türk tarihinde belirli aralıklarla aslında görülmüştür. Bu cümlemizi şu örneklerle pekiştirebiliriz: Kaşgarlı Mahmut’un Divân-ı Lügati’t Türk’ü, Ahmet Vefik Paşa’nın Şecere-i Terakkime tercümesi, Ahmet Mithat’ın Metin ve Türk’ü…
  • Bu akım bir siyasi akım olarak 1908 yılında Balkan Savaşı’nın patlak vermesiyle ortaya çıkmıştır.
  • Akımın özü Osmanlı’nın temelini oluşturan Türkleri yüceltmektir.
  • Devletin çöküşünü önlemek için öze dönülmesi gerektiğini savunmuşlardır.
  • Bu dönemde Türkçe hakkında yapılan çalışmalar artmıştır. Batılı tarihçilerin fikirleri göz ardı edilmemiştir. Bu yüzden çeviri çalışmaları da artmıştır.
  • Türkçe hakkında tartışmalar başlamış, daha sonra bu tartışmalar dilin sadeleşmesini sağlayacak olan Yeni Lisan hareketinin başlangıcı olmuştur.
  • İlk kez Türk adı net bir şekilde vurgulanmıştır.
  • Turan fikri bu dönemde ortaya atılmıştır.
  • II. Meşrutiyet’e kadar Türkçülük siyasî bir anlayış olarak gelişmez.
  • İslamcılık akımı gibi sadece Osmanlı’ya değil, Osmanlı dışındaki Türklere de özgü olan Türkçülük akımının mimarı, Ziya Gökalp‘tir.
  • Ziya Gökalp’in Türk milliyetçiliği düşüncesi Turan’dan Türkiye Türkçülüğüne geçerken Oğuzculukta (1916) duraklamıştır. Oğuzculukta fazla oyalanmayan Ziya Gökalp, 1917’de artık Türkiye Türkçülüğünü anlatmaya başlamıştır.
  • Türkçülük fikrini destekleyen dernekler de bu dönemde aktif rol oynamıştır. Bu dernekler şunlardır: Türk Yurdu, Türk Ocağı, Türk Derneği


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
15 Haziran 2025 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
14 Haziran 2025 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
15 Haziran 2025 Pazar