BAĞIMSIZLAR
Edebiyatımızda herhangi bir toplulukta yer almayan “bağımsız” birer isimdirler.
Genellikle sade ve anlaşılır bir dil kullanmışlardır.
Bu şairler arasında yer alan Cahit Külebi, halk ozanı duyarlılığıyla Anadolu’yu, aşkı, güzellikleri; Fazıl Hüsnü çocuk, tanrı, ölüm, Kurtuluş Savaşı, ulusal ve evrensel temalar gibi pek çok konuyu; Özdemir Asaf , genellikle sen-ben ikilemini; .Behçet Necatigil, divan, halk ve Batı şiirinden beslenerek imgeli ve kapalı bir şiir anlayışıyla ev-aile-çevre kavramlarını; bir ressam duyarlığına sahip olan Anadolu’yu ve memleketi ele almıştır. Necati Cumalı ilkin Garip tarzını benimsemiş, daha sonra kendisine özgü bir şiir anlayışı oluşturmuştur. Salah Birsel, genellikle mizahî bir tutumu benimsemiştir.
Temsilcileri: Mehmet Akif Ersoy, Cahit Külebi, Özdemir Asaf, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Necati Cumalı, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Salah Birsel
Not: Behçet Necatigil ve Fazıl Hüsnü Dağlarca, sanatlarının belli bir döneminde “‘Saf Şiir” anlayışını benimsemişlerdir.
MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)
- Baytar (Veterinerlik) okulunu birincilikle bitirmiş, İstanbul ve Kahire üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalışmıştır.
- Mehmet Akif; şiirlerinde Türk-İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu, sosyal—siyasal ve kültürel hayatı, bu hayatın çürüyen eksik yanlarını realist bir bakışla dile getirmiştir.
- Millî Mücadele’yi yazıları, şiirleri ve vaazlarıyla desteklemiş, yazdığı marş, 12 Mart 1921 “de “Millî Marş” olarak kabul edilmiştir.
- Akif, İstiklal Marşı’nın büyük şairidir.
- Mehmet Akif, sanat yaşamı boyunca herhangi bir edebî topluluk içerisinde yer almamıştır.
- “Toplum için sanat” anlayışına bağlıdır. Cehâlet, taassup, fakirlik, inançsızlık, köksüzlük onun şiirinin en önemli konularıdır.
- Şiirleri, genel anlamda İslami bir lirizme sahiptir.
- Nazmı nesre yaklaştırmada oldukça başarılıdır.
- Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle kaleme almıştır. Aruzu Türkçeye başarıyla uygulayan üç önemli sanatçıdan (Tevfik Fikret, Yahya Kemal) biridir.
- Divan edebiyatı nazım biçimlerini özellikle de mesnevi nazım biçimini kullanmıştır.
- Şiirleri genel anlamda lirik— epik kategorilerinde değerlendirilmiştir.
- İslamcılık akımını benimsemiş, çeşitli yazılarında sık sık Batıcılık ve Türkçülük akımını eleştirmiştir. Tevfik Fikret ile bu konuda sık sık tartışmıştır.
- Manzum hikâye türünün Türk edebiyatındaki önemli isimlerinden biridir. Seyfi Baba, Küfe, Mahalle Kahvesi, Meyhane, Hasta; Mehmet Akif’in meşhur manzum öykülerindendir.
- Üslubu içtendir. Dili çok başarılı kullanır.
- Bütün İslam dünyasının yoksulluğunu, cehaletini, tembelliğini, taklitçiliğini ve inanç sorunlarını dert edinmiştir.
- Ona göre Batı’ya kapıları tamamen kapatmak doğru değildir.
- Kendi kültür değerlerimizin korunması koşuluyla Batı’nın ilim ve teknolojisinden faydalanmak gerekir.
- Millî Mücadele ve diğer savaşlar Akif’i derinden etkilemiş ve Akif eserlerinde bunları işlemiştir. İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitleri bu şiirlere örnek verilebilir.
- Türk şiirine gerçek realizmi getiren sanatçı Mehmet Akif’tir. “Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim / İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim” dizeleriyle bu anlayışını dile getirmiştir.
- Safahat adlı eserinde şiirlerini toplamış, bu eserde manzum hikâyeler de yer almıştır.
YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)
- Üsküp’te doğmuş, Paris’te Siyasal Bilgiler Okulunda okumuştur.
- Batı şiiri ve klasik Türk şiirini birleştirerek modern Türk şiirini kurmuştur.
- Şiirlerde bireysel duygulardan çok, millî değerlerin şekillendirdiği bir hayat anlayışını dile getirir. Türk milletinin tarihten gelen güzellik anlayışının sanat eserlerinde yeterince ortaya konulmadığını iddia eder.
- Şiirlerinde İstanbul’un çok önemli bir yeri vardır. İstanbul’a hayran olan sanatçı; İstanbul şairi, İstanbul âşığı olarak nitelendirilmiştir. Nedim’den sonra şiirlerinde İstanbul’u en çok işleyen şair olmuştur.
- Şiirde aruz veznini kullanmıştır. Yalnız Ok adlı şiirinde hece ölçüsünü tercih etmiştir.
- Arif Nihat Asya ile birlikte Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda en çok rubai yazan iki şairden biridir.
- Şiirlerinde biçim mükemmelliği vardır. Dil ve üsluba önem vermiştir. Halkın konuşma diliyle yalın, açık ve duru bir üslupla yazmıştır.
- Şiirlerinde genellikle anlam kapalıdır. Söz sanatlarına, imge ve çağrışımlara önem verir.
- Şiirlerinde “İstanbul, vatan, aşk, ölüm, deniz, sonsuzluk, rintlik, musiki, tabiat ”temalarını işlemiş; Osmanlı tarihine, Türk uygarlığına ait kahramanlık motiflerine geniş yer vermiştir.
- Neoklasisizm akımının etkisinde kalmıştır. Neoklasisizm, 20. yüzyıl başlarında simgeciliğe bir tepki olarak doğan; klasik beğeniyi, klasik söyleyişi canlandırmayı amaçlayan sanat ve edebiyat akımıdır.
- Şiir ile düzyazının birbirinden farklı olduğunu düşündüğü için nazmı nesirden uzaklaştırmıştır.
- Şiirlerinde parnasizm akımının etkileri vardır. Bu akımın edebiyatımızdaki en önemli temsilcisidir.
- Eski şiiri tekrar yaşatmış bir şairdir. Divan şiirini çağdaş bir yorumla veren şiirleri vardır. Şarkı, rubai, murabba ve gazel gibi nazım biçimlerinin yanında Batılı nazım biçimlerini de kullanmıştır.
- Belli bir süre Nev—Yunanilik akımının etkisinde kalmıştır.
- Gerçek şiiri,“özşiir, hâlis şiir” olarak adlandırmıştır.
- Fransız sembolistleri olan Rimbaud, Baudelaire’den etkilenmiştir.
BEHÇET NECATİGİL (1916—1979)
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (1914—2008)
CAHİT KÜLEBİ (1917—1997)
- Çağdaş bir Karacaoğlan gibi gurbet, ayrılık, hasret, aşk, sevda konularını işlemiş; romantik, duygulu, lirik şiirleri ile tanınmıştır.
- Şiirlerinde, halk şiirinin özellikle de âşık şiirinin imkânlarından yararlanmış, bir saz şairi içtenliğiyle şiir yazmıştır.
- Halk türküleri ve deyişleri şiirlerinin temelini oluşturur.
- Şiirlerinde Anadolu gerçeklerini, yurdun değişik manzaralarını yansıtmak istemiştir.
- Şiirlerinde başta Sivas ve Tokat olmak üzere Edirne’den Ardahan’a kadar bütün bir Anadolu’yu ve kentlerini görmek mümkündür.
- Biçimin serbest olması gerektiğini savunmuş; heceyi pek kullanmamış, kafiyeyi ahenk oluşturmak için kullanmıştır.
- Şiirlerinde, yeni bir romantizm oluşturduğunu söylemiş ama şiirlerinde çoğunlukla realist unsurlar ağır basar.
- Nevit Kodallı tarafından ‘Atatürk Oratoryosu“ olarak bestelenen “Atatürk Kurtuluş Savaşında” adlı uzun epik şiiriyle Atatürk’e karşı sevgisini ortaya koymuştur.
- “Hikâye”, “Sivas Yollarında”, “Tokat’a Doğru”, “Cebeci Köprüsü” şiirleriyle tanınmıştır.
Eserleri
— Şiir: Adamın Biri, Rüzgâr, Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda, Türk Mavisi, Süt, Yeşeren Otlar, Yangın, Güz Türküleri, Sıkıntı ve Umut (Bütün Şiirleri)
—Anı: İçi Sevda Dolu Yolculuk
— Düzyazı: Şiir Her Zaman
SALAH BİRSEL (1919-1999)
İlk şiirlerinde Necip Fazıl ve Nazım Hikmet’in etkisinde kalmış, daha sonra Garipçilerin etkisinde kalmış ancak 1955’ten sonra Garip şiirinden sıyrılarak bağımsız, kendine özgü bir şiir anlayışı oluşturmuştur.
Serbest şiir anlayışıyla hareket etmiştir.
Lirik şiiri değil, zekâ şiirini savunmuştur.
Daha çok mizahi şiirleriyle tanınmıştır.
Her şiirinde yeni bir ses yeni bir yapı kurmaya çalışmıştır.
Şiirlerinde ironi (alaysama) hâkimdir, ironi yer yer kara mizaha dönüşür.
Şiirlerinde güçlü yaşama sevincini hissettirmiştir.
Poetikasını yani şiir sanatı ile ilgili görüşlerini “Şiirin İlkeleri““ adlı eserinde açıklamıştır.
Eserleri
— Şiir: Haoivat’ın Karısı, Kikirikname, Dünya İşleri, Ases, Haydar Haydar, Köçekçeler, Nadenk
ÖZDEMİR ASAF (1923-1981)
Düşüncelerini ve duygularını en az söze indirgeyerek dile getiren bir şairdir.
Şiirleri biçim bakımından ne kadar kısa ise anlam bakımından 0 kadar geniştir.
Şiirlerinin en önemli özelliklerinden biri “özlülük”tür.
Kısa şiirleri eskilerin ‘hikmet’ dediği atasözü ve özdeyiş niteliği taşıyan şiirlerdir.
Özdemir Asaf bir “özdeyiş şairi”dir, bir “düşünce şairi”dir.
Beyit ve dörtlük birimini de kullanan Özdemir Asaf, serbest şiir anlayışıyla hareket etmiştir.
Şiirlerinde imajsız, anlamsız, yer yer ironik söyleyişe özen göstermiştir.
Öykülemeden çok mantık oyunlarına ve çağrışıma dayalı, çelişkili, soyut ifadelerin yer aldığı kapalı, güç anlaşılan şiirler yazmıştır.
Şiirlerde ”sen—ben ikilemi”ni ele almıştır.
Şiirlerinde “ikinci kişi” (sen) önemli yer tutar: “Sen bana bakma / Ben senin baktığın yönde olurum.”
”Aşk” temasını sıkça işleyen şairin “Lavinia” şiiri edebiyatımızın önemli aşk şiirleri arasındadır.
Eserleri
— Şiir: Dünya Kaçtı Gözüme, Sen Sen Sen, Bir Kapı Önünde, Yumuşaklıklar Değil, Nasılsın, Çiçekleri Yemeyin, Yalnızlık Paylaşılmaz, Benden Sonra Mutluluk (Daha önce yayımlanmamış şiirleri), Çiçek Senfonisi (Toplu
Şiirler)
— Özdeyiş: Yuvarlağın Köşeleri
— Düzyazı: ÇA
— Hikâye: Dün Yağmur Yağacak
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1923—1975)
Deneme yazarı ve çevirmen Sabahattin Eyüboğlu’nun kardeşidir.
Bedri Rahmi, ressam-şairdir. 1934’te otuz resmiyle dönemin öncü sanat hareketi olan “D grubu”nun sergisine katılmıştır.
Ressam kişiliğinden gelen ögeleri şiirlerinde kullanmıştır.
“Sözcüklerle resim yapan adam” olarak nitelenmiş, ressamlığın verdiği bakış açısıyla adeta kelimelerle tablo çizmiştir.
Bir dönem Garip şiirinin etkisiyle şiirler yazmış, daha sonra sanatını küçük adamın dünyasından halkın dünyasına doğru genişletmiştir.
Anadolu’yu ve onun değerlerini şiirlerine taşımıştır.
Hümanist olmakla birlikte bir ayağı hep memleketindedir.
Halk şiirinden ve folklordan yararlanmıştır.
Masal, şiir, deyiş, tekerleme gibi türlerden gelen ögeleri şiirlerinin içinde kullanmıştır.
Şiirlerinde biçim, ölçü ve uyak kaygısı taşımamış, serbest şiir anlayışını benimsemiştir.
Şiirlerini doğal ve akıcı bir üslupla yazmıştır.
Türk edebiyatında şathiyat—ı sofiyanelerden (şathiyelerden) sonra Tanrı’yı sorgulayan en önemli şiirleri 0 yazmıştır.
Gezi ve deneme türündeki eserlerinde halk kültürü, halk sanatı konusundaki düşüncelerini ortaya koymuştur.
Eserleri
— Şiir: Yaradan’a Mektuplar, Karadut, Tuz, Üçü Birden, Dördü Birden, Dol Karabakır Dol (Bütün Şiirleri), Yaşadım
— Düzyazı: Tezek, Delifişek, Canım Anadolu, Bu Anadolu Var ya, Kültür Yokuşu, Körolası
SABAHATTİN KUDRET AKSAL (1920—1993)
İlk şiirlerinde Birinci Yeni şiirinin etkisiyle günlük hayatın sahnelerini, yaşamın akışındaki bireysel sevinç ve mutlulukları anlatırken 1960’lı yıllardan sonra bu etkiden uzaklaşarak insanın kâinattaki yerini arayan felsefî ağırlıklı şiirlere yönelmiştir.
İlk şiir kitabı olan “Şarkılı Kahve”de Orhan Veli grubunun etkisindedir, İstanbul’u sokağı ve insanlarıyla gözler öne sermiştir.
“Gün Işığı” ile şair, kırlara, Anadolu’ya uzanmıştır.
“Elinle” adlı şiir kitabıyla şiirleri imge yoğunluğu kazanmış, şiirlerinde anlam kapanmaya başlamıştır.
Biçim bakımından özgürlüğü benimsemesine rağmen şiirlerinin çoğunda ölçü, kafiye ve kıta düzeninin verdiği uyumdan yararlanmıştır.
Şiirlerinde noktalama işaretlerini kullanmayı pek yeğlememiştir.
Hikâye ve oyunları, şiirleriyle ortak temaları işler.
Hikâyelerinde çocukluk ve gençlik anılarını, yaşamın tekdüzeliğini ele almıştır.
Hikâyelerinde psikolojik gözlemler ön plandadır.
‘“Gazoz Ağacı” ile 1955 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, “Yaralı Hayvan” ile 1957 TDK Sanat Armağanı’nı almıştır.
Eserleri
— Şiir: Şarkılı Kahve, Gün Işığı, Duru Gök, Elinle, Bir Sabah Uyanmak, Eşik, Çizgi, Zamanlar, Bir Zaman Düşü, Buluşma, Batık Kent
— Öykü: Gazoz Ağacı, Yaralı Hayvan
— Oyun: Evin Üzerindeki Bulut, Şakacı, Bir Odada Üç Ayna, Tersine Dönen Şemsiye, Kahvede Şenlik Var, Kral Üşümesi, Önemli Adam, Bay Hiç